yüreğimdeki fırtına bir ruhun çığlığı

entry1 galeri0
    1.
  1. Bir zamanlar her şey ne kadar da farklıydı... Hayatın bana gülümsediği, her köşesinde kendi yuvamı kurduğum o mükemmel günler. Her şey, o lanetli evden, bir zorbanın acımasız pençelerinden koparılmamla başladı. Sanki köklerim sökülmüş gibi, savruldum istanbul'un dipsiz kuyusuna. Orada, düşlerimi süsleyen bir geleceğin, hayallerimi okşayan bir vaadin peşine düştüm. Bir "karakter yoksunu" dediğim o gölgeli siluet, beni göklere çıkardı, evet... Ama sonra, o kanatlarımın ucundan, bir uçurumun derinliğine fırlatıverdi.

    Sonrası mı? Sonsuz bir arayış... Her iş görüşmesi, umutlarıma, hayallerime saplanan bir hançer gibiydi. O keskin ucu, yüreğime işlerdi de işlerdi. Bilirsiniz, fotoğrafa olan tutkumu, ona duyduğum o derin ve düşsel hisleri... Fakat bu sektörün kurtları, o açgözlü çakalları, midemi bulandırdı, ruhumu kirletti. Ticari kaygıları, bana öyle acı gerçekleri gösterdi ki, midem kalktı. Halbuki derdim güçlü olmak değildi, sadece kendimi gerçekleştirmekti, kendimi var etmek. Ama her günün sonunda, her o acımasız görüşmeden sonra, ben biraz daha umudumu yitirdim. Hayata olan inancımı, aşka olan tutkumu, doğru bildiğim her şeyi...

    Bu film hep aynı sahne, sadece oyuncular ve dekorlar değişiyor. "Ticari kaygılar bir şekilde düzelir," dedim kendime, bir süre sonra. ilgimin dışında kalan işlere bile giriştim, aslında mutluluk da buldum bir nebze. Ama gel zaman git zaman, bu asi, bu söz dinlemez, bu hassas kalbim, yanlış bir kişiye çarptı. "Öteki" olmanın, "Diğer" olmanın gerçekleri omuzlarıma öyle bir ağırlık bindirdi ki...

    Her gün ölmekten yoruldum ben. Aslında kendimi öldürmüyorum, hayır. Ben şu an sadece bu tarifsiz acıya bir son veriyorum. Ruhumun derinliklerinden yükselen bu çığlık, belki de son nefesim değil, yeni bir başlangıcın sessiz duasıdır...
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük