bugün

Kelime anlamı olarak değişik anlamları olsa da ben size barınma amaçlı olan uzun süreli konaklama hizmeti sunan yurt kelimesini açıklayacagim. Bilindiği gibi öğrencilerin kullandığı okul sebebi ile evinden uzak kakan insanlara çıkış kapısı sunar. Çok yönlü bir kurumdur.
(bkz: yurt bursu/#19254298)
bazen tek kişilik odada kalmak bile kafa dinlemeye yetmez. ya ben milletin odasındayım ya millet benim odamda. bu açıdan kötü olsa da çok da iyi yönleri vardır: paylaşmayı, birlik olmayı öğretir, gülümsetir.
Bize işsiz kalmaktan ve köle gibi çalışmaktan, vedat milorün yediklerinden başka gün yüzü gostermeyen, seçimlerde sadece oy vermekten başka şans tanımayan kara parçası. *
ormanda ölüm yokmuş kitabının kuşkusuz en etkileyici karakterlerinden biridir. evi barkı yoktur ama her zaman üstü başı düzgündür. şık giyinir ama cebinden daima, ögrenci ve arkadaşlarının nedenini çözemediği yağlı bir ip sarkar... adı sanı bilinmeyen bir sanatcıdır, yaptıgı harikulade heykelleri, resimleri, sadece geri istemeye utandığı için yaşadığı evlerde bırakıp gider. hatta bir eserinin arkasına adını yazmak, ona utanc verici gelir. yaşar; kendine yaptıgı kariyer ve cevre ile matah bir bokmuş gibi sürekli böbürlenen, yalakalarının agız sularıyla beslenen mevki sahibi insanların tanıyıp anlamakta zorlanacağı, bir arka mahalle sanatcısıdır.
hic tatmadim.. nasil birsey o?
Canlar verilip canlar alınan kanla sulanan toprak parçasıdır.
Dipçe: toprağı yurt kılmak bir düşün gerçekleşmesidir.
tokinni yaptığı yurtlar candır.
(bkz: dormitory)
oxford ingilizce sözlükte yer alan sözcüktür. türkçe kökenlidir.
Yan odadan anırma sesleri gelmeyen yurda ben yurt demem.
Gurbette bir yerde tanımadığın insanlar ile kalmak zordur, acıdır ama birkaç deneyim kazandırır.
Vatan, toprak anlamına gelen türkçe kelime.
Odamı aldatmış gibi hissediyorum, geceleri rüyâlarıma girip beni nasıl terkedersin diyip ağlıyor.. Love you my room, sorry..
Türk dil kurumu anlamılarından biri; bir insanın doğup büyüdüğü yer, memleket.

Diğeri; öğrencilerin barındığı yer.

Tek kelimede bu iki anlamın barınıyor oluşu baya ironik. Öğrenci yurtları en az aidiyet hissedebileceğiniz, kalabalık içinde yalnız hissedişin dibini yaşayacağınız yerlerken; memleket de karşılaması gereken anlamın aksine kimi zaman tam da bu anlamları karşılar.
Nuri Bilge Ceylan’ın uzak filminde Mahmut karakterini canlandıran Muzaffer Özdemir’in senaryosunu yazıp yönettiği 2012 yapımı sanat filmidir.
Böyle bir filmin varlığından yeni haberim oldu ve fragmanını gördükten sonra hemen filmi izlemek istedim.
Fikrimce filmin senaryo derinliği çok derin ve etkili değil ancak görüntü kalitesi ve fotoğrafik kompozisyon olarak kesinlikle çok başarılı diyebilirim. Muzaffer Erdoğan’ın NBC ile daha önce çalıştığı ve onun ekolünden esintiler yansıttığı filmi izlerken çok net anlaşılıyor. Ancak NBC’nin aksine senaryo konusunda Çehov’un aksine Turgenyev, Lermontov ya da Gogol’dan esintiler taşıyor desek isabetsiz olmaz. Bireyden ziyade toplumsal problemler ön planda ve oyuncular da buna göre karakterize edilmiş diyebilirim. Fragmanı izlemek isteyenler için linki aşağıya bırakıyorum;

https://youtu.be/1zXsga38VNA
Gecenin bi vakti her yer kapanmısken acıktıgında, kalkıp bir patates bile kızartamazsın. Ya dolaptaki meyvelerle doymaya ya da bir an önce sabah olsun diye uyumaya çalışırsın.

Biraz maddi durumu biraz da aklı olan gelmez.

Benim maddi durumum en azından geçinecek kadar var ama yurtta kalmayı kabul edecek kadar akılsızdım. Bu ilk ve son yıl olacak inşallah.
Dışarıda süsünden püsünde geçilmeyenlerin ortalıkta çıplak ayakla, her yeri kendi ayağını feda ederk süpürdüğüne şahit olmak, o altı kararmış ayakları görmek falan.. Ama yine de güzel ya. Swh*