halk ozanı ve tasavvuf erbabı yunus emre'nin
" cennet cennet dedikleri
birkaç köşkle bir kaç huri
isteyene ver onları
bana seni gerek seni"
dizeleri lise ders kitaplarından çıkarıldı.
"hep bana hep bana" diyen hükümetin, "ben istemem" diyen bir eseri yasaklaması doğaldır tabi. http://www.radikal.com.tr...1112305&CategoryID=77
Ben dervişim diyene
Bir ün edesim gelir
Tanıyuban şimdiden
Varup yetesim gelir
Sırat kıldan incedir
Kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne
Evler yapasım gelir
Altında gayya vardır
içi nâr ile pürdür
Varıp ol gölgelikte
Biraz yatasım gelir
Ta'n eylemen hocalar
Hatırınız hoş olsun
Varuban ol tamu'da
Biraz yanasım gelir
Ben günahımca yanam
Rahmet suyunda yunam
iki kanat takınam
Biraz uçasım gelir
Andan Cennet'e varam
Hak'kı Cennet'te görem
Hûri ile gılmanı
Bir bir koçasım gelir
Derviş Yunus bu sözü
Eğri büğrü söyleme
Seni sıygaya çeker
Bir Molla Kasım gelir
Derviş Yûnûs yazmış bunu... Yûnûs Emre, Bizim Yûnûs...
Derler ki Yûnûs'un 3000'e yakın şiiri vardır. Bir gün Kâsım derler bir şeriat alimi bu şiirleri baştan okumaya başlar. Elinde büyük bir şiir tomarı vardır. Sıradan gider, her okuduğu şiiri şeriata aykırı diye suya atar veya yakar. Allah var, her şiiri bir bir okur, en azından okumamazlık etmez. Derken üçüncü bine varır ve yukarıda yazılan şiire ve bu şiirden bir beyite denk gelir:
Seni sıgayaya çeker
Bir Molla Kasım gelir...
Tüyleri ürperir Kâsım'ın. Pişman olur suya attığı yüzlerce şiir yüzünden. Kahrolur. işte bugün elimizde kalan şiirleri, Kâsım'un lütfedip de pişman olduktan sonra atamadıkları şiirlerdir.
Ve yüzlerce yıl sonrası... 21. yüzyıl... Kâsım'ın biri ders kitabı hazırlamaktadır 10. sınıflar için. Sıra Yûnûs Emre'ye gelir. Bu sefer ne köprü başı vardır ne su. Bilgisayar ortamında delete tuşu bu işlevleri yerine getirecektir ne de olsa.
Neyse... En meşhur şiirlerinden birini alır, bilgisayar ortamında yazıya geçirir. şiiri baştan sona okur:
Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü, bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni
Aşkın aşıkları öldürür, aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur, bana seni gerek seni
Aşkın şarabından içem, Mecnun olup dağa düşem
Sensin dün ü gün endişem, bana seni gerek seni
Sofilere sohbet gerek, Ahilere Ahret gerek
Mecnunlara Leyli gerek, bana seni gerek seni
Eğer beni öldüreler, külüm göke savuralar
Toprağım anda çağıra, bana seni gerek seni
Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri
isteyene ver sen anı, bana seni gerek seni
Yunus'dürür benim adım, gün geçtikçe artar odum
iki cihanda maksudum, bana seni gerek seni.
Sonra bir beyit gözüne çarpar. Nedendir bilinmez, rahatsız olur bu beyitten ve nedendir bilinmez, silme cüreti bulur kendinde. Ve adını "ikinci Molla" olarak tarihe geçirir.
Evet, bu olay Fırat Yayınları'ndan çıkan 10. sınıf Türk Edebiyatı Ders Kitabı'nda aynen yaşanmıştır.
Dileriz ki sehven(!) yapılmış bir hata olsun. Ya da bilimsel bir açıklaması.
daha yunus emre'yi işlemedik, bu ya da önümüzdeki hafta işleyeceğiz muhtemelen ve bu konuyu edebiyat öğretmenimle de konuşacağım.
yalnız fırsat bulsam da ed3ebiyat kitabını eleştirsem diyordum; kitap konudan konuya atlamış, düzenli bir yapısı yok. gazelden destana falan atlıyor, amacını çözebilmiş değiliz.
Yunus emre vefat ettiğinde bütün şiirleri bir deliye kalmış. Bir gün bu deli bir ırmak kenarına oturmuş ve başlamış Yunus'un şiirlerini okumaya. Deli okumuş okumuş anladığını kenara koymuş anlamadığını suya bırakmış. Velhasıl bizim şuan sahip olduğumuz yunus şiirleri bir delinin anladıklarından ibaret.Meğer hala anlamayanlar varmış, meğer bir deli kadar olamayanlar varmış yurdumda.