Bati dunyasi'nin gayri mesru cocugudur. Mora adasi'nda kurulan bu kucuk devlet, yaklasik 2 asirlik tarihinde hicbir savasi kazanamamis olmasina ragmen kuruldugu gunden bugune 27 kat buyumustur. Bunun sebebi bati dunyasi'nin bugunku yunanistan'i eski yunan medeniyeti'nin devami olarak kabul etmesi ve onlara hayranlik duymasidir. Lakin eski yunan medeniyeti ile bugunku yunanlilar arasinda kan bakimindan hicbir alaka yoktur.
- kendileri bizim bütün geleneklerimize sahip çıkmışlardır. dünya patenet ofisine göre; şakşuka, baklava, karagöz ve hacivat, pilaki, kızartma yunan kültürünün parçalarıdır.
- 2. dünya savaşından sonra ege adalarını italya'dan almışlardır (bkz: 12 ada) böylece ege denizinin %95'ine sahip olmuşlardır.
- uluslararası hukuk gereğince bir devletin deniz sınırı o bölgede sahip olduğu kendi anakarasına en uzak adadan 12 mil uzaktadır. ancak türkiye 12 mili savaş sebebi kabul etmiş ve deniz sınırını 8 mil olarak belirlemiştir. eğer 12 mil olsaydı kuşadası, çeşme, fethiye, bodrum koyları yunan sınırında olacaktı.
sanıldığının aksine bizlerden o kadar da nefret etmeyen insanların bulunduğu ülke. milliyetçilikleri bizdekinden farklı, her yerde bayrak görüp ne çok resmi kurum var diye düşünmeyin; iki evden birinin çatısında bayrak görebilirsiniz. avrupa ülkesi gibi değil.. sade, sıradan.. hatta sınırı geçtiğinizde "burası mı yunanistan" diye düşünürsünüz. selanik izmirin * kopyası gibidir. bizde anadoluda bile olmayan eski model arabalarla * doludur her yer. şehir merkezlerini görünce istanbula niye bu kadar takıldıklarını daha iyi anlarsınız. benzese de yanından bile geçemez. Zamanında Avrupayı pers istilasından koruduğu ve kalkan görevi gördüğü için ab'ye alınmıştır. saat 3 oldu mu hemen her yer kapanır, siestaya çekilirler. tekrar açıp 2-3 saat çalışmanın ardından eğlence başlar ki eğlenmesini sahiden iyi bilirler. müzikleri insanın kanını kaynatır. kızları da erkekleri de çirkindir ama hepsi sıcakkanlıdır. * türk olduğunuzu öğrendiklerinde suratlarını diğer avrupalılardan daha az ekşitirler. sandalet ustası yaşlı bir amca ingilizce nerden geldiğimizi sordu "istanbul" cevabı üzerine çat pat türkçe konuşmaya çalıştı bizimle. kuşadasından göçmüşler. etiketteki fiyattan indirim yapıp 10 avro aldı sandaletler için, "amerikalılara 15 avro" diye espri yaptı bir de. bizi bilen ve anlayan bir halka sahip bu ülkeyi gidip görmeden karar vermeyin derim ben.
sevmesek de ve sevmememiz için elimizde 1 milyon tane haklı sebebimiz olsa da yine elimizdeki objektif verilere baktığımızda sportif anlamda gayet başarılı ülke, tamam adamları atinada futbolda yendik ama bizim henüz "avrupa şampiyonu" bir futbol ve "dünya şampiyonu" bir basketbol takımımız yok ne yazık ki.
son orman yanginlarinda allahin sillesini yiyen türk düsmani halk. bu onlari degistirirmi? acikcasi zannetmem. ama bence gercekten bu onlara ders oldu. insani yönden elbetteki cok üzüldüm orasi tartisilmaz.
asırlardır aynı coğrafyayı ve bu coğrafyanın kültürünü paylaştığımız ve paylaşmaya devam edeceğimiz ülkedir. burada da orada da insalarımızın birbirine karıştığı, birlikte yaşadığı, aynı denizi kokladığımız, aynı yemekleri yediğimiz komşu, dost ülkedir yunanistan.
özellikle mora da çıkan 100 ü aşkın yangında yaklaşık 51 kişinin öldüğü ve 3 günlük milli yas ilan edilen,çok ciddi bir çevre felaketi yaşayan komşumuz. yangınlar hala devam etmektedir ve neredeyse ülkenin yarısında etkili olduğu belirtilmiştir.
Her bir Turk soylu ege denizi'ne birer kere tukurse sular altinda kalacak, helak olacak olan ulkedir. organize olalim yeterki. tukurugumuzle bogariz yunan palikaryasini.
yangın söndürme konusunda beceriksiz bir ülke. zamanında rodosta yangın çıkmıştı haftalarca sürmüştü. güzelim ada kül olmuştu. allahtan türkiye bu konuda tecrübeli. çok iyi çalışan bir orman mafyamız var olsun o kadar..
Yunanistan için, AB üyesi olmasına rağmen;Türkiy`nin biraz daha düzenlisi değerlendirmesini yapabiliriz.
Uçakla gidenler kısa bir yolculuğun ardından gözlerini Atina`da açtıklarında yadırgayacak fazla bir şey bulamıyorlar. Ortalıkta gürültülü bir şekilde cep telefonuyla konuşanlar, yüksek sesle gülenler, Akdeniz kültüründe yaşayanların alışık oldukları tüm davranışları sergileyen insanları görenler memleketten fazla uzakta olmadıklarını hemen hissediyorlar.
Sınırlı bütçeyle seyahate çıkanlar için havaalanının hemen altında bulunan metro cankurtaran simidi gibi; zira havaalanı şehirden epeyce uzakta. amacım sınırlı alana bir gezi rehberi sığdırmak değil, fakat ilk defa gidenlere metronun Syntagma durağında inmeleri halinde Atina`nın tüm önemli yerlerine kolaylıkla ulaşabileceklerini söyleyebilirim.
Yunanistanda şehir içi ulaşım tıpkı Türkiyedeki gibi, ağırlıklı olarak karayoluyla yapılıyor. Atina metrosu diğer önemli Avrupa başkentleriyle kıyaslayınca son derece sınırlı bir ulaşıma izin veriyor.
Metroya yalnızca bir seferliğine beş avro veriyorsunuz, bunu bir çeşit ayakbastı parası olarak düşünebilirsiniz. Sonraki tüm toplu taşıma ücretleri çok daha uygun. Yunanistan genelindeki diğer ulaşım ücretleri 60-80 cent arasında değişiyor. Haftalık ya da günlük bilet alma şansınız da var.
Yunanistan iyi bir trenyolu ağına sahip. Farklı seçenekler sunan trenlerin en ucuzu bile bizim mavi trenlerin kalitesinde. Fakat zaman zaman sabırları zorlayan gecikmeler olabiliyor. Trenle ulaşımın olmadığı güzergâhlara otobüsle de ulaşım mümkün.
Atina her şeyiyle büyük bir metropol. Buna rağmen insanları son derece yardımsever ve canayakın. ingilizce bilsin bilmesin yardım istediğiniz hemen herkes heyecanla yardım etmeye çalışıyor. Avrupa Birliği üyesi olmasına rağmen diğer AB üyesi ülkelerde göremeyeceğiniz fakat Türkiyeden gidenler tarafından yadırganmayacak bazı manzaralar da var. Örneğin, Atinada hükümet binasının önündeki Yunanistanın en önemli ve en büyük meydanında Senegalliler işporta tezgâhları açmışlar, tezgahlarda korsan cd bile bulmak mümkün. Türkiyelileri bile şaşırtacak bir diğer unsur da sigara reklamları. Tüm Yunanistandaki reklam panoları sigara reklamlarıyla süslü.
Ege mutfağına alışkın olanlar Yunanistan`da aç kalmayacaklardır. Pilav, cacık, köfte, salata, börek, ıspanak, ayran ilk anda aklıma gelen aynı adla isteyebileceğiniz yemekler. Diğer yemeklerin neredeyse tamamı da farklı isimlerle de olsa ortak.
Rembetiko, Zülfü Livaneli, Mikis Theodorakis, Haris Alexiou, Eleni Karandriou sevenler Yunan olan herhangi biriyle saatlerce müzik üzerine sohbet edebilir.
Yunanistanın herhangi bir yerinde Türkiyeden geldiğimi söylediğimde olumsuz bir şeyle karşılaşmadım. Hatta Selanik`te tanıştıklarım Türkiye ve izmir sözcüklerini duyunca gurbette hemşeri bulmuş gibi davrandılar. Biraz konuşunca bu davranışlarının nedenini öğrenebildim. Sevinç gösterisinde bulunanların tamamının bir ya da iki kuşak önceki büyükleri Türkiye göçmeniymiş. Bu göçmenler Türkiye'yi öyle bir anlatmışlar ki sonraki kuşak için Türkiye mutlaka gidilmesi gereken bir yer olarak kalmış