işsizlik oranının rekor seviyelere ulaştığı bir ülkede daha kötü ne olabilir ki?
dış borçlar, ekonomik kriz, ab'den çıkarılma tehditi vs vs.
ülkede kaos ortamı varken, köklü bir kan değişiminin gerçekleşmesi yunanistan açısından pozitif gelişmedir.
bu değişim diğer avrupa ülkelerinde ki benzer hareketlere güç vermiştir.
ayrıca bu oluşumun en büyük destekçisi, milyonlarca işsiz, emekli, ve açlık sınırında yaşayan halk olmuştur.
keşke ülkeme de onun gibi bi lider gelse dedirten durum. umutluyum çünkü türklerin yunanlılardan ne ileri ne geri kalır bi tarafı yok.aynı kafa yapısına sahip, her nekadar iki ülkedede ırkçılık seviyesi aşırı düzeyde olsada birgün böyle bir lider neden gelmesin?
bunun yanında adamlar, ipini somali'den, eritre'den, suriye'den , cezayir'den, güney asya'dan koparıp ülkeye giren eğitim ve zeka seviyesi düşük, medeniyet yüklemesi demir çağlardan itibaren durmuş, saldırgan göçmenlerle uğraşıyor.
göçmenlerin ekonomik götürüsü bir yana, yunan gazetelerinin cinayet, hırsızlık, adam yaralama, taciz ve tecavüz konulu haberlerinin de başrol oyuncusu.
syriza ise bunlara destek oluyor. bu ne kadar realist bir politikadır? zeki yunan halkı da bunlara yüzde 35 civarı oy veriyor.
biri bunlara, yani göçmenlere ve sosyalistlere, medeniyetin yunanistan'da doğduğunu anlatmalı.
duyun-u umumiye tarzi bir kurumla avrupanin ele gecirecegi ulkenin sorunudur. yeni solcu hukumet belki turkiye ile iliskilerde ve bati trakya sorununda umut olabilir ama ekonomide yunanistanin kisa vadede cikar yolu gorunmuyor. ciddi bir sanayi hamlesi yaratmasi lazim hukunetin. belki devletci politikalar yeni bir ulke kurmada yunanistana yol gosterebilir.