liverpool'un Trabzonsporla eşleşmesi neticesinde yepyeni versiyonları vücuda gelen marştır.
Anfield Road'da duyulmasını istemediğim marştır ayrıca. Yalnız; her durumda aynı stadda 61. dakika kutlamalarını göreceğimi bilmek içimi bir tuhaf etmektedir.
elvis presley'nin ayrı bir güzel söylediği harika şarkıdır.
aynı zamanda sözlüğe yazma hevesiyle gelip, liverpool'la özdeşleştiğini görüp tüm hevesi kaçıran şarkıdır.*
' liverpool neden büyüktür ? ' sorusunun gizli cevabıdır aynı zamanda. büyüklük, alınan kupalarla ölçülmez sadece, aynı zamanda futbolcu ve taraftarın kenetlenmesinin de ürünüdür.
kırmızılar içindeki 11 de anfield road' a her zaman güzel futbol için çıkar, çünkü o müthiş ses futbola davet etmektedir.
biz geçmişimizle övünürüz onlar gelecekten söz ederler...
beraber yürüdük biz bu yollarda..
you will never walk alone...
aramızdaki fark aslında bu kadar basit.
dünyanın bir stadda duyulabilecek en etkileyici tribün marşı. liverpool bu marşla birlikte maça 1-0 önce başlar. inanmayan internetten vieolarını bulup, soyunma odasından tünel boyunca stada giren rakip takımın oyuncularının surat ifadesine bakabilir.
taraftarın sahip çıktığı şarkıdır. kabaca, vakti zamanında statta devre arsında seyirciyi eğlendirmek ile görevli şahıs, dönemim liste başı olan şarkılarını çalmaktadır, bu şarkıda listelerde olduğu sürece çalınmakta ve taraftar da eşlik etmektedir. sonraları listelerden düşünce görevli tarafından çalınmamasına rağmen taraftar tarafından söylenmeye devam edilerek kulübün marşı haline gelmiştir.
en önemli ayrıntı ise liverpool taraftarının bu marşı, bizdeki yenilsen de yensen de taraftarız senle ikiyüzlülüğü içinde değil, tam anlamıyla söylemesi ve takımına her daim sahip çıkmasıdır. ne diyelim , darısı başımıza.
aslen tribün için değil, bir düğün için yapılmış bir şarkıydı. tribüne mal olması ise liverpool ile değil, celtic ile başlamıştır, yani bu şarkı önce celtic tribünlerinde söylenmeye başlanmış, ancak liverpool tribünlerinde söylenmeye başlanmasıyla birlikte liverpool ile özdeşleşmiştir.
bir nevi bizim çorum leblebisine çankırılılar'ın sahip çıkması gibi bir şey olmuş, lakin bu olayda çankırılılar kazanmış gibi görünüyor.
bir kez, ac milan taraftarlarınca saygı amaçlı söylenmiş şarkıdır.
15 Nisan 1989 tarihinde , dünyanın en eski futbol kulüplerinden birisi olan sheffield wednesday'in hillsborough stadında yaşanan tribün kargaşasında 96 liverpool taraftarı hayatını kaybetti. Yazılan ve söylenenlere göre suçlu polisti ancak bir süre sonra stad güvenliğinin önemini anlayan ingilizler, bu olayın üzerine gitmiştir. ilginctir ki o yıllarda yarı finnallere alışık olan bu stadda , 1981 de benzer bir kargaşada 38 kişi yaralanmıştı.
bu kısa girişten sonra konumuza dönelim;
Nisan 1989 da, Hillsborough felaketinin hemen sonrasında, AC Milan ve Real Madrid arasında bir avrupa kupası maçı oynanmaktaydı. maç, 6. dakikada hakem tarafından durduruldu. hayatını kaybedenler için saygı duruşu yapıldı. herkes sessiz ve hareketsiz hakemin düdüğünü beklerken, sessizliğin ortasında birden tribunlerdeki milan taraftarlari **, you will never walk alone şarkısını soylemeye basladilar.
bu jest, bugün bile taraflı tarafsız pek çok kişi tarafından saygıyla anımsanmaktadır.
insanın liverpool'a sempati duyma sebeplerinden biri..eller kalplerde veya kaşkol acılmış binlerce insan..takımın 1-0 galip baslamasına yol acan tezahurat..