+ Abi bişey söylücem ama yanlış anlama... ya da anlarsan anla, umrumda değil!... istediğin gibi anla, istersen çok yanlış anla!!! sana mı sorucam lan, nasıl istersen anla s.kimde bile değil!!! yavşağa bak, yanlış anlamışmış!! kimsin lan sen g.t!! amma da yanlış anladı hayvan!!
+: paranın alabileceği en güzel hikayeyi alacağım sana...
-: paramızın olduğunu nerden çıkardın?
+: aaa... vardı ya?..
-: soğan aldık ya geri zekalı!..
+: sinirlenince çok fakir oluyosun..
1977'de istanbul'da dogdu. ilk ve orta öğrenimini Antalya'da tamamladı. 1998 yılında hacettepe üniversitesi güzel sanatlar fakültesi grafik bölümünden mezun oldu. özgeçmisini kendi yaziyor, niye baskasi yaziyomus gibi yapiyor anlamadim. 17 yasindan beri karikatür çiziyor. Karikatürler isimli bir kitap yapti. Çünkü baska isim bulamadi. Evli ve iki çocuk babasidir... Degil degil.şaka yapıyor.
öğretmen: birinci dünya savaşı kaç yılında başladı
öğrnci: öğretmenim öğretmenim!
öğretmen : kimse bilmiyo mu?
öğrenci : öğretmenim! ben ben!
öğretmen: başka?
öğrenci: öğretmenim!
öğretmen: hiç biriniz çalışmadı mı evladım?
öğrenci: öğretmenim öğretmenim!!
öğrtmen: nolur lan biri daha kaldırsın parmak!
öğrenci: ben..ben!!
öğretmen: yanlış da olsa kabul edicem. hadi
öğrenci : öğretmenim!!
öğretmen : alacağınız olsunlan. peki korhan tamam. sen söyle.
öğrenci : at yarrağı!
öğretmen : memnun musunuz şimdi?
- ismail abi gözün?...
+ önemli bir şey değil,kapıya çarptım...
- yok yok öbür gözün...
+ ona noolmuş.
- g.tüme bakıyor.
+ ha...pardon...
- böyle böyle yiyosun işte dayağı...
+ kapıya şey oldu.
En çok sevdiğim karikatürlerinden bir tanesinin tasviri ve sözleri:
Çocuk* yerde oyuncaklarıyla oynamaktadır. Baba, baba koltuğunda gazetesini okumaktadır..
çocuk: dada... mama.. aguyu magu.. agudulay oyda...tisleyi tocaman.. koşuyolaydı, sen oydakileyi demeye kalmadan bi geçirdim ağızlarına... aynen kaçtılar.. ooh mına koyim söktüm konuşmayı.. naber lan godoş!
baba: noluyo lan?..
(kendini görmek isteyen, gogılın image kısmında -naber lan godoş- biçiminde sörç edebilir.)
nejat uygurlarla, kemal sunal filmleriyle büyümüş, mizah duygusu tecavüze uğramış , kapı gıcırtısına bile komik diye gülen insanların çok güldüğü soğuk espri karikatüristidir.
cem yılmazın ilk ünlü olduğu yıllardaki gibi,
röpörtajlarında iki lafı bir araya getirmekten aciz, sürekli cümle kuran ama bitiremeyen ,
bu millet çok zeki değil osursam güldürürüm özgüvenine sahip , bön bön bakan bi adamdır.
zamanında tek kareye onyedi konuşma balonu sığdırdığını gördüğüm çizer. bazen tadından yenmiyor ama eskiden daha çok gülerdim kendisine. istese çok daha iyisini yapabilir, o derece.
"ancak fazlaca zeki insanların anlayıp"ta "2 kere 2 dört, dönde götünü ört"ü anlamayan insanlar, bir gün gelir Yiğit Özgür'ün kendisiyle dalga geçtiğini, milli değerlerini, kültürünü ve tarihini tiye aldığına uyanır. Adını taşıyıp hükümet eleştirisi yapabilen yada bir anlam ihtiva edebilen karikatürler çizebiliyor mu? Bu karikatürist takipçileri yılışık ezik içine kapanık kimseler değil mi çoğunlukla yaklaşmaya çekineceğin, bir zılgıt da sen yememen için, sonradan arkandan konuşulmaması için?
"Yiğit Bulut, sen davayı unut" kimse Yiğit Özgür de odur, kendisi farkında mıdır yoksa yeteneğinin kullanıldığını düşünmüyor mudur bilmiyorum. Ama mesela Einstein'ı taktir ederiz çünkü büyük yeteneği vardır ve atom bombası yapıldıktan sonra uygulanmaması için büyük destek vermiş her türlü devlet başkanına ulaşmaya çalışmış, vakıf kurmuştur. Heisenberg gibi tanrısızlığı da ön plana almamış, dinden geri adım atmamıştır. Sonuç olarak ölüm ertesinde otopsiyle beynini açmışlardır.
Ah bu küreselciler, Einstein'ın son zamanlarda delirdiğini çizgifilmlerde bile duyarsınız *, aslı yoktur. Kincidirler. Atatürk'ün hastalığının ve bugün mumyasının saklanmasının da arkası açılsa taşın altından bu küreselciler çıkar. Yiğit Özgür de yeteneğini onlara şartsız bırakmış, şeytana ruhunu lease etmiştir. Keza;
bitmez bu adam kolay kolay. kim ne derse desin. isterse haftalarca, aylarca sadece çöp adam çizsin. fazlasıyla kredisi var. tüketemez de öyle bok atmaya çalışanlar.
her çizdiğine gülmek zorunda değiliz ya da şukela olmak zorunda değil.
her şarkıcının kötü şarkıları, her ressamın kötü resimleri, her şairin kötü şiirleri, her romancının kötü romanları vardır ya da olabilir.
itin götüne sokmaktaki amaç ne? "yiğit özgür'ü bile eleştirdim" hissi mi? şukela'ya tıkla bakayım ne geliyor? en fazla 3-5 tıklamada göreceğin başlık bu.
