son zamanlarda bu glikoz früktoz bilmemnesi ile iyi savaştı. bu sebeple birçok kişinin taktirini kazanan gazetecidir. ancak tamam halkı bilinçlendir de sen asıl sağlık bakanını yada ne biliyim bir bakanı göreve çağır ona yüklen. gerçekçi ol.
yazdıkları, görüşleri zerre ilgilendirmiyor beni. bunu belirteyim.
geçtiğimiz pazartesi günü iki hekimi, üstelik kalitesine, samimiyetine inanılan iki hekimi programına çıkarıp nişasta bazlı şekerin zararlarını ortaya koyup halkı bilinçlendirecekti.
çok iyi, çok güzel. allah razı olsun. hatta alnından öpülsün. kolay değil trilyon dolarlık adamlara kafa tutmak.
biz bekliyoruz ki hekimler konuşsun, şekerin zararlarını anlatsın, araştırma sonuçlarından bahsetsin.
ulan adam (yiğit bulut) bi susmadı. bi bırakmadı hekimler konuşsun. doktorların yanında kendini ezik hissettiğinden olacak nişasta bazlı şekerin zararlarından çıkıp iki saat işin ekonomik boyutunu, politik boyutunu anlattı. (ekonomist ya)
yok bülent ecevit kemal dervişin yanında önünü bağlayıp nişasta bazlı şekerin kotasını artırmış, yok zamanın milletvekilleri buna çanak tutmuş, halkın sağlığı yok sayılmış. o zamanın hükümeti amerika ya domalmış...
ben o programı niye izliyorum? nişasta bazlı şekerin insan nesline verdiği zararları öğreneyim. çoluğuma çocuğuma yedirmeyeyim falan. banane işin ekonomik yönünden?
programın sloganı da "çocuklarınız için 1 dakika".
iyi de abicim o kadar çok alakasız konuştun, konuşturdun, miilletvekillerini, bakan yancılarını programa bağladın ki. iş en başından nişasta bazlı şekerin zararlarından çıktı. çocuklarım için 1 dakika izleyip de çocuklarıma zamanın milletvekillerinin ne bok yediğini mi anlatayım? bana ne bunlardan?
programda hayrettin karaca da vardı. iyi laf koydu anlayana: ben de konuşmak için milletvekili olucam dedi. adam canlı yayında konuşturmuyorlar, iki de bir partisinin propogandasını yapan milletvekili çıkmalarını canlı yayına bağlıyolar... hayrettin haklı.
demem o ki programı günler öncesinden heyecanla beklememe rağmen yiğit bulut un alakasız konulara girip uzun uzun saçmalamasını izlemek beni hayal kırıklığına uğrattı. iki tane düzen karşıtı bilim adamını programda demirbaş gibi oturtup şeker pancarcıyı, milletvekilini bilmem ne başkanını konuşturunca böyle oluyor işte.
yiğit bulut un böyle bir konuyu programına meze etmesi ise en başta dediğim gibi taktire son derece layık. o ayrı.
şeker kartelleri dediği şirketlere savaş açma sebebi, acaba kendi bağlı olduğu şirket'in, şeker işine girmesi olabilirmi, diye düşündüğümüz jöleli kafa.
(bkz: televizyon jölesi)
çıktığı bir tv programında işsizliğin had safhada olduğunu dış politikada amerikaya olan bağlılığımıza değinmiş yaklaşık 2 yıl sonda aynı programda türkiye süper güç olma yolunda ilerliyor demiştir.noldu 2 yılda ekonomimize bir anda herkes iş mi buldu enflasyon mu düştü dış politikada aslan mı kesildik? tabiki hayır.
bugün yazdığı yazı da, candaş tolga ışık denilen yazarı doğan grubunun kovmasını istemiş. ergenekon savcıları göreve davet eden, doğal gaz hatlarını kontrol edin anlaşmalara bakın neden ciner grubun da yok bu gibi anlaşmalar diye yakaran, yalakacan. bu adamı severdik okurduk, lakin bu kadar bir insan dönmez dönemez.
bügün yazdığı yazı da açıkca, soner yalçın'ı içeri aldınız, aferin hepsini alınız ben size destek veriyorum, ergenecon, ergenefon, diye tempo tutmuştur.. bir kartel varsa bu gibi kendini yarım günde değiştirenlerin kurması daha makuldür.. ne olduğunu anlayamadık. doğan medyada yazarken, hükümet ve ekonomi kötü, habertürk geçti 1 yılda hükümet süper, ekonomi bomba, ne ekonomiymiş yazar taraf değiştirdikce ülke kalkınıyor..
bu çocuk ilk başlarda bugün ergenekondan tutuklu nice insandan daha sert muhalifleriyle dikkat çekmişti. çoğu toplantılara iştirak etmiş, avrupa birliği karşıtlığını her platformda dile getirmişti. ulusalcı yazarlar arasında şüphesiz adı geçecek bir zattı. sonra birşeyler oldu ve bulut değiştirdiği saftan önceki bulunduğu gruba çakmaya başladı. bazı isimlerin ellerini öptü ve biat etti. bir yerlere de getirildi böylece. ama gözümde yalnız bir komedi unsuru olarak kalacak bu jöleli.
ülkesini seven bir iktidar yalaması. ancak buna rağmen, an itibari ile bloomberg ht ile ilgili libya ve petrol üzerine güzel bir konuşma yaptı. libya'daki protestoları özgürlük isteyen insanlar olarak görüp desteklemeden önce izlenilmesi gerek.
kendisinin göbek adı olan "jöleli" saçına sürdüğü jöleden değil, sürdüğü jöle üzerinden jölemsi üreme sıvısına bulandığını betimleyen niteliğidir.
şeytan dünyada satın alacak bir ruh arasa, ilk önce kendisinin kapısını çalardı.
emperyal türkiye hayalleriyle yaşayıp bugün ise emperyalistlerin libyaya girmesine ağlayan akp yalakası, bir ton insandan sadece biri pek önemsenecek bir insan değil. çünkü savunduğu değerlerle beraber libya ya girmeliydik diycek cesareti yok yoksa libyalıları düşündüğü felan yok türkiye ne kadar emperyal omurga içine girerse o kadar kaliteli arabalara bineriz bu tarz arkadaşlar için önemli olan tek şey bu.