yirmi birinci yüzyılda dine inanmak

    3.
  1. onuncu yüzyılda bilim varsa, yirmi birinci yüzyılda da din olabilir. normal, şaşırmayın.
    3 ...
  2. 8.
  3. yirmi birinci yüzyılda yapılabilecek en doğru hareketlerden biridir.
    4 ...
  4. 18.
  5. inancın yılı asrı zamanı olur mu ya.
    5 ...
  6. 2.
  7. 4.
  8. ahlak yapısını dinler değil, töreler, toplumsal kurallar getirir, dinler bu kuralları kendi kurallarıymış gibi halka yutturur. örneğin zina islamdan önce de, hırsızlık islamdan önce de türk toplumunda ayıp karşılanır, cezalandırılırdı.

    tanım yapmak gerekirse az düşünme yolunu rahatlıkla açmaktır.

    -dinler hakkında ne düşünüyorsun hıdır?
    +elhamdülillah müslümanım. (bakın bitti, uzatılmadı muhabbet, ancak hıdır'ımız ateist olaydı bu muhabbet uzayacak, hıdır yalnız kaldığında kendince felsefe yapacaktı, ama hıdır inandı, bunlara gerek kalmadı.)
    2 ...
  9. 21.
  10. yirminci yüzyılda da inanmıyordum.
    yirmi ikinci yüzyılı görürsem gene inanmam.
    2 ...
  11. 19.
  12. sene 2018 hala kafir dolu ortalık .

    ölücez lan ölücez .

    doğumdan sonrası varmış ölümden sonrası yokmuş bababa kafaya bak .

    akılsız eşşekler .
    3 ...
  13. 6.
  14. aklı olan her bir bireyin, öyle yüzyıl falan iplemeden, yaradılışından ötürü bünyesinde oluşan bir şeye inanma isteğidir.
    2 ...
  15. 9.
  16. her insanın bir şeylere inandığını akla getiren durumdur. teorilere inanabilir: evrim teorisi, bigbang teorisi, big crunch teorisi gibi. ya da noel baba, kara kedinin uğursuzluğu gibi batıl inanışlara sahip olabilir. ama en kolayı tanrıya inanmaktır. çünkü belli bir bilgi birikim altyapısına sahip olmanız gerekmez. "tanrı vardır ve her şeyi o yaratmıştır" sözünü 3 yaşındaki çocuğa bile söyleyip öğretebilirsiniz. ama hadi bir de doteryumu anlatın, trityumu anlatın, higgs parçacığını anlatın sizi kim anlar. o yüzden değil 21, 30. yüzyılda bile inanması en kolay şey olarak kalmaya devam edecektir.
    0 ...
  17. 22.
  18. -kur’an ile hayat bir nimettir. kur’an’ı anlamaya çalışan insan hayatın anlamını öğrenir. bir büyüğün çocukları izlerken onların oyuncak için tartışmalarına gülümser. aynen bunun gibi kur’an gözüyle hayata bakan bir mü’min de hayatın aslında üzülmeye değmediğini,insanlardaki aşırı hırs ve tamahkarlığı görünce bunların ne kadar anlamsız olduğunu görür.
    -kur’an’ı anlayan insan şuna hayret eder. insanların elinde ne kadar güzel bir reçetenin olduğunu ama insanların bu reçeteden istifade etmek istemediklerine hayret eder. reçete ellerinin altında duruyor ama nefis ve şeytan bu reçeteye uzanmalarına engel oluyor. buna rağmen insanların nefsi ve şeytanı yenmenin yollarını aramadıklarına hayret eder.
    -kur’an’ı anlayan insan, kainat ile insan arasında mükemmel bir uyum olduğunu görür ve kainatta tesadüflerin yeri olmadığını fark eder.
    -kur’an’ı anlayan insan, kainatın en değerli varlığın insan olduğunu öğrenir. aslında her şeyin insan için yaratıldığını fark eder. dolayısıyla insanın eşref-i mahlukat (yaratılmışların en üstünü) olduğunun bilincine varır ve sorumluluğunu fark eder
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük