sarı ışık yanar yanmaz selektörle başlayan macera yeşil ile birlikte kornaya dönüşür.
öndeki araba el frenini çeker bunu gören hızlı abimiz haydar ile birlikte atar kendini arabadan dışarı.
sonuç malumunuzdur.
tarfikte her işaretin bir anlamı vardır, sarı ışığı oraya babalarının hayrına, ya da renk güzelliği amacıyla koymamışlardır. anlamı hepimizin bildiği gibi "hazırlan" dır. yani ayağını frenden çek yarım debriyaj konumuna gel. bazılarıları yeşil ışık yandığında bu işlemi yaptığı için sorunlar buradan çıkmaktadır.
ne o sarı ışıkta veryansına başlayan haklıdır, ne de yeşil yandığında ayağını frenden yeni çeken.
aslında bu adamların bu şekle gelmesini sağlayanlar, yeşil ışık yanınca yola veya ışığa değil mal mal havaya bakınan şoförlerdir.
sarı yanar, hah iyi, gidicez dersin.
sonra yeşil yanar, beklersin önündeki adam gidicek diye.
beklersin, harekete geçmemiştir. bakarsın adama yanındakiyle konuşuyor veya dışarılara bakınıyor ama ışıkla falan alakası yok. sen dürtmesen göreceği de yok.
"dıt" yaparsın, önce dikiz aynasından sana bakar. sonra sağa sola bakar. sonra ışığı görür, 1. vitese takar,ve araba hareekete geçer. ama en az 5 saniye olmuştur, ve arkada kornalarla yoğun bir protesto yaşandığı duyulur.
evet, var bu adamlar, var, hem de o kadar çoklar ki. o yukarıda bahsettiğiniz tanımların hepsi doğru, ama bu kornacıların da geçmişine inmek lazım, neden böyle olduklarına dair.
istanbul trafiği zor, sürekli uyanık olmak zorundasın. yoksa dıtlarlar. yapılacak bir şey yok. trafikte herkes sıkıntıda.
yeşil ışık yanmadan kornaya basan yurdum insanından bi gömlek hallice sayılabilir..böyle bir durumda dörtlüler yakılıp,el freni çekilip kaput açılmak suretiyle araba bozuldu ayağına yatarak gerekli ders verilebilir.aceleniz yoksa yapılasıdır.
muhtemelen kornaya basma hastalığı bulunan bu insanlarda artık bu olay refleks haline gelmiştir.önünde ne kadar araç olursa olsun yeşil ışık yandığı gibi harekete geçmek isterler.