birincisi yanlış yerde aranan yarışmadır. asıl yetenek sahnede değil, jürinin arasındadır. evet evet. türkiyenin en büyük yeteneği acun ılıcalıdır. adam duygu sömürüsünü kullanarak nasıl para kazanılırın en güzel örneği varmısın yokmusun yarışmasında gözler önüne sermiştir. yetenek yarışmasında da tıpkı varmısın yokmusundaki gibi hikayelerini bildiği adaylara sorular sorup, kötü durumlarını sanki o an öğreniyormuş gibi yapıp tamam okul masrafını ben karşılıyorum, ev kiranı ben ödeyecem gibi tribüne yönelik çok güzel hareketleriyle ne yazıkki çoğu insanımızın gönlünü feth etmiştir. insanlar farkında değil belki ama acun o çocuğun eğitim masrafını bu şekilde elde ettiği reytinglerden kazandığı parayla yapmaktadır. yani başka bir deyişle, o çocuğun eğitimini veya falancanın kirasını bizler öderken kaymağı ve primi acun götürmektedir. büyük yeteneksin acun !
kendisini dünyanın sayılı beatboxcılarından biri olarak gören ve yapacağım gösteri ile dünya beatboxına yön vereceğim diyen serkan isimli yarışmacının az önce ne yaptığı tarafımca anlaşılamamıştır.aklımın almadığı şey,bu arkadaş bu sözleri harbiden yüksek egosuna yenik düşerek mi söylüyor yoksa beardyman,roxorloops gibi isimleri hiç mi görüp izlememiştir.
bu akşam ki program da aklımın odalarının almadığı tuhaf bir matematik gösterisine sahne olmuş
"acun ılıcalı nın sunduğu bilal göregen in konuk olduğu" yarışma programıdır.
net bir sömürü yarışmasıdır. arkadaş katılan herkesin bir hikayesi mi olur? ben anlamadım açıkcası. yalnız o enterasan dans eden ikili elenir, beatbox yaptığını zanneden arkadaş finale kalırsa hakkeden yuhtur, çüştür.
artık ironi mi desem nükte mi desem bilemediğim bir adı olan yarışma. yetenek-sizsiniz türkiye. yetenek sensin türkiye ya da yetenek sende türkiye vb diyeymişler ya yarışmanın adına.
türkiye'de hiç kimsenin yapamadığı ya da yapanın çok az bulunduğu matematik işlemlerini kısa bir zamanda yapabilen kişinin elenip, trambolin gibi bir dalgadan zıplayıp smaç basanların finale çıktığı yarışma programıdır.
şimdi şunu söylemek istiyorum bu yarışmada haksızlık hat safhada arkadaş, şimdi matematikçi kütahyalı mustafa'ya çok büyük haksızlık edildi, nedeni bu gariban köyünden gelmiş, ilkokul mezunu, böyle türkiye genelinde yapılan bir yarışmaya katılmış ve finale kadar gelmiş, ama bunu kendilerine yediremeyen acun ve neydüğü belirsiz muhteşem yetenekli jüri üyeleri, son bir manevrayla son anda mustafayı kendileri elemiştir, yaa kardeşim halk seçmiş mustafayı (yetenekli veya yeteneksiz) senin artık eleme hakkın yok, ne demek son anda bir kişiyi jüri eleyecek, bu haksızlığın daniskası, ben acunu samimiyetsiz bulurdum ama, bu kadarına pes yaa ne diyim...
samimiyetsiz gıcıklığın yaşandığı yarışma programıdır. ilk yarı finalde son 20 dakika yapılan oylama 2.yarı finalde program boyunca yapılmıştır. ilk çıkan oyları götürürken, son çıkan bu konuda mağdur edilmiştir. neyse ki ilkine oranla fena sonuçlar alınmamıştır. ama bilal i bağrına basan türkiye gariban mustafa yı neden basmamıştır.ayrıca şu basketçileri canlı izleme olanağına sahip olduğumdan, belirtmeliyim ki seyirci arasından denemek isteyenler bile zıp zıp atlamışlardı. madem mustafa oralara kadar geldi final onun hakkıydı.
-Selam
+selam
-evet yeteneğinizi görelim...
+ne yeteneği
-yetenek işte, yok mu olum?
+abi yeteneksizsiniz dediniz geldik işte. olsa neden gelelim? problem ne anlamadım ki.
-Hay ben senin...
2. yarı finali izledikten sonra esas hatayı farkettiğim yarışma. Yetenek denilen şeyin bir sürü çeşidir vardır, bu yarışmada "kime göre ve neye göre" daha yetenekliyi seçmeli insanlar anlamış değilim. bu şuna benziyor: Mozart ile Salvador Dali'yi oturt yan yana ve de ki "hadi bakalım hangisi daha yetenekli?" , e ne diyeceksin, nasıl karar vericeksin? Başından beri bir hata zaten bu yarışmayı tek kategoride değerlendirmek, bu formatı çıkaranın da aklına tüküreyim.
rap müzik erbabı küçük arkadaşımızın yeteneğini sergiledikten sonra her cümlesinin bitişine valla ile nokta koyması, an itibariyle evimizde bulundurduğumuz bireylerin valla krizine girmesine yol açtı. **
boş adamın, boş yapımlarından birisi. adında bile gayet bir hakaret varken, bizim türk halkı da gider kendini rezil rüsva eder. allah aşkına sorarım. orada oturan 3 tipitipten hangisi yetenekten anlıyor? hangisi, hangi alanda uzmandır? 10 küsur yaşlarının başında çocukların katılımına izin verip, daha sonra eleyip üzülmesine neden olmak, üzerine samimiyetsizce "benden istediğin bir şey var mı" diye sormak yetenekten anlamak mıdır? madem o çocuğu üzmeye üzüleceksin baştan niye alırsın diye sormazlar mı adama? bu herife bu kadar para kazandıran, izleyen bizlerde kabahat. ha ben sonucu da söyleyeyim. tribünlere oynayan, yetenek diye geçindiği tam tam darbukaya vurmaktan, sesini incelterek çıkartmaktan ibaret olan âmâ arkadaş olacak. biz türkler severiz ajitasyonu, tribünlere oynanmasını. ne yeteneği, hadi be sen de!
