milliyetçi duyguları yüksek olan kişidir lakin kendi milletinden kazık yediğini fark edince işler değişmeye başlar.
esnafımdan ayakkabı giysi vs. ürünler almak istersiniz ilgi göremezsiniz. bakınca almak zorundasın hissi uyandırırlar(denemekte parayla olacak yakında) ve öyle kafana göre deneyemezsin beğeneceksin alacaksın yoksa uğraştırmayacaksın. hele malınızda hata oldumu yada herhangi bir sebepten değiştirmek istedinizmi yandınız. sonra gidersin büyük alışveriş merkezlerindeki gavur mağazalarına kafana göre takılırsın,istersen on kıyafet dene sonrada bırak git. değiştirme derdin olmaz her şekilde sorununu çözerler gerekirse anında yenisini verirler. sağlıklı alışveriş yapmak yada esnafımdan takılmak.
bakkalıma yada türklerin sahip olduğu büyük marketlere gidersin tereyağı, şeker, çay vs. almak için. başka bir gün ise yabancı sermayenin büyük marketlerine gidersin ve fiyatlar dikkatini çeker. çoğu ürün(3 kuruş veya 5 kuruş farketmez)daha hesaplıdır. promosyanlar,bol seçenek...yabancı sermayeye takılmak yada bakkalımda kazıklanmak.
Çok aç olduğunuz bir gündür ve cebinizdeki parada bellidir. burger king vs. yerlere gitmek istemezsiniz.cebinizdeli paraylada türk motifleriyle süslenmiş cix hale getirilmiş mekanda ancak bir pilav alabilirsiniz yada paranızın tamamını bırakırsınız. makul fiyata burgerda doyurucu menü vardır oysaki. türk motifleriyle cix bir mekan yapılmış olan yerlerde yemek pahalıya patlar, burger gibi yerlerede ayaklarınız gitmez. aç kalmak yada burgerda doymak.
örnekler çoğaltılabilir dostlar. gönül ister ki gönül rahatlığıyla ülkemin insanından alışveriş yapayım ama böyle bir düzen yok (bkz: böyle bi dünya yok). herşeyin vatandaşı kazıklamak üzerine kurulduğu bu düzende ülkemin insanı fazlasıyla yer edinmiştir kendine.
takdir edilesi kişidir. ancak şöyle bir durum var illa yerli malı alacağım ve bilinçli tüketici olacağım diye aynı parayı verip daha kalitelisini alabileceği bir ürünün yabancı etiketli olması durumu olduğu için bunu satın almaktan çekiniyorsa; hiççççç kusura bakmasın ben o kişiye 'helal olsun yerli malı tercih ediyor', 'bilinçli tüketici koçum benim' demem, hizmet veya mal alımı söz konusunda olduğunda öncelik insan hayatı olduğundan birinci esas dikkat edilmesi gereken kalitedir, kalite kavramının içine de sağlamlık, temizlik, güvenilirlik gibi birçok pozitif şeyle doldurabilirsiniz.
memleket ekonomisine katkı sağlamak istemesiyle çok haklı olsa da, aslında saf olan kişidir.
sen, yediğinden, içtiğinden, giydiğinden kıs. olmadı;aman dışarı döviz gitmesinsafiyane mantığı ile yerli malı kullanmaya çalış. ama yine de kriz ekonomisini dibine kadar en çok sen yaşa. bu arada bankalar ilk 6 ayda %29 kar etsin.
ha, unutmadan; yerli malı mı kaldı lan allahsız diyeceksin bana, biliyorum, haklısın.
ama; sen, ben varız ya, yeter. hem buraların yerlisiyiz, hemi de malız. daha ne istiyon?
liberal ekonomi teorisine göre yanlış yapan insan. eğer ekonominin gelişmesini istiyorsa yerli - yabancı ayrımı yapmamalı, satın alabileceği en ucuz ve en kaliteli ürünü seçmelidir. bu şekilde tüketici sağlıklı bir rekabet yaratır ve yerli sektör de daha verimli çalışmak için motivasyon bulur. geçmişte türkiye kapalı ekonomi modelini denemişti ve bugünkü türk ekonomisinden çok daha başarısızdı. bizim ihtiyacımız olan rekabet.
iyi yapıyor. dünyayı yöneten ve ülkemizi sömüren markalara karşı yapılabilecek şeylerden. birde bu düşünce ile yeni bir akım başlatmak lazım.
tüm gelişmemiş ülkeleri bu akıma katıp dünyanın gidişatını değiştirmek lazım. yoksa sıkıntı çeken hep biz olacağız.
Egerki ülke gümrük ve kambiyo duvarlarıyla çevriliyse işsizlikten şikayet etmeye hakkı olan vatandaştır. adidas ayakkabı, nike tişört, diesel kemer, nokia cep telefonu,Calvin Clein parfüm yada herhangi bir marka takıntısı tasıyan kişilerin işsizlikten şikayet etmeye hakkı yoktur, nerenin malını kullanıyorsa o ülkeden iş istemelidir.
Not: Detaya giremedigim icin cok ulusalcı kaçmış idare ediverin gari..
benim de vakti zamanında "aynı ürünün aynı kalitede yerlisi varken gavura para kazandırmam hacı" mantığıyla hareket ettiğim tüketim eğilimidir. sonra vazgeçtim. niye mi? taç tekstil'de (bkz: zorlu holding) 2 sene üst üste çalışamadan kıçına tekmeyi yiyen onca insanla karşılaştıktan sonra, unilever türkiye'de işe başlayıp da oradan emekli olmuş (evet evet yanlış duymadınız. özel bir firmadan emekli olabilmiş) arkadaşımın babasının "allah razı olsun. ekmeklerini yedik. emekliliğimizi de aynı yerden haketik" dediğini duyduğımdan vazgeçtim yerli malı takıntısından. yerli malı yurdun malı zorlu holding gözünün yaşına bakmazken yerli malı çalışanlarının, elin gavuru unilever bünyesinde 10 seneyi aşkın istihdam ettiği birini emekliliğine yakın kapının önüne koymayı(!) akıl edememişti. salak gavur işte! nolacak? kapitalizmi icat etsen ne yazar, bizimkiler sizden çok daha fazla benimsemiş vahşi kapitalizmi, naber?
türkiye'de satılan ve vergisi ödenmiş bir ürünü kullandığında zaten ekonomiye katkısı olduğunu anladığında kasmayacak kişidir.
ekonomi dediğin bir çark, döner babam döner.