yiyecekten kasıt, ekmek, çukulata, bisküvi vs. dir. sana yere dökülmüş taze fasulyeyi alıp da ye demiyorum.
ancak var böyle tipler, "şimdi onun üstünde milyonlarca mikrop vardır biliyamısaaaan" diye bahaneler öne sürer. bilmez o ekmek için dünyada milyonlarca kişinin hergün yaşam mücadelesi verdiğini, alır çöpe atar.
pimpiriklidir, aşırı titizdir. aslında gerek yok bu kadar nanometre boyutunda düşünmeye, ben elimden düşen ekmeği, bisküviyi yıllardır yerden alıp şöyle bir tozunu siler yerim, henüz ölmedim. çamura, suya düşeni yemen gerekli değil, ancak insan aç ise onu da yapar saygım sonsuz.
ah be güzel insan, yere düşmüş yiyeceği çöpe atma, insanlık namına atma, yemiyor musun tamam o da olur, git bir köpeğe, kediye ver o yesin. o dar kafanı biraz genişlet de kendinden olduğu kadar tüm dünyadan da sorumlu olduğunu farket.
editüllah; haa maça papazı sen bu kurala inanıyor musun derseniz, haşa derim, yere düşen bişeyi ağzıma atmam... mikrop bulaşması için beş saniyeye ihtiyaç var demek, üzerine yapışan tozların bir üflemeyle tamamen temizlenebileceği demek değildir. temizleyemediğiniz tozlar zaten her halukarda mikrop bulaştırır o gıdaya, ama beş saniyede ama onbeş saniyede!
yere düşünce yiyeceğin pislendiğini düşünen insandır ya da
çevresindeki insanları taklit eden biri de olabilir, çünkü onu yese belki yanındaki kişi ona "ıyyy yere düşen yiyeceği yedin, sen artık pissin, iflah olmazsın." diyeceğinden, zor duruma düşmemek ve beğenilmeye devam etmek için o güzelim nimete arkasını döner.
o gıdanın üretildiği yerin yerden de pis olduğunu, içine koyulan katkı maddelerinin yerdeki sevimli mikropcanlardan kat kat zararlı olduğunu bilmeyen insandır. yerde jelibon görsem affetmem mesela ben.
atalarının atalarından kalan ve tahminen soyumuzu hayatta tutan bir geleneği devam ettiren insandır. dolaylı olarak bok yeme riskini minimize etmiştir.