yer yarılsa da içine girsem denilen anlar

entry1896 galeri13
    141.
  1. otobüs kırmızı ışık yüzünden durmuştur. durak da biraz ötededir. ama siz ışıkların orda inseniz daha yakın olacaktır. en arka taraftasınızdır. sıcaktan baymış bir vaziyette. sonra birden ilahi bir güç size ''arka kapıyı açar mısınız'' dedirtir. otobüstekilerin acaba ne cevap verecek diye şöföre baktığı sırada şöförden ''hayır'' cevabını alırsınız. demin şöföre bakan kafalar aynen size dönmüştür. sizden de cılız bir ''peki'' çıkar. işte o an bahsi geçen andır.
    5 ...
  2. 140.
  3. * mükemmel ve hatasız bitmiş 5 parçalık bir flamenco konserinin ardından selam verip sahneden çıkmak için ayağa kalkılmıştır fakat makus talih ağlarını örmüştür. sağ ayağın kan tamamen çekilmişçesine uyuşmuş olduğu fark edilmemiştir ve verilen selamın ardından sahne arkasına geçmek için atılan ilk adımından sonra elde gitarla beraber yerle bir olunmuştur.sonrasında kahkahalar eşliğinde moral vermek amacıyla abartılan alkış ve ıslıklar...
    3 ...
  4. 139.
  5. 4 asamali doktora yeterlilik sinavinin bilimum asamalarinda kagittaki yazilanlar ile okuz-tren iliskisi yasanan andir.
    2 ...
  6. 138.
  7. 21 eylul 2003 galatasaray fenerbahce maci oncesi olimpiyat stadina topluca otobuslerle gidilmistir. ortam super, taraftar cok motive. her neyse stada varilir, galatasaray tribun liderleri fenerbahce taraftarini ciceklerle karsilamaya gelmistir. dostluk ruzgarlari esiyor, taraftarlar kendi aralarinda atkilari degistiriyor, birbirlerine basari diliyorlar. bu sirada schizo'da arkadaslariyla hatira fotografi cektirenleri izlemektedir.

    yan taraftan ince bir ses;

    - ciceklerle karsilamaya gelmisler, ne dusunuyorsun?

    tabi mac atmosferine girmis olan schizo lakayit bir sekilde, alkolunde etkisiyle kafayi cevirmeden cevabi verir;

    - nolucak, g.t kork..

    cumlenin devami gelmeden kafasini ceviren schizo ntv kamerasi ile karsi karsiyadir..
    7 ...
  8. 137.
  9. otobüsle taksim'e gidilmektedir. karşımda orta yaşlı bir adam oturmaktadır. gözünde de gözlükleri vardır. ve adam devamlı olarak bana bakmaktadır. artık adama tam bağıracakken kör olduğu anlaşılmıştır. işte o an kendime kızıp yer yarılsa da içine girsem denilmiştir.
    1 ...
  10. 136.
  11. otobusu kacirmamak icin aceleyle giyinmek ve son anda otobusu yakalamak insanlarin *sizi garip bir sekilde izlemesi!??sonrasinda
    4. levent metro duraginda inmeye yakin bir cocugun
    "abi bu yeni moda mi?" diye kabaninizin kapsonu uzerindeki takili kalmis metal askiyi gostermesi...
    askiyi sinirden parcalamak.*
    10 ...
  12. 135.
  13. kayınpederin makine mühendisi olduğunu unutarak, aynı ortamda dangalakça; "ajdar da makine mühendisi, bu makine mühendisleri çok deli oluyorlar" demek.

    (yy görmeniz lazımdı lan, çok feci rezil oldum)
    9 ...
  14. 134.
  15. 133.
  16. yıl : 2002
    yer : ortaköy ve devamında beşiktaş
    ortaköy sahilinde arkdaşlarla oturulup gitar eşliğinde bira keyfi yapılmaktadır. muhabbet, bira bilmem ne derken saat 22:00 gibi kadıköyde olması gereken meçhul kişilik saatin nasıl geçtiğini anlayamamış ve kolunu kaldırıp saate bakma zahmetinde de bulunmamıştır. taki vapurun kalkmasına 10 dk kalana dek... o vapura ne pahasına olursa olsun binmek gereklidir ( sanki başka ulaşım yok a.q. bin efendi gibi otobüse 15 dk geç kal dimiii ee alkol işte hırs yaptı binecek o 'meçhul' kişilik illaki son vapura) trafik anasının gözü gibidir, taksiyle yetişmek mümkün görünmemektedir ve başlar 10 kişilik ardakaş grubu beşiktaş iskelesine doğru çılgınlar gibi koşmaya, koşarlar, koşarlar, koşarlar...
    en nihayetinde iskele görünür. oda ne vapur iskeleden ayrılmak üzere telaş, hırs, azim, kararlık hepsi toplanır birden o 'meçhul' kişinin bünyesinde o vapura binilecektir, başlar son 100 metrede sprint e meçhul kişilik, engeller tek tek aşılır, artık vapurla meçhul kişilik arasında sadece deniz vardır, bir uzun atlamacı edasıyla son hamle yapılır ve...evet zafer meçhul kişiliğindir, vapura binilmiştir. kararlık ve azim yine tüm engelleri aşmıştır, vatana millete hayırlı olsundur...
    vapurda tüm bakışlar meçhul kişiliğin üzerine yönelmiştir, meçhul kişilik zafer kazanmış bir komutan edasıyla doğrulup başardim!!! diye haykıracakken bir terslik olduğunu anlar... kalabalığın içinden yaşlıca bir kadın çıkar ve can alıcı soruyu sorar
    -yaşlıca kadın:oğlum iyimisin neden kendini bu kadar paraladın hayırdır?
    -meçhul kişilik:teyzecim son vapur binmem lazımdı geç kalıcaktık v.s. v.s. v.s.
    -yaşlıca kadın:iyide oğlum vapur iskeleye yanaşıyor kalkmıyorki!
    meçhul kişilik kararsızdır; acaba yer yarılıp içinemi girse daha iyidir, yoksa kendisi yarılıp yer içine girsemi daha iyidir diye derin düşüncelere dalıp gitmiştir.

    ( efem doğrudur, yazı başka bir sözlükten alıntıdır. ancak adı geçen sözlükte yazıyı yazan kişinin aynı kişi olması [ben oluyorum o] bilmem hafifletici bir neden olurmu?)
    10 ...
  17. 132.
  18. yaşanmış gibi yazılan hikayelerin copy-paste olduğunun anlaşıldığı anlar olabilir. madem copy-paste bari tırnak işaretlerini düzelt...

    edit: (bkz: tek başına anlam ifade etmeyen entryler)
    edit 2:günahını almışım.
    2 ...
  19. 131.
  20. 130.
  21. beynin saçma sapan şeyler üretip, dile geldiniz anlardır. saatlerce oturulmuş, sohbet edilmiş, aynı kişiyle saatlerce konuşmuş şahsın şöyle bir diyalog içinde olması, tarihe kara harflerle yazılmıştır.

    - hoşçakal ben gidiyorum
    - merhabaaaa.
    1 ...
  22. 129.
  23. yeni kız arkadaşın eski kız arkadaşın arkadaşı olması.
    1 ...
  24. 128.
  25. merdumgiriz kişisi, ege bölgesi kıyı ilçelerinde inşaat ve ağırlıklı olarak yabancılara mülk satışı işi ile iştigal etmektedir bir zamanlar. günlerden bir gün ki haftanın son günüdür, mesai bitimine azami bir saat kala, merdumgiriz tatile gelen arkadaşları ile geyiğin dibine vurmakta iken, limon bile satamayan satış elemanı arar. müşterisi olduğunu, kendi arabasında bir sorun olduğunu, araç bulamadığını ve satış koordinatörü olacak insan müsveddesinin de kendisine beni araması yönünde direktif verdiğini anlatır. bir kaç yırtma teşebbüsünden sonra çaresiz, satamayan satış elemanı ve müşteri alınır. aynı ilçede yedi farklı şantiye vardır. müşteri hepsini gezmek istemektedir. satış elemanı, denyoluğunu ispat etmek istercesine ingilizce olarak müşterinin aradığı kriterler, bütçesi, istekleri vs. hakkında bilgi vermeye başladığı anda, benim ağzımdan türkçemizin eşi benzeri olmayan küfürleri saçılmaya başlar. yan koltukta oturan kifayetsiz muhteris eleman ve arka koltukta oturan muşterinin anlık bir bakışmasının ardından müşteri konuşmaya başlar;

    ''benim adım x, tunceli liyim ve 17 senedir birmingham da yaşıyorum ve türkçe biliyorum ben'' der. o sırada bendeniz, klima tahliye borusundan arabayı terketmeye çalışmaktayımdır...
    4 ...
  26. 127.
  27. efendim bir gün bakkala gitmek üzere evden çıkmış gitmekteyim,gözlerim de bir numara bozuk uzağı göremiyorum neyse uzaktan bir arkadaşıma benzettiğim kişiye arada 10 adım var arkası dönük ama acayip benziyor,ömer napıyon lan demem üzerine adamın bana dönmesi ve kocaman yaşlı bir insan olduğunu anlamam,direk gözlerimin içine baktı saatlerce bakıştık sanki ama bir 10 dakka baktı adam.

    iç ses:bakma amca pişmanım yeter lan yeter pişmanım bakma yaaa!
    6 ...
  28. 126.
  29. uzun süredir görüşülmemiş, 2 çocuk annesi, bir zamanların en iyi dedikodu arkadaşı olan eski kanka eve misafir olarak gelmiştir. çaylar demlenmiş; pastalar, börekler yenmiş; birikmiş tüm dedikodular dillenmiştir. ancak aradan uzun bir zaman geçtiği için, eskilerden kalma o samimiyet, o aidiyet duygusu ne kankanızda vardır ne de sizde. sonunda eski kanka, kendisinden umulmayacak kadar büyük bir incelikle izin ister, çocuklarını kreşten almaya gideceğini, bu görüşmeden çok memnun ayrıldığını ifade eder ve kalkar. onu kapıya kadar geçirirsiniz, vedalaşırsınız veeeee;

    eski yüz: canım, yine gel lütfen, artık ara bırakmayalım çok fazla.
    eski kanka: tamam canım, seni de beklerim.
    eski yüz: tamam gelirim, * * çocuklara selam, eşini öp benim için!
    eski kanka: .........* * *
    eski yüz: hasstrr! * *

    sonuç: bu eski kankanızı son görüşünüzdür.
    9 ...
  30. 125.
  31. sevgilinize "ne yapıyorsun?" diye sorarsınız. o da "yatağa takılıyorum." der ama siz "hadi yatalım artık." şeklinde anlarsınız. ona göre karşılık verirsiniz. o sırada da bu başlığı görüp yer yarılsa da içine girsem dersiniz ve girdiyi yazarsınız. işte o an bu andır.
    1 ...
  32. 124.
  33. benim gibi sıklıkla pot kıran ve artık salaklık düzeyinde denilebilecek densizlikleri yapmayı adeta bir hobi haline getirmiş bir insan evladının çokça içinde bulunabileceği anlardır.. ilk aklıma geleni ve aynı zamanda bende en çok iz bırakanı paylaşayım dedim bu başlık altında..

    efendim sıcak bir ağustos öğleni.. bütün ailem, anneannemlerden, teyzemlere, dayımlardan kuzenlere, dedemlerin bayramoğlu'ndaki yazlığında toplanmış, neşeyle hoşbeş ederek, samimi bir ortamda, öğlen yemeği paylaşıyoruz.. oturma düzeninde benim lokasyonum şu şekilde: babmın sağı, eniştemin solu, dedemin tam karşısı, anneannemin çaprazı..
    yemek neşeli geçiyor.. herkes mutlu.. ben de dahil olmak üzere.. ama benim kafam biraz başka yerde.. çünkü öğleden sonra, yine bayramoğlu'nda yazlığı olan arkadaşım emir'le buluşacağım.. ancak puşt herif telefonunu bir türlü açmıyor.. 'ekti mi lan acaba?, yok ya niye eksin?.. allah allah bugün konuşuruz kaçta buluşacağımızı dedik hala açmıyor.. skerm ektiyse..' gibi düşünce silsileleri, beynimi meşgul ediyor, konsantrasyonum masadaki sempatik brunch ortamından uzaklaşıyor zaman zaman..
    neyse efendim, benim psikolojik kondisyonumu da belirtip, üzerimdeki suçu emir'e atmaya çalışarak sizi ve biraz da kendimi kandırma hamlemi de geçtiğimize göre olay anına dönebiliriz..
    herkes gülüyor eğleniyor.. konuşuyor gülüşüyor.. konuşmaları bittiğinde gülüyorlar, gülmeleri bittiğinde bir şeyler daha konuşuyorlar.. böyle bir ortama o kadar da yabancı olamazsınız, tipik bir geniş aile buluşması.. neyse.. nasıl olduysa öyle bir an geliyor ki, tesadüfen o da, herkes susuyor.. olur ya öyle arada diyaloglarda da.. şans işidir.. birden herkes susar.. en fazla bir-iki saniye sürer bu durum, sonra biri yeni bir konu başlatır, o 2 saniyelik rahatsız edici sessizlik de tarihe karışır, bir daha kimse hatırlamaz.. bu günde bu cengaverliği yapan anneannem oldu.. kaçırır mı?.. kaçırmaz.. baktı masada sessizlik oluştu hemen atlamak lazım.. aile buluşmasında sessizlik mi olurmuş?.. ne yaptı sessizliği delmek için, basit bir soru yöneltti bana, alacağı cevabın efsane olacağını bilmeden.. bilseydi akşam yemeğine kadar sessiz film oynamayı tercih ederdi herhalde.. benim aklım o pezevenk emir ve açmadığı telefonundayken, sessizlik falan algımın kapsama alanı dışındayken, anneannemin söylediği ismimi duyunca tepki verdim sadece, ona döndüm.. bana bir enginar kasesi uzatıyordu çaprazdan.. aramızda şu can alıcı diyalog gelişti:

    .......
    anneannem/ ateş'ciğim evladım, enginar var bak çok güzel yer misin evladım?
    rapper ninja/ yok anneanneciğim, enignar skseler yemem..
    .......

    burada bir parantez açmak gereği var.. hani bazı aileler vardır.. küfürü bir eğlence aracı olarak kullanırlar.. birbirlerine olan samimiyetlerini bu şekilde ifade etmekte sakınca görmezler.. ya da umursamazlar bilemiyorum.. işte öyle bir aile düşünün.. baba oğluna pezevenk diyor, gülüyor, oğul babaya sensin lan o diyor, yine iksi de gülüyor.. dede de kıs kıs gülüyor uzaktan.. heh hayal ettiniz mi?.. işte şimdi bu ailenin 180 derece zıttını hayal edin.. o da bizim aile işte.. anneannesinden babama, kuzenlerden teyzeme bizim aile.. bir tek hıyarağası ben varmışım arada.. öyle bir aile ki bir keresinde babasına 'saçmalama' diyen çocuğa (bilin bakalım kim?) babası küsmüş, 2 hafta konuşmamış, babaanneye kadar gitmiş mesele çocuk bütün aileden laf yemiştir.. aile aile değil sanırsın illuminati tarikatı.. ha yanlış anlaşılmasın bence de doğrusu budur.. aile içinde de küfür etmeyiverelim, öküzlük bende.. ama yine de bizim ailenin belki de tek hoşgörüsüzlüğünün olduğu onda da aşırıya kaçtığı ayrıntıya dikkat çekmek niyetindeyim.. olay anına dönersek:

    'yemem..' dediğim anda ağzımdan çıkanların farkına vardım.. ulan öküz bir de anneanneciğim diyor.. kıçımın kibarı.. sonraki o 'skseler' kalıbı ne? o anı takip eden 10 saniyeyi hayatım boyunca unutmayacağım.. ben yüzümü aşağı doğru eğiyorum ki anneannemle gözgöze gelmeyeyim.. eğerken tam karşımda duran dedemle gözgöze geldim bir an.. dedemi hayatımda ilk defa şaşırırken gördüm.. dedem ya güler ya kızar.. çok da az konuşur, tam bir otorite abidesidir.. derler ya lord gibi adamdır.. elinde çatal anlamsız gözlerle bakıyordu bana.. belli ki gülmesi mi kızması mı gerektiğini tartıyordu kafasında.. sağımda eniştem cevabımı duyduğu anda dudağına götürdüğü çayı püskürtmüştü ki hala kendisine vicdan borcum vardır, o anda dikkatleri çektiği için.. ama o da kendini çabuk toparladı gülmesini hemen kesti, aile büyüklerinin şoke olmuş vaziyetlerini görünce, suni bir onaylamazlık ve boş bakış takındı gözlerini benden kaçırarak.. kafamı utançtan önüme eğme işlemimin son safhasında babamı gördüm o benden önce davranmış yerdeki parkeleri sayıyordu.. sol çaprazda dayım.. içinden güldüğüne adım gibi eminim.. zaten sonra ki konuşmalarımızda baya dalga geçti benle.. bir konuyu değiştir değil mi?.. hayır o da düşene vurdu o da sattı beni.. sanki dünyanın en terbiyeli adamıymışçasına sinirli sinirli ileriye baktı.. hepsi trip tabi sonra kendisi de söyledi.. anneanneme baktım, başka bir zaman olsa komik sayılabilecek bir manzarayla karşılaştım çünkü aradan, bana saatler gibi gelmesine rağmen, yine de bir 15 saniye geçmişti minimum ve anneannem hala aynı surat ifadesiyle enginar tabağını bana uzatır şekilde donup kalmıştı.. kafasında bir ctrl+z yapıp son duyduğunu silmeye çalıştığı belliydi..
    beni bu durumdan kurtaran yine canım anneciğim oldu.. zaten boşa dememişler ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar diye.. gülerek 'ateeş' dedi 'duymamış olayım..'. 'bana ver annecim ben yerim enginar..' diye de kaptı hala atatürk büstü gibi duran anneannemin elinden tabağı.. o nasıl bir işbilirliktir, bir sempatikliktir yarabbim.. canım annem.. bir anda bütün sofra normale döndü tabii ki.. ne yapılabilir ki yani eşşek kadar adam olmuşum kızacaklar mı.. aslına bakılırsa komik de bir şey.. enişteme kızıldı baya sofrayı berbat etti diye, adamcağıza kaldı ihale.. o da satmadı beni sağolsun o noktadan sonra.. bir daha da hiç konuşulmadı o lanetli pazar gününde yaşananlar.. en azından benim önümde.. embesil emir'in de şarjı bitmişmiş.. dallama..
    26 ...
  34. 123.
  35. adana lı olup denizli de çalışan bir evladım. annem ve babam oğul hasretiyle 3-5 ayda bir denizli ye gelirler. evet bugün yine o günlerden biri. annem geldi. sabah biraz daha erken kalkıp, ortalığı toparlayıp, topuklarımı götüme vura vura garaja yol aldım. denizli de yaşayanlar bilirler, denizli nin bok gibi bir otogarı vardır. bok gibi derken, gerçekten bok gibi, pis bir havası, pis bir ortamı, ne nizam ne düzen. neyse ben otogarda çöp kutusunun yanına pusmuş annemin gelmesini beklemekteyim. aklım sıra annem gelince şaşırtacam. evet. otobüs geliyor. ve ben pustuğum noktadan kimseye çaktırmadan annemi getiren has turizimin travegosunu dikizliyorum. evet. annem bu iniyor otobüsten, her zaman ki gibi coca cola dan bedavaya aldığımız valizi ile gelmiş, sıraya durmuş otobüsün bagajından onu almaya çalışıyor. sinsice yaklaştım. hissettirmiyorum. vee yanaktan bir makas alarak

    -ne haber fıstık. ama bir saniye! noluyor lan bu benim annem değil. -sen kimsin teyze. demeye kalmıyor biri yakama yapışıyor. -amca valla annem sandım bırak yakamı. ve arkadan biri hem gülüyor hem de -bırak amcası o benim oğlum- diyor. tamam göt oldum. yerin dibine girdim. tamam ama anne insan bir arkadan seslenmez mi? hiç mi acımaz bir insan evladına? otobüs garaja girerken beni görmüş hanımefendi. otobüse pusmuş sonradan çıkmış.

    ulan annemin evladıyım diyecem ama babam da geri kalmaz hani. yayla evinde tuvalete gizlenip babamın eve gelişi sırasında onu korkutacam demiştim de babam beni görüpte tuvaletin üstüne çıkıp, ben -nerde lan bu adam- diye dışarı çıkınca önüme atlamıştı -altıma sıçmıştım-. hadi o zaman altıma sıçtım, şimdi tüm has turizm yolcuları suratıma sıçtı be. olur mu lan? yapılır mı bu? bu nasıl anne baba? tamam seviyoruz ama bu kadarı ayıp be kardeşim...
    223 ...
  36. 122.
  37. şu an..

    harbi lan merak ettim, ortam nasıl acaba .. *
    4 ...
  38. 121.
  39. istiklalde bişeye bakarken kafayı caddedeki direge carpmak *:( olanlar yok degil valla.
    2 ...
  40. 120.
  41. bursa izmir yolu güzerhahında kampüse dönülmektedir heykelden.48 faciası alışılmış bir durum olduğundan yine ayaktadır millet, ben de orta kapının önünde dikilmekteyim.bir teyze gelir ve:
    +yavrum metro durağına çok var mı?(alışveriş merkezi olan metro)
    -yok teyze düğmeye bas, in burda, bak arkada metro.(ulaşım aracı olan metro)
    +yok yavrum, ben alışveriş merkezi olan metrodan bahsediyorum.
    -hönk.
    4 ...
  42. 119.
  43. yapmış olduğun ve kesinlikle herkesin kahkahalarla gülmesini beklediğin espriye kimsenin tepki göstermemesi ve değişen yüz ifadeleri.
    5 ...
  44. 118.
  45. o anlardan bir baskasi da sudur:

    Haymatlos santiyede patronunun konteynerina aksam yemegine davet edilmistir. Bulunulan yerde bu tur davetler tek sosyal hayat nuvesi oldugundan, haymatlos korkunc oksurugune ve yeni kapildigi bronsit illetine aldirmadan davet yerinde hazir bulunur. Yemek cok eglenceli gecmektedir ama muhabbet ara ara haymatlosun oksuruk krizleri ile kesilmektedir. Dogustan stand-upci olan bir bunye haymatlosun bu hassasiyetine aldiris etmeden sofrada espri uzerine espri patlatmaya baslar, haymatlos icine dustugu gulme/oksurme krizlerinden birinde laaaarrrkkk diye yemek sofrasinin yanibasina aksam yemegi menusunun guzide bir ozetini bir kismini da burnundan cikartmak suretiyle kondurur. O dakikadan sonra yapilan en saglam geyik, haymatlosun az once yutmus oldugu antibiyotigin ne kadarinin kanina karismis oldugu uzerine gelismistir.
    5 ...
  46. 117.
  47. haymatlos henuz genc bir kizken, bir yaz sonu kayda deger sekilde kilo vermistir. * Cok sevdigi ama biraz eskimis olan etegini uzerine gecirip annesiyle alisverise cikar. Alisveris tamamlandiktan sonra eve donus yolunda, son 15 senedir oturduklari cadde uzerinde, tam da mudavimi olduklari bakkalin onunden gecerken gittigi yone dusmus golgesine bakar ve "allah allah, ben bugun etek giymemis miydim?" der icinden, gozlerini golgeden cekip uzerine baktiginda, ilk dugmesinin iligi kilolu gunlerinin etkisiyle genislemis olan etegin dugmesi hain ilikten kurtulmus yerlerde surunmektedir. Daha da kotu olani haymatlos o gunlerde daha da ince gorunmek icin bir de korse denilen illeti kullanmaktadir. ten rengi dikissiz bir korseyle bebekliginden beri yasadigi oldukca islek cadde uzerinde annesi ile birlikte kalakalir. haymatlos cok bozmaz, ne de olsa isteyerek etegini indirmemistir ama annesi olaydan ciddi sekilde etkilenir, o kadar ki haymatlosa konusunu bile ettirmez.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük