misafirlikte küçük kardeş ağlayıp zırlamaya başlar. anne "sustur şunu" emrini verir ve der meister kardeşiyle her daim oynadığı ısırmaca oyununu oynamaya koyulur. bu oyun, iki kişinin birbirini ısırmaya çalışması temeline dayanır. taraflar birbirini ısırabildiği kadar ısırıp haşat eder. genelde iş ilk ısırıkta biter zira rakibi ısırmak kolay değildir. üzerine atılıp tam boyuna iştahla saldırılacağı sırada, açıkta kalan kol rakip tarafından kopartılabilir.
böyle stratejik, keyifli bir oyundur.
milletin içinde koca adam kardeşiyle yerlerde debelenip "hauv huuv!" diye garip sesler çıkarmaktadır. o sırada kardeş "tamam istemiyom" diyip kalkmaya yeltenir. abinin ağzından dökülen cümle herkesi dumura uğratır:
yıl 1999
mermer bir şirkette çalışmakta , şirketin arabası ve orospu çocuğu şöförüyle bankaya para yatırmaya gitmektedir. şirketin verdiği beyaz renault araba, telsiz ve ruhsatlı tabanca ile iyice havaya girmiş olan şoför , diğer araçlara telsiz gösterip sivil polis ayağı yapmakta, ayar vermekte, önlerine geçmekte ve aşırı sürat yapmatadır.
zeki erdem isimli tanınmamış kıro birine hastadır , kasedi koyar ,müziği sonuna kadar açar, günlerdir beynimizi siken bu adam , kırmızıda durur, yayalar geçerken kafayı camdan çıkarıp 7 yaşında oğluyla geçen hatuna (bkz: seni yalarım)dediği an yer yarılsa da içine girsek dediğimiz andır.arabanın içinde kaçacak delik aramışızdır.
kendinden çok değer verdiğin insanlar karşısında, onların fikir ve zihinlerine aykırı gelebilecek tarzda tavır ve davranışlar sergilemek ve akabinde bunu farkedip utanıp kızararak, yerin merkezine kadar tek başına uzun bir süre yolculuk etmek isteyecek insan tipidir. Kızı da erkeğide aynı şeyi tercih eder.
(bkz: Allah benim belamı verseydi de yapmasaydım)
otobüse binilir. sevgiliyle mesajlaşılacaktır fakat arkada oturan elemanın şu veya bu şekilde, telefonu kestiği; yazılanları okumaya çalıştığı açıkça görülebilmektedir. "sanki eroin ticareti yapıyoruz mna koyim, bir daha görmeyeceğim adamı hayatımda, okursa okusun abura koyim" diyip olaya dalınır, kimse yokmuş gibi iş devam eder sevgiliyle.
otobüsten inerken bahsi geçen kişinin, okuldan bir hoca olduğu fark edilir.
10 yasımdayken arkadasımla okulun müzik resitalini baslamasını beklerken seyirci kısmında bir adam gördüm. o zamanlarda 4. sınıftaydık "gay" kelimesini filan yeni kavrıyorduk.
- baksana şu adama tam gay gibi ihehe.
+ hangisi?
- bak orda!
+ o benim babam.
- ........... *
+ ehehe **
- benn, ben özür di...(söz kesilir.)
+ ehehe önemli değil ya bence çok komikti * . hadi gel kulise gidelim!
hiçbir şey olmamış gibi sohbet devam eder. resital biter ve annesi yanıma gelir o anda birden bire "eyvah! kesin söyledi" düşüncesi gelir ancak annesi "canım bize bekliyoruz seni, annenle konuşurum ben" demesi üzerine uzun bir "oohhhhh" çekilir. *
Yurttayken pijama benzerliğinden dolayı arkadaş sanıp yurt hizmetlisine arkadan tekme atıp hizmetli olduğunu anlayınca yer yarılsa da magmaya ulaşıp bütünleşsem dediğim andır,hafızadan silinesidir.
askerde çarşıya çıkıp çıkacağına pişman olur mu insan? askerlik yapanlar bilir, zor ihtimaldir ama benim gibi hıyarlar olur. bir gün asker
arkadaşımın;
-lan erman olum bu hafta yaşadın, kız arkadaşımla konuştum, bu hafta buraya gelecekti ya...
-eeee
-cillop bir arkadaşı var onuda getirecek beraber takılırız artık, hadi hadi çakal yapacaz bieşeler, şimdi koş bir ayvalık kap gel a.mına koyim mal mal bakma.(küfür için özür ama askeri bir terimdir bu, kullanmamak yasak, 3 gün diskosu var)
işte bu s.ikindirik muhabbetle başladı herşey. götümüzü yırta yırta çarşıları aynı güne ayarladık. (zor iştir vesselam, yalamadığın komutan kalmaz)
neyse çıktık. güzel bir pazar günü. kızları aldık, kızda harbi cillop ama benim askeri model saç stilim ve geldiğimden beri her çarşıya çıkışımda giydiğim domates lekeli beyaz kazağım pek ilgisini çekmedi sanırsam. yoksa yakışıklıyımdır niye beğenmesin lan. ama kız yüz vermeyi bırak, muhattap olmamak için taklalar atıyor. sanki kıza gelirken demişler ki "erkekleri bilirsin ilk hedefleri seni yatağa atmaktır ama bunların asker modelinin görevi düz duvarlarda örümcek ağı temizlemek olduğu için yatak matak aramaz yol ortasında saldırır allama". veya ben çirkinim a.mına koyim ne bilim kız beni insan yerine koyup iki kelam etmedi, ilk tanışma evresinde elimi uzattığımda sanki o nazi ben yahudiymişim gibi barmak ucumdan tutarak elimi sıktı. neyse konuya gelelim. iki hafta önce para vermemek için dolmuşa değil de belediye otobüsüne binip "askerim abey" diyip yolculukları beleşe getiren mal arkadaşım bizi tuttu starbucks a götürdü. göte girecek şemsiyenin büyüklüğünü bildiğim için, burası çok kalabalıkmış, sigara yasak burda, cart, curt şeklinde cılız bahanelerle yırtmaya çalıştım emme işe yaramadı. neyse girdik coffeeye (ne kafesi olum coffee cahallık yapmayın iki dakka) aldım elime menüyü, baktım. baktım. baktım. amanında ne güzel isimler bunlar, ne güzel, ne cici şeyler bunlar dedim içimden ve her çarşıda burda takılıyormuş havalarıyla;
diyince, adamın bana mal mal bakışından anlamalıydım bir şeylerin ters gittiğini. neyse siparişlerimiz geldi. ben ne istediğimi ve neye benzediğini bilmediğim için garson önüme hangisini koyarsa içecem diyerekten planı yapmıştım zaten. neyse koydu arkadaş önüme güzel kokulu bişe, şöyle bir tadına baktım "acı lan bu" dedim kendi kendime. neyse bir yudum daha, "hımm iyi iyi devam edelim içmeye" diyerekten hafif hareketlerle yudumluyorum guantemalamı, bir yandanda kızla muhabbeti kurmayı başarmış, içimden sevinç nidalarıyla sağ taraftaki masada oturan başka bir hatunu kesiyorum. bu sırada garson beyimiz masamıza gelip ve hıyar oğlu hıyar yüksek bir sesle;
garson-beyefendi özür dileriz guantemala antigua kalmamış başka bir şey seçmek ister misiniz?
garson- aa pardon çok özür dileriz arkadaşımız yanlışlıkla başka bir masanın siparişini size getirmiş.
ben-.......? .......! şey ben anladım zaten de sizi rahatsız etmek istemedim o yüzden içtim ya bunu (ulan dana sussana lan konuştukça batıryorsun, neyin açıklamasını yapıyorsun, ne bokuna konuşuyorsun hala içtin mal mal yarısına gelmişsin bir de) yoksa ben biliyordum yani neyse ya murat kalkmıyoz mu birader?
devamını anlatmak istemiyorum, a.mına koyduğum arkadaşıma burdan selam eder ve ne kadar starbucks garsonu varsa gözlerinden öperim.
kız mı? ayrılırken "çok alemsin ya" diyerekten domaldı. töbeee. ne kızı birader? yüzüne bakamadık işte, göt olmanın verdiği enfes huzurla, nizamiye kapısından murat'la birbirimize küfrederekten girdik.
Bir arkadaşımın birebir yaşanmış hadisesidir. o kadar çok dinledim anlattım ve güldüm ki kendim yaşamış gibi anlatabiliyorum. hatta gerçekçi olayım bu olayı yaşayan yakın arkadaşım ile iddiaya girdik ve bunun üzerine bu komik olayı burada sizlerle paylaşıyorum. iddiamızıda hemen belirteyim. benimde yerin dibine girilesi bir an yaşadığım olmuştu ve bu yakın çevremce hemen herkes tarafından bilinir. Hatta burada da paylaşmışlığım var. Gerçekten utanç verici ama komik bir hadisedir. illa ki okuyanınız olmuştur. efendim bu arkadaşım ile senin ki daha utanç verici hayır senin olayın daha utanç verici şeklinde atışmaya başladığımız bir gün ben dedim oğlum ben bunu sözlükte dile getireyim bakalım en çok hangisi beğenilecek diye söyledim. yok yook internette yazamassın diye celallendi bu arkadaşım. bende dedim oğlum ben yazdım kendi olayımı herkes çok beğendi komik yani birşey yok bunda dedim. yok abicim benden bahsetme diye tutturdu. bende iyi lan dedim o olayıda ben yaşamış gibi birinci ağızdan anlatıyorum. kabul mü? tamam ama sen yaşamışsın gibi anlatacaksın dedi. tamam dedim. gereksiz yere yaptığım bu açıklamadan sonra fatih isimli arkadaşımın * yaşamış olduğu komediyi sizlerle paylaşıyorum ;
olayın kahramanları; fatih - sinan ve x hatun1 - x hatun2
Çok yakın arkadaş olan fatih ve sinan her erkeğin yaptığı gibi birbirine manitacılık konusunda yardımcı olurlar. sinan sevgilisinin kız arkadaşını fatih ile tanıştırmak için ikna eder. sinan ın sevgilisi yani x hatun1 ve onun yakın arkadaşı x hatun2 sinan ve fatih ile buluşmak için buluşucakları yere doğru ilerlemektedirler. Bu arada her iki kızda fatih i daha önce görmemiştir. sinan ve fatih te kızlarla buluşmak için belirledikleri adrese doğru yol almaya başlarlar. sinan , fatih e önde yürüyen iki kızın onlar olduğunu söyler ve ekler. fatih sen bekle ben benim hatunu korkutacağım der. fatih celallenen biri olduğundan hemen sorar ; ne yapacaksın ? arkadan hızlıca koşup çantasını çekeceğim kapkaçcı sanacaklar der ve hehehehe diye gevrek gevrek sırıtır. Fatih arkadaşımız bu olayı kendisinin yapmak istediğini söyler. sinan der oğlum sen kızları tanımıyorsun. manyak mısın? olmaz öyle şey der ancak fatih kararlıdır. yaa bırak ben yapayım der. kızla yeni tanışıyorum sempatik görünürüm komik olur der. sinan ı ikna etmeyi başarır ve x hatun2 ye yani kendisi ile tanıştırılacak olan kıza bu şakayı yapmaya karar verir. fatih arkadan koşmaya başlar ve x hatun2 ye yaklaşır. sinan da arkadan olan biteni izlemektedir. fatih x hatun2 ye iyice yaklaşır ve elini çantanın sapına atar bu arada x hatun2 bağırmaya başlar. fatih ise pes etmez çantayı biraz daha zorlar bu arada x hatun2 yere düşmüştür. işin komiği fatih çantanın sapını bırakmamıştır. zorlamaya devam eder. derken sinan kişisi olay yerine doğru hızla koşmaya başlar. sinan olay yerine yani 20 metre kadar ilerisine yetiştiğinde, x hatun2 yerde bağırmakta, fatih çantanın sapını koparmış elide beklemekte ve meraklı gözler çevreden onları süzmektedir. yani şaka kaka olmuştur. ancak fatih için utanç senaryosu devam etmektedir. sinan olayı anlatır ama x hatun2 feci sinirlidir. çantasının sapına falan bakar o sırada fatih bombayı patlatır; yaa bu kadar sorun etme bizim pasajda bir terzi var ben orada diktirir sana getiririm çantayı der.
meister'in tirlara olan askini bilen arkadaslari, sirf bu dallama uzulmesin diye tirlarla ilgili arastirmalar yapip meister ile tirlara dair konusabilecekleri olsun diye kendilerini bu ise adamis insanlardir.
yine bir okul cikisi, lisede. meister ve yakin arkadaslarinin hepsi minibusle gidiyorlar kaderin cilvesine bakin. yine bir gun minibusle gidilmektedir. meister'in dikkatini bir apartmanin onundeki romorklu tir ceker. olayi arkadaslariyla paylasir...
kahramanimiz tira olan sevgilisini tirla sevisirim diyerek gosteren bir tiptir ayrica. bu bilgi lazim olacaktir diyalogla ilgili olarak...
m - lan bu tir da gunlerdir burda ha. adam iyi yatiyor.
a - evet. senin yolda gorup begendigin tir degil miydi olm bu?
m - harbiden ha rengi cok hos turkuaz gibin boyle. super tir.
a - romorku da var lan allah allah.
m - skerim ben bu tiri vermezse tecavuz ederim allahima.
minibuste bir an sessizlik olmustur ve son cumle o sessizlik aninda sarf edilmistir. meister ilk durakta minibusten inmis, olayin sokunu gunlerce atlatamamistir. halbuki esprili bir sekilde tiri cok sevdigini anlatmak istemisti. genclik iste.
ortaokul zamanlarında arkadaşlarla dolaşıyorduk. bi tane çingene gördük, mandal felan satıyor. arkadaşlar bana "ali git şu kadına sor su eleği var mı" dediler. tabi ben ne olduğunu bilmiyorum. safımda biraz.
-ek bilgi, ramazan ayındayız. işte gittim sordum "abla sende su eleği var mı ?" dedim.
kadın "oğlum bu ezu mübarek * gün böyle şeyler sormaya utanmıyor musun ? baban *mına korum" dedi aynen. ulan sonra öğrendim ne demek olduğunu. kadının karşısında renkten renge girip topuklamıştım.
vasıfsız isci birgün biyoloji dersindeyken sosyetik ve fettan bayan biyoloji hocası küçük çocuğundan bahsederken " benim bi ufaklık var bu aralar çok yoruyor beni" şeklinde cümle kurmuş bulunur.
vasıfsız da arkadaşlarına espri yapmaktadır o esnada " evet hocam benim de bir ufaklık var beni çok yoruyor bu aralar" nasıl oldu hala bilinmez bayan hoca vasıfısız ensesinde belirir birden ve enseye bir şaplak indirir. sonuç bu değildir elbet ilk dönem 4 olan notu ikinci dönem 1 dir vasıfsızın.
lisede bir sınavda şahit olmuştum beter bir tanesine..
sınav başlıyor, haliyle kopya alışverişi de başlıyor ama arkadaki eleman biraz yavaş. sıra arkadaşım ahmet de "hadi olum mna kodumun karısı gelip duruyor başıma, acele et" diye bir not düşüyor ortalıkta dolanan kopya kağıdına.
tabiki yakalandı. hoca o cümleyi sınıfa okuyordu ki mna kodumun ile başlayan yerinde kesmişti okumayı. ahmet de bitmişti o an.
abartmaksızın günlerce yerlerde süründük gülmekten.. ve hoca ahmet'i geçirdi bu dersten.
yer: rahmetli büyükbabamın cenaze töreni.(nur içinde yatsın)
o gün çok üzgündüm.kocaman bir ailenin en büyüğü olan büyükbabamı kaybetmiştik.o ana kadar her şey çok üzücüydü ve duygu dolu anlar yaşanıyorduk ailecek.bir yandan ben ve kuzenlerim defin işlemi için belediye ekipleri ile görüşüyorduk. bize mezarın kazıldığını söylediler ve gömülme esnasında bir kaç tuğla ve 2 metre kadar naylon alın dediler. biz de aldık.cenaze namazı bitti ve, kalabalık bir cemaatle kabristana gittik.
ilçenin belediye başkanı eşliğinde babamlar, amcalarlar cesedi toprağa koydular ve tuğlalar yerleştirildi. daha sonra belediye başkanı naylonu istedi ve cesedin üzerinin sarılmasını istedi. ve ne olduysa o esnada gelişen diyalogu duymamla oldu:
belediye başkanı adama cesedi sıkıca naylon ile sarmasını istedi.gerizekalı eniştem içerideki adama:
- niye öyle yapıyorsunuz biraz acık bırakın.hava alsın.
dedi.
adam:
-neden hava alsın?dedi.
belediye başkanı:
-hava mı?
diye şaşkın bir edayla sordu.
ve herkes sustu. aptal eniştem ile başkan gözgöze birbirine baka kaldılar.
ve ben kahkahayı bastım, tutamadım kendimi ( çok utanıyorum).
o an sanki başkan - soluduğunun hava mı olduğunu sanıyorsun- diyecek gibi oldu enişteme. ben -matrixxxxxx diye bağırmak yerine kahkaha attım.rezil oldum. büyükbabam yer açsada yanına uzansam diye düşündüm.
Skys o zamanlar körpe bir lise öğrencisidir ve son sınıfta olması nedeniyle her faaliyete atlamaktadır. Ne hikmetse okulda voleybol turnuvası düzenleneceği duyurulur, kurbanımızın sınıfı da turnuvaya katılma kararı alır ancak sınıf mevcudu 10 olduğu için voleyboldan zerre anlamayan kahramanımız da takıma dahil edilir. Maçın sonlarına kadar idare eden o körpe insan, takım arkadaşının boşalttığı alana koşar topu karşılayıp kahraman olacak kendince. Unuttuğu ise arkadaşının yerine koşmaya başladığıdır. Kahramanımız topa dokunduğu gibi kendisini yerde bulur, gözlerini açtığı anda hakemi görür ama tersten. Evet yere düşmüştür, hatta filenin diğer yayına geçmiştir. Ve hakemin tam altına. Kafasını kaşıyarak yerinden kalkar, spor salonu yıkılmaktadır. Yerin dibin girer. Ha 5 sene geçmiştir ve hala her arkadaş toplantısında anlatılan tek konu budur.
beden eğitimi öğretmenini öğrenci sanıp "geçsene oğlum sıraya"demek.adamın manalı manalı bakışlarından sonra,"pardon hocam sizi ögrenci sandım"deyip rezilliği örtmeye çalışmak.