yolyemez : en sevdiğim film ağır romandır
kız : aa , biliyorum o filmi sinemada izlemiştim
yolyemez : hönk! o film 96 yapımı , sen o zaman 6 yaşındaydın
kız : annemle , babamın peşine zorla takılıp gitmiştim yaa , hatırladım şimdi ..
yolyemez : ağır roman gibi bir filme senı götüren annen baban var yani ..
kız : amaaa , yaaaa , şey , çok ısrar etmiştim ..
bilgi : burada utanan kız değil , benimdir .. böyle bir kızla arkadaşlık etmeyi planladığım için kendimden utanmışımdır , aynalara rezil olmuşumdur ..
arabayla seyir halindeyken yol kenarında tenha bir yerde durup müsait bir yere ufak abdestinizi yaparken kamyoncunun kornasıyla "dadi dadi" sesini sizin yanınızdan geçerken çıkartması.. tam bir rezalet.
vendetta kişisi 90 beklediği sınavdan 9 almış ve sinirden köpürmektedir. hemen öğrenci işlerine giderek gerekli dilekçeler verilir ve sınav kağıdının tekrar okunması için itiraz edilir. bu sırada yılışık arkadaşlarla sınav notunun değişeceğine dair iddiaya girilmiştir. vendetta kendinden emindir. notlar bilgisayara girilirken 90 yerine 9 yazılmış, 0 unutulmuş diye düşünmektedir. bir hafta sonra sınav sonucuna itiraz eden kişilerin notları açıklanır. iddiaya girilen ekiple birlikte panolara doğru koşarak gidilir. vendetta kişisi maddi hata vardır yazısını gördüğü an sevinçten uçmaya hoplamaya zıplamaya başlar. sus pus olan arkadaşlar ise bir iki dakika sonra yarılmaya yerlere yatmaya başlar. akabinde panodaki listeye dikkatlice bakılır ve şu tabloyla karşılaşılır.
ebuzittin gurgudeyur : maddi hata vardır. eski notu: 48 yeni notu: 58
gıbırcan gımıldak : maddi hata vardır. eski notu : 34 yeni notu: 49
vendetta : maddi hata vardır. eski notu : 9 yeni notu : 8
kırkağaç 6. jandarma komando eğitim alayında; arazide yapılan intikal eğitimi sırasında 350 kişilik bölükte hiç kimsenin bulamadığı eğitim mayınını bulduğumu duyan alay komutanımız şahsımı tebriğe gelir, alay komutanı geldiği sırada tim deki mayın dedektörcüsü askere mayın teslim edilir,
tam albayın yanına vardığımız sırada salak mayın dedektörcüsü takılarak bulduğumuz mayını yere düşürür ve ses mayınını patlatıverir.
bunun sonucunda albay şahsıma dönerek "çavuş az önce sende, mayıncında, albayın olan bende öldük" der. ve sinirli bir şekilde intikal alanı albay tarafından terkedilir.
edebiyat öğretmeninin yine şiirlerdeki uyakları buldurduğu bir derste, öğretmenin yaşadığı durumdur. normalde terbiyesi ve ciddiyetiyle burnundan kıl aldırmayan edebiyat öğretmeni:
- evladım hala bulamadınız mı uyakları?
- !!!
- hadi çocuklar, içimden ona kadar sayıyorum...
- !!!
- hepinizi sözlü yaparım, yazılıda kitabın başından sonuna kadar sorumlu tutarım...
tehditler uzar gider...
öğretmen on dakika sonra uyaklara göz atar; hepsi de iki harfli tam uyak, üstelik redif falan da yok uyağı örtecek;
- am
hocanın yüzünde sırasıyla gökkuşağının tüm renklerini görmek haklı bir gurur yaşatır sınıfa, o kadar tehditten sonra. bir daha uyak falan işlenmez sınıfta...
sevgiliyle binilen dolmuşta sevgilinin iki adet arkadaşına rastlanmıştır. hoşbeş ettikten sonra dolmuşun yere batasıca tavanı çok alçak olduğundan ya da benim boyum biraz uzun olduğundan o iki adet şahsın ve de sevgilinin gözünün önünde kafamı tak diye dolmuşun tavanındaki neidüğü belirsiz demire çarpmam. hayır birde yeni çıkmaya başlamışız. ahh yine aklıma geldi kızardım bak. ben demire değil onu oraya takana kızıyorum asıl.
bir internet sitesinde editör olarak çalışmaya başlamıştım, o sıralar binbir çeşit msn smiley'inden en cenabet olanı otuzbirci çöp adamı rakamla 31 olarak kaydetmiştim. sitenin sahibi msn'den maaşımı en geç ayın kaçında yatırması gerektiğini sordu ve konu para olduğu için ben gayet süratle 31'e bastım ve enterladım. gerisini hatırlamak bile istemiyorum, karşımda insan değil monitör olmasına rağmen renkten renge girdiğimi biliyorum.
yurtun 1-1,5 km ilerisindeki süpermarkete gidiyorduk arkadaşla. Havada güzeldi o gün "hadi yürüyelim" diyerek arkadaşla beraber markete yürümeye koyulduk. tamam güzel hoş alışveriş yapılır öğrenci işi. dönüşte artık yorgunluktan mıdır torbayı taşımak istememekten midir bilinmez otostop çekilmeye karar verilir.
yine yürüyerek arabaları, malum hareket olan baş parmağı kaldırma hareketi ile durdurmaya çalışıyorduk. bir pikap geçiyordu o sırada, hareketi yaptım, adam 20 metre ileride durdu. "koş lan koş araba durdu" diye koşup kasaya atladık hemen. adama doğru seslenelim dedik "abi bizi ilerideki öğrenci yurdunun oraya kadar götürsene" diye, adam arabadan bize doğru dönüp ;
- siz kimsiniz lan, ne işiniz var kasada
diye seslendi niyeyse. sonra anladık niyesini, daha düne kadar o noktada trafik ışıkları yoktu. şansıma sokayım, o güne mi rastladı lan o ışıkları oraya koymanız, hadi onu anladık niye bizim geçtiğimiz sırada kırmızı ışık yandı, bize onun hesabını verin.
dolmuştan inerken kafayı arabanın tavanına ya da kapının üst kısmına çarpmak.
normal hayatında "gocuk" tabirini kullanan insanların yanında, kardeşin bu kelimeyi kullandığı takdirde ona dönüp
+o ne öyle köylü gibi. gocuk...
demek ve hatayı anlamak suretiyle yerin dibine geçmek için yalvarmak.
sokakta oynayan çocukların topu önünüze gelmesi. çocukların abi topu atar mısın demeleri üzerine artistik bir plase ile topu çocuğun kucağına göndermek isterken ayaktan ayakkabının da falsolu olarak çıkış yapması.
çocukluğumdan beri çok zayıf olduğum için annemim ısrarları ve yemek yedirme çabalarıyla sanırım gelişimimi tamamladım fakat annem hala gelişmediğimi düşünüp bir bayi topantısında (şimdi bayi toplantısında annenin ne işi var diyenler için aynı şirkette babam satış pazarlama müdürü ve bayi toplantılarına ailelerle beraber katılıo neyse uzatmiim ben reklam bölümündeyim ve bayimizle anlaşma ayarlarken...)
-garson yemekleri getirdi.
ben-evet ahmet bey(bayi)haklısınız sizin bu dönemdeki reklamlarınızı gazete ve dergilerde kullanalım...
annem-benvarsamsengereksizsin yemeğini ye
(aldırış edilmez)
bayi-isterseniz başlayın bu arada bende gazeteye reklam vermeyi düşünüyorum
annem bakarki bu konuşma uzuyo ve ben yemeğimi yemiyorum
-çok özür dilerim ahmet bey bencede gazete ii bi fikir bu arada bana dönerek ve bağırarak
GEBERMEYESiCE YE YEMEĞiNi DER ki...kariyerimin son noktasıdır...
güzel ülkemin tanınmıs holdinglerinden birinde calısırken, kadıkoy - bostancı güzergahlı serviste yol alınmaktadır. sabah saatin 6 sıdır. kargalar henüz kahvaltı yapmamıstır ve isyeri avrupa yakasındadır. otobusu isgal eden üst düzey calısanların aralarından gecilerek yerine oturulur, uyku pozisyonu * alınır. birazdan sıcrayarak uyanılır. kendi horlamanıza uyanmıssınızdır ve tüm gözler size cevrilmistir. o anda otobusten atlamak geliyordur icinizden.bi daha serviste uyumamaya yemin etmissinizdir. ***
çok sevdiğin bir arkadaşın babasını kaybetmiştir. gidersin cenaze evine, arkadaşına yanaşırsın gözler dolu doludur, elini sıkarsın arkadaşın, sarılırsın ve "hayırlı olsun kardeşim" dersin. arkadaş hafif gülümser, sen yerin dibine girersin...
bilgisayar başında birşeyler araştıran arkadaşının ne yaptığına bakarken ağzından çıkan tükürcük parçacıklarının aniden arkadaşın burnuna şıp diye damlayıp aşağıya doğru yol yapması olayın gelişme anındada onların yüz ifadeleri inanılmazdı *