lise yillarinda ankara sogugunda hafif nezle ile bogusurken burnunuz tika basa sumuk dolu halde; ugruna oleceginiz * hatun kisinin yaptigi espiriye kibarca gulmek icin kendimi kasmam, bir ton sumugun bosalmasi, hatunun beni hayret ve dehset icinde seyrederken elimi kullanarak agzimin kenarindaki sumukleri temizlemeye kalkmam ve yuzume iyice bulastirmam.
türkiye nin herhangi bir şehrinin herhangi bir semtinin herhangi bir sokağında yürüyen zavallı vatandaşın, etrafında uyarı levhası olmayan belediye çukuruna düştüğü andır. *
iş mülakatında insan kaynakları müdürü, adayın belgelerini incelemektedir. Aday da bu esnada büyükçe bir masanın karşı tarafında oturmaktadır. Sorun şu ki, müdür kağıtları incelerken (göz attığı bir kağıdı, destenin altına koyarken) ellerini, yani mesafeyi çok açmaktadır. Aday da bunu "müdür kağıdı bana uzatıyor" olarak algılar ve ayağa kalkıp, masanın üstünden uzanarak, adamın göz attığı kağıtlardan birini yakalar. ikisi bir süre göz göze bakarak kağıdı çekiştirir. Müdür epey direnince aday kalktığı gibi yerine oturur ve ikisi de uzun bir süre susar. Müdür en yüksek puanı alan adaydan böyle garip bir hareket beklemeyeceği için sarsılmıştır. Aday da "buralarda devekuşlarının kafalarını kuma gömdüğü bir yer var mıdır acaba?" diye düşünmektedir. ilginçtir ki aday hala o işte çalışmaktadır*
tamam, o gün iki sınavım vardı.(gerçi dersin birini almadığımı sınav salonunda öğrendim. ama çalışmıştım. neyse o ayrı...) tamam biraz uykusuzdum. tamam yorucu bir gün oluyordu; ama hangi sebep beni yerin dibinden geri getirebilir. şöyle ki:
bizim okul binası mimarisi itibariyle çok basit bir bina: giriş kapısı, sağda ve solda iki merdivenle çıkılan dört katlı bir bina. ve bir uçta kızlar tuvaleti diğer uçta erkekler tuvaleti var.
evet doğru tahmin. kızlar tuvaletine girdim. sınavdan sonra, kafa bi dünya, boşlukta salınırken ben, erkekler tuvaleti yerine kızlar tuvaletine girdim. tuhaf olan bu değil gerçi. tuhaf olan; benim hala hiçbir şey anlamamış olmam. boş boş bakıyorum içerdekilere. sanki onlar yanlış yerdeymişler gibi... ya da kantine girmişim gibi...
en son delikanlı bir ablamızın;
-'buyur bacım birine mi baktın?' demesiyle kendime geldim.
işte o anda beynim muhteşem bir geri dönüşle kendine geldi. ben durumu kurtarmak için gaffura mı bağlansam, burhana mı bağlansam yoksa iğrenç bir espiri mi*yapsam diye düşünürken; ki tüm bu düşünceler saniyanin onda birinden bile kısa bir sürede aklımdan geçenlerin bir kısmıydı, hiçbir şey diyemeden orda kalakaldım.
dayak yemiş gibi bir ifadeyle tuvaletten çıkarken, arkadan gelen, kızların tiz kahkahalarını duyuyordum...
kabus dolu gün bundan 3 sene öncesine ait bir gündü. otuzyedibucukekrantv kombinesini almak için tatilini günübirlik böler ve ido vasıtasıyla istanbula geçecektir. ama o zamanlar otuzyedibucukekrantvnin çapkınlık dönemlerine tekabul etmektedir. deniz otobusunde karsisinda oturan kız ile gizliden gizliye kesişmektedir * ama her insan evladı gibi hacetini gidermesi gerekti yolun yarısında. velhasıl kelam tuvalete gitti. o kadar özene bezene serdi ki tuvalet kağıtlarını klozete. * neyse bu bölümleri kısa geçeyim. işini bitirdi * toparlandı. ve tekrardan kesiştiği kızın karşısında yerini aldı ve devam etti olacaklardan habersiz bir şekilde. ve o üzüntü dolu an gelir, feribot yanaşmaya başlar yenikapı iskelesine ve ayrılığın acısını duyan otuzyedibucukekrantv omzuna değen incecik ellerin sıcaklığıyla heyecana kapılır.
işten yorgun argın çıkmış bünyenin , trafiğin en jan janlı saatinde bir an önce evine kavusabilmek için, herkesin balık istifi dizildiği bir otobuse binmesi. daha ilk merdivende büyük bir direnişle karşılaşıp tek bir adım dahi atamaması , götünü otobüsün iç kısmına çevirip yüzü dışarıya doğru döndürme pozisyonu alırken, orta sıralarda duran azrail kılıklı bir amca ile gözgöze gelmesi ve o azrail amcanın kalabalıktan dışarıyı görmeyen ve komut bekleyen şoföre '' kapaaaaatttt '' diye bağırması ile kapanan otomatik kapıya kafanın sıkışması , boyundan sonraki kısmın durakta '' ayyyyyyy çocuğun kafası koptu '' diye bağıran insanlara, kurbanlık koyun gözlerle , çaresizce bakması, otobusun içinde kalan vücudunun ve ellerinin timsah dolu bir havuza düşmüş gibi debelenmesi , bir süre kapıdan çıkmış vücudu olmayan bir kafa ile eminönü - fatih hattında seyahat etmek , debelenmem sırasında ,kasıklarına tekme attığım adamın söylemesi sonucu şoförün kapıyı açması , içeriye giren bendenizin acınası bakışlara rağmen bir şeyim yok ben iyiyim demem ama inene kadar sadece otobüsün zeminiyle gözgöze gelmeye dikkat etmem.
randy 2 arkada$ı ile beraber antalya'da bir otelde tatilin tadını çıkarmaktadır. ne kadar büyüselerde her zaman çocuk kalacak olan erkek neslinin bu gururlu 3 bireyi bir gün havuz sefası yaparken odaya gitmek isterler. ama odanın kartı sadece bir arkada$ta vardır o da bize sinirlendiği için önden uçmu$tur. merdivenler ko$arak çıkılır, odalar koridor sonlarında yuvarlak bölümlerdedir. randy sütunun etrafında döner ve ani/ondan beklenmeyecek bir hareketle bir uçan tekmeye kalkı$ır. arkada$ 2 yan odaya girmi$tir bile, randy'nin tekmesinin denk geleceği ki$i rus bir hatunun kapısıdır. ortaya atılan çığlıkla randy sağır olmu$tur ve "sorry, sorry" diyerek hem rezilliğin daniskasını yapar, hem de belki de gece kaldıracağı rus hatunu kaybeder..
fotoğrafçı arkadaşınızın size kıyak yapıp kendi düzenlediği fotoğrafınızı vitrine koyup gururla size gösterdiği an.(gelin-damat kumsalda eleledirler.arka fonda güneş batar.ama üstlerinde gökkuşağı vardır.renkler birbirine girmiştir.kısacası resim photoshop faciasıdır)
kuzenimin başına geldi.artık fotoğraf çektirme fobisi var zavallının.
minibüste görme engelli bir insandan para uzatmasını istemem, hiç tepki vermeyince içten içe sinirlenip içimden küfür etmem, hemen sonrasında olay tarafımdan anlaşıldığında, insanlara karşı ne kadar önyargılı olduğumu düşünüp kendime çok uzun bir süre kızmam, üzülmem... kendimden utanarak, yer yarılsa da içine girsem demiştim...
bir beşiktaş maçında bir değil üç pot aynı anda nasıl kırılır?uygulamalı olarak ele alalım:
2002-2003 sezonu şampiyonluk maçı.galatasaray-beşiktaş yer inönü...
round1
beşiktaş taraftarı o büyük coşkuyla konfetileri ellerine almış 60. dakikada hep beraber atacaklar.
bir dost:sew7 sen atma,biz atıcaz sen bizi seyret olur mu?
sew7:atcam da atcam neymiş o hehhhhhh tuttum ucundan şimdi fırlatcam dimi..
dakika 60.herkes aynı anda atar.konfeti canım herkes nasıl atıyorsa ben de atarım nesi zor olabilir.doladık mı parmağıma hoooooopppppp..oopps:s
sew7nin hemen önünde oturan adam(ki bu adam şapkalıdır.şapkasının arka boşluğundaki kelliğe ışık vurunca aynen yansıma yapıp sew7nin gözünü aldığından sew7 zaten bu adamı pek sevmemiştir.):hopp napıyorsun kardeşim.lök diye önüne mi atılır o atmayı bilmiyorsan atma kafamı yarıyodun.. allah'ın keli :1 sew7:0
round2
kritik dakikalar.ümit karan artistlik taslamakta.statı almış bir sessizlik...
bir dost:ümiittttt lann top.bak baban burda el salla lannn..(statta gülüşmeler)
sew7 altta kalır mı kendi çapında küfür edecek ya
sew7:ümittt bak annen burda ooğğrummmmm..oops ne dedm ben:s (stat kopar) allah'ın kelinin de içinde bulunduğu topluluk:2 sew7:0
round3
bülent korkmaz seyirciyi fena sinirlendirmiştir.bu arada bir dost ve sew7 de tofitayı ağızlarına atmışlardır..bülent'in yaklaştığını gören bir dost ağzındaki tofitayı düşünmeden çıkarır ve bülent'e atar.tofita çok az farkla bülent'i es geçmiştir.sew7nin neyi eksik.tribünde bozulan imajını gayet düzeltebilir.hadi sew7 göster kendini tam alnından vur onu.slow motion...sew7 salyalarınında üzerinde bulunduğu tofitayı çıkarır.şeker ağızda uzunca bir süre beklediği için yumuşamıştır ve sew7'nin parmaklarına yapışır.sew7 gözlerini kısar hedef alır ve...ufak bir hatayla adamın kelinin ortasına yapışır şeker.çarpıp dönmez oraya yapışır..gerisini anlatmak bile istemiyorum.yerin dibine değil ama ana rahmine dönmek isterdim..**
ilköğretim bitmiş, liseye başlanmıştır. okulun ilk günü heyecanla gidilir, ancak bir-iki saat bekledikten sonra o gün bir şey yapılmayacağı söylenerek sepetlenilir. aynı ortaokuldan mezun xaratch ve 3-5 arkadaşı bu fırsatı eski okulu ziyaret ederek değerlendirmeye karar verir.
eski okul müdürleri yanında bir iki kişiyle sohbet etmektedir. bizimkileri görünce gülümseyerek ilk günlerinin nasıl geçtiğini sorar;
xaracth: hocam gittik bir şey yapmadık bik bik bik(yeni okulundaki müdür yardımcısını bir güzel ispiyonlar)
hoca: hmm... bu yanımdaki kim biliyor musun peki?
xaratch: hayır??
hoca: sizin yeni müdür yardımcınız*
xaracth:....
neyse ki sonra bir sorun olmadı, çocuk işte deyip geçtiler sanırım.
bir beşiktaş maçı öncesi arkadaşımın davetiyle istanbul'a bir gün önceden gittim, o gece arkadaşlarda kalacağız. beni bir arkadaşıyla beraber aldı, evlerine doğru yola koyulduk. bu kalışımdan bir ay öncesinde de kendisinde kaldığımda, evde bir hatunla başka odada takıldılar, bende onun odasında yattım. yolda yürüyoruz ve diyaloglar gelişti;
salca: şş lan volkan, alev yine gelip bu gece de sizde kalacak mı ? oğlum muhabbet edemiyoruz, çağırma bu sefer. bütün gece başka odada takılıyorsunuz.
volkan'ın arkadaşı: hoca ne diyorsun sen yaa ? alev benim kardeşim! volkan, ne diyor oğlum bu?
(bırakın yer yarılıp içine girmeyi, biraz havaya zıplayıp kafa üstü yere çakılmayı bile düşündüm)
salca: eee kem küm be be be be
volkan: muhahahahahahaha
volkan'ın arkadaşı: yok hoca şaka yaptım şaka
salca: ...
volkan: muahhaahahah
çok önemli bir sınav sırasında, yaklaşık 100 kişinin bulunduğu bi amfide, oturdugum sandalyenin kırılmasıyla yere kapaklanmam. sınav çıkışı yaşanan şu diyalog beni benden almıştır.
-abi valla nasıl stresliydim,sen düştükten sonra güle güle verdim butun cevapları,çok yaşa valla
+hımmm bişi deil
sınav sırasında gaz çıkarmak ve bu durumun farkedilmemesi için ağızdan aynı sesi taklit etmeye çalışmak yer yarilsa da icine girsem sözüne çuk diye oturuyor.
Yer:kadıköy evlendirme dairesi karşısı garanti bank şubesi atm önü
Taksiden geç kalmanında vermiş olduğu stressle bir hışımla indikten sonra acilen para cekme ihtiyacınızın olması nedeniyle şubenin dış kısımda bulunan atm'ye doğru hızlı hızlı yürürken, (oh bee bi kişi var) düşünceleri gark ederek atm'nin önüne gelinmesi ve işlem yapan kişinin işlemini bitirmesini beklerken cüzdanınızdan atm kartını çıkarmaya çalışırken, önünüzdeki kişinin birden şubeye dalması ve sizinde onun işleminin bittiğini düşünüp atm ye tam yanasırken birden bire atm'den bir avuc dolusu para çıkması, sonra önce bir irkilme, geriye dogru adım atma, sonra her nedense paraları kimse almasın adama seslenmem lazım düşüncesiyle şubenin kapısından içeri bakınmaya çalışıp bir yandan atm'den alınmasını bekleyen paralara ve kameraya bakma,parayı alıp içeriye adama götürmeyi düşünme ama ya paralar elimdeyken adam dışarı çıkarsa ve beni hırsız zannederse kameralarda var yanarsın oglum düşüncesiyle paralara dokunamama, yolda gecenlerden birisi parayı alıp kaçmasın diye paranın sizinmiş gibi hissiyatını vermek icin atmye yaklaşma, tekrar uzaklasıp şubenin kapısından içeri bakma, adamın tipini hatırlamaya çalışma, sonra birden birisinin şubenin içinden koşar adımlarla dışarıya yöneldiğini farkettiğinizde (ohh bee) demenin hemen ardından bir şubeden çıkmaya çalışan adama bakma, paralara bakma, adama bakma, paralara bakma, adama bakma, kişinin şubeden çıkmadan 2 sn önce atmnin parayı tekrar geriye çekmesini görme, adamın şubeden çıkıp atmye bakıp paraları görmeyince orada bulunan zavallı size geriye dönüp hışımla bakması...
otobüste uyuya kaldığınızda, ağzınızdan salyalar akması sonrası uyanmanız ve ağzınızdan akan suları silme çabasına girdiğiniz anlardır.
(bkz: ben bunu gördüm)