yer gümüldür idi. arkadaşlar oradaki yazlıklarına gitmiştik 2 kişi birde ev sahibi. 4 gün kalıpta hergün erkek erkeğe denize karşı sahilde bira içme olayından sıkılmıştık ki zaten o gecede son gecemizdi.
sağolsun ev sahibi arkadaş evde kavak yelleri nin sezon finalini izlemekle(!) meşgul olduğundan ben ve diğer arkadaş( bundan sonra piç arkadaş anlamına gelen piçaş diyeceğim, haberiniz ola) sahilde yine(!) bira içerken iki yalnız kız gördük akşam akşam yürüyüşe çıkmışlardı. bizde bir heves bir cesaret kızlarla tanıştık.
nasıl tanıştığımız konusu tam bir rezillik olduğundan geçicem. neyse efendim bu kızlardan biri gerçekten güzel biriydi. sevecendi, cana yakındı falan filan. diğeri ise son derece suratsız olduğundan onu hafızamdan sildim, sadece suratsız olduğunu hatırlıyorum.
neyse efendim, iş bu kızlarla tanışmadan önce 2 şer bira içtiğimizden, üstüne kızlarla birliktede bira ve meyveli soda türü şeyler tükettikten sonra epey bir idrar kesemizin dolduğunı farkettik. fakat kızlara işememiz lazım diyemediğimizden ( niye diyemiyorsak? sanki bir tek biz işiyoruz) ıkına ıkına 1-2 saat idare ettik.
4 kişilk ekip olarak sahilde fakat insanların gözü önü denilebilecek bir yerde oturuyorduk. kızlarda birden biz su almaya gidiyoruz; birazdan geleceğiz dedikleri an kafama şimşekler yağdı. hikayede herhangi bir utanç anı yok. fakat anlamıştım o an gelmişti. tam da şöyle diyordum yer yarılsa da içine girsem denen anlardayım. azıcık yer yarılsada aralığa attıversem de rahatlasam yoksa kızların önünde paçalarımdan dökülecek diye endişeniyordum.
tahmin edebileceğiniz gibi yer yarılmadı. fakat bu bana engel olmadı. hemen karanlık yer bulup çöpün arkadasında hallediyordum ki. işte o piçaş daha kızlar gelmeden s.o.s verdiği için bir an kontrolu kaybettim olsa gerek, aniden toplanmaya çalıştım. tabi o sırada bacaklarda hafif bir sıcaklıkta hissetmedim değil. sonradan anladım ki zaten piçaş bile bile yanlış alarm vermişti. hemde eylemin tam da ortasında.neyse zaten so sıcaklığıda teyemmüm abdesti ile hallettim.
lanet final haftalarından birisidir. sabaha kadar uyumadan ders çalışılmış ve sinava girmek için okula gidilecektir. son of the sun kamili uykusuzluğun etkisiyle t-shirt ünü iç tarafı dışa gelecek şekilde ters giyinmiştir. farkında olmadan sınıfa girmiştir. hoşlandığı kız uyarı yapan kişi olmuştur
-son of the sun t-shirt ünü ters giyinmişsin.
yer yarılsa dünyanın merkezinde soluğu alıcaktım . ama kahpe yer yarılmadı işte
gece barda, alkollü kafayla, "where are you from?" şeklinde tanışılmaya çalışılan kızın, "ben türküm... aynı dalış grubundayız!" şeklinde cevap verdiği an.
kalabalık bir otobüs yolculuğu esnasında, istemeden sesli bir şekilde osurmak.(başıma gelmedi ama çok kötü bir durum olduğunu düşünüyorum).
(bkz: otobüs camından atlamak)
sahilde annenizin "tişörtü ters giymişsin!" diyerek yarıldığı andır. kulağınızda kulaklıkla cool olmaya çalışmaktasınızdır siz de o sıra. yazık günah, bütün özgüvenim kaçtı kayboldu lan.
tu kaka bana selçuk üniversitesi iletişim fakültesi nin selçuk iletisim gazetesinde çalışırken bir konferansı takip etmek üzere sdkm'ye gönderilir. tu kaka bana gazeteci mithat bereket konferans arasında kantinde çay keyfi yaparken bir iki soru sorup röportaj sayfasını kurtarmak amacıyla kantine dalar. bereket'in yanına yanaşan tu kaka bana, "mehmet bey bir iki dakikanızı alabilir miyim okul gazetesi için röportaj yapmak istiyorum" der ve hayatının potunu kırdığını anlar. "ama en iyisi konferanstan sonra yapalım" diyerek olayın içinden sıyrılmaya çalışsa da aslında asıl istediği yerin dibine girip bu utançtan kurtulmaktır. *
zaman zaman yaptığı salaklıklarla nam salmış sew7 birgün hoşlandığı insanın da eve misafirliğe geldikleri toplu bir görüşme gününde acıkır. ev sahibi olduğundan, deplasmana gelen diğer kızlar önünde sevdiği çocuğu etkilemek ister. aile bireyleri evden yollanır. fakat her güzel günü bozmakla görevlendirilen abi, taraf tutacağı bilinse dahi aile tarafından eve hakem olarak atılır.ve olaylar gelişir...
sew7: ya bırakın bu annemin pasta böreklerini ben pizza hutı aricam..isteyen var mı?
eller kalkar..deplasman oyuncuları düşünür(ooo..hizmet sonsuz.20 kişiye de yakınız.ev sahibi harcamalardan kısmamış)
sew7:tamam öleyse hemen arıyorum.karışık bir şeyler söyleyeyim herkes istediğinden yer...
internetten numaraya bakılır.sew7 aramaya başlar. artistlik dizboyu ya hands free açılır.numara çevrilmeye başlanır.44... daha sew7 iki numaraya basmıştır ki telefondan cevap gelir."iyii günllerrrrrrr..döner sıcak salon boş bıyrıınnn...pizza hut"
sew7'de bir şok anı.odada sessizlik..sew7 içinden düşünmekte "acaba abonelere özel bir kampanya mı?direkt 2 numaraya basınca pizza hut'ın düşmesi..ama ama bu adam da nesi.neden döner sıcak diyor.kebapçıdan mı transfer olmuş"
geleceğe dair kafasında soru işaretleri taşıyan sew7 devam eder:"alo alo...pizza hut değil mi eminsiniz.ben 9 tane pizza siparişi verecektim"...karşıdan yanıt gelir:"düüner sıcakk salonn boooşş..bıyrın bıyrrınn tereyağlıı iskender..tamam hanfendi.bir kaç soru soracaktım size.annenizin kızlık soyadı?"
sew7 panikte düşünür:"noluyo laağğnn..üyelik mi açacaklar acaba..olabilir evet.ver bilgileri sew7.al artık şu pizzaları."
sew7:"aydın..evet.yok efenim aydın'lı değiliz..evet evet ben de isterdim hemşeri olmak kısmet değilmiş..aldınız mı siparişimi"
karşı taraftan cevap:"aldım ifiniiiimmm..size de bir hediye çıktı bunca soru ardından ne çıktı biliyor musunuğğz?"
...sew7 düşünür:"hay allah.hoparlör benim neyimee..kendi kendime konuşacaktım işte telefonda.kimse bir şey çakmayacaktı..tiyatro oynuyoruz sanki hey allahım.işinize baksanıza be siz.neyse olayı toparlamalıyım.biraz aksi ve de akıllıca bir cevap vermeli..heh buldum galiba"
sew7: "kafamı ütülediğinize göre bir ütü çıkmış olmalı herhal." nihahaha nasıl koydum lafı ama.karşı taraftan yanıt ani gelir:"ne çıktı biliyor musunuz.."
o sırada abi içeriye elindeki telsiz telefonla salına salına "nee çıktııı neee çıktııı nahh çıktı nah çıktı" şeklinde bir ezgiyle girer. kahkaha tufanı ***
***** kanalizasyon inşaatında çalışan bir işçinin, yüzlerce kazma darbesinin ardından yorgunluktan bitmiş bir şekilde bi köşeye yığılırken ettiği dua da olabilir. hazır yer yarılmışken kanalizasyon döşemek fena bir fikir değildir. (bkz: şark kurnazlığı)
viyana'da kış inanılmaz soğuk geçer. kuru bir ayazı vardır, üzerinize ne giyerseniz giyin yine de içinizde hissedersiniz soğuğu. "hacı götümüz donuyor" lafı sık sık tekrarlanır viyana sokaklarında.
kanuni'nin viyana kuşatmasından vazgeçmesinin bir nedeni de bu soğuklardır.
niye mi anlattım bunları. aşağıdaki hikayeme mantıklı bir açıklama yapabilmek adına.
havalar soğuktu ben de sağlamından üşütüp yataklara düşmüştüm. neyse ki çabuk atlattım. doktor 3-4 iğne yazmıştı. haftada bir gündü heralde gidip iğnemi yaptırıyorum.
şimdi şöyle havalar soğuk dedik ya bi kere. genelde içime içlik giyiyor öyle çıkıyorum dışarı. ama özellikle bu iğneyi olmaya giderken içliği giymiyorum kötü bi görüntü olmasın diye.
en son bir iğne kalmıştı.ulan en son gün insanın başına böyle bir talihsizlik gelebilir mi? her üç iğneyi de doktor dallaması yaparken son iğneyi güzel mi güzel taş hemşire yapar, pantolunu indirir içeriden dededen kalma havasını veren bir pijama desen değil, eşofman hiç değil sofrabezini andıran bir içlik çıkar. kız bir "upsss" tan sonra önce cismi tanımlayama çalışır.
pantolonu indirip sevişmeye başlayan batılı erkeğini görmeye alışkın kızımız tabi ki garipseyecektir bu tabloyu ama bizim de taşakları sıcak tutmak gibi bir alışkanlığımız var.
en nihayetinde hemşire pantolonla külot arasında bulunan nesneyi de indirir aşağıya basar iğneyi. basar basmasına da ben götü tuta tuta yan yan giderken arkamdan pis pis sırıtışı akılda kalır.
bebisimm repliginin revacta oldugu donemler de manavgatın ılıca koyunde mahalle bakkalına girilip ıvır zıvır bir suru sey aldıktan sonra "borcum ne kadar bebesimmm" demek bakkal amcanın manasız bakısları altında hakkatten su yer yarılsın da icine gireyim anasını satayım diye dusunulen an.
Aklıma geldikçe yerin dibine tekrar giriyorum. Ben 7-8 yaşlarındayken annem beni bakkala göndermişti. Koşa koşa gidip girdim bakkala ama adam tezgahın arkasında yoktu.Bir an sinir basıp "nerde bu koduğuuum keli yaa" demiştim. Daha cümlemi yeni bitirmiştim ki adam içerlerden bir yerden sinirli-bozlumuş bir yüz ifadesiyle çıkmıştı.işte o an bayılmak istedim.
nasıl kazanıldığı belli olmayan sosyal fobi nedeni ile; okulda düzenlenen bir konferansta çok iyi bilinen bir konuda soru sormak üzere mikrofonu istemek; tüm salonun dikkatlerinin üstünde olduğunu farketmek naptım lan ben demek suretiyle, gözlerin kararması...
arkadaş dürtünce vücudun paralize olması hissi ve 5 cümlelik soruyu kelimeleri 5-6 kerette ancak söylerek sormak,yerine oturmak ve cevabı dinleyememek.
- olmaz işte olmazzz! ben ancak... ne biliyim yani, dünyanın sonu falan geliyo olsa içime alırım seni, yani madem ölücem bakire gitmeyim diye... anladın mı tanju? yani deprem meprem olsa ancak... öyle yane...
> seni o kadar çok istiyorum ki sibel... deprem olsa, yer yarılsa da içine girsem...
- Hacı gel bak pencereye sana birini göstericem, Koş koş koş.
* Bumu abi ?
- Evet kardeşim, nasıl bi kız ?
* Abi arkadan dağılmış be çok vermiş bu karı, falaşof olmuş. Kim abi bu karı, banada verirmi ?
- Yengen olur.
eskişehir'de bir oyuncakcı dükkanınının önünde * anneyi beklemek, gelmeyince içeri girip oyuncak seçen kadını "hadi anne geç kalıcaz" diye çekiştirirken kadın ile yüzyüze gelmek ve kadının anneniz değil de anneniz ile aynı t-shirt u giymis olan biri olduğunu farketmek. özür dileyip dükkandan çıkarken başından kaynar sular dökülme ve bağıra bağıra küfür etme isteği uyandırır bu anlar.
geç kalınan hastane stajına koşturularak gidilir. hoca servisinde kapısında geç kalanları beklemektedir. hocaya;
-geç kaldım aşkım kusura bakma demek..
sonra ne dedım lan ben demek ama artık cok gec olması..
yarak mi varda bakiyorsun bakisi atilan kisinin ceo oldugunu ogrenmek; yeni gelen hocaya(exchange student sanildigi icin), te bu maze'den sage hall'a kadar butun buralar bizim oleyyyooo biliyon mu seklinde devekusu kabaresinin geceler oyunundan bir kesit sunduktan sonra haydi kocum hosgeldin sefa getirdin eglen bu cennet bahcesinde diye salakligin dozunu arttirmak gibi hafizanin derin koselerine itip bir daha hatirlanmak istenmesede hatirlayip geyigini yapacak birilerinin cikmasi sonucu unutulamayan dakikalar..
6 yıl kadar önce. oturduğum şehirdeki otobüs durakları yenilenmişti. böyle yanları komple cam ile kaplanmıştı. bir gün yolda yürürken bir otobüs durağının önünden geçiyorum. ben camı fark etmedim tabi. inanılmaz bir gürültü ile cama çarpıp yere düştüm. durakta bulunan yaklaşık 20 kişi baya bi güldü. hiç bir şey olmamış gibi kalktım, ordaki kimsenin gözüne bakmadan yoluma devam ettim. tabi bu arada aklımdan geçen tek şey vardı;
insani taraftari oldugu takimin sitesinden sogutan anlardir.
hadi ben laptop un sesini acik unutmus bir halde derste acmisim. hatanin buyuk kismi bende. ulan allahsiz antu, ne diye savasa gider gibi epik muziklerle acilis sayfasini bezersin.
aragones'in istifasi uzerine antu da ne yazilmis diye siteye girmemle birlikte tum sinifin bana donmesi ve akabinde yasadigim birkac saniye bu anlarin tanimina yuzde yuz uyar herhalde. ubuntu nun laptop kisayol tuslarini tanimamasi nedeniyle bilgisayari kokten kapatmak durumunda kalmak ise isin tuzu biberi oldu. isteyenler ne tur bir muzige maruz kaldigima an itibariyle antu.com u acarak gorebilir.
kisfmet.
p.s : odada benden baska turk olmamasi nedeniyle turkiye'nin tanitimina yaptigim olumsuz etkiden dolayi tum turk halkindan ozur dilemeyi bir borc bilirim.