-sevgilinin yanında gaz kaçırmak,
-misafirlikte tuvalete girip borozan gibi öttürmek,
-dişinizde kalan maydonoz ile etrafa gülümseyip daha sonra acı gerçeği farketmek gibi anlardır.
körüklü otobüsler şehre yeni gelmiş hani şu mavi olanlar. malum onlarında duracak düğmesi otobüsün tavan-taban ilişkisini kuran boruların üzerinde. tabi daha bu teknolojiye erişemediğiminden tepedeki kırmızı lambaya parmağımı uzattım. ama nafile lamba içeri doğru basılmıyor. hemen hiçbir şey olmamış gibi otobüsde duracak düğmesi aradım ve önüme ilk çıkan düğmeye bastım. o an dedim ki yer yarılsa da içine girsem.
lise son sinifta bir beden dersi oncesinde tenefus zili calmis ve birkac kisiyle beraber sinifta oyalanmaktaydik.senol adli arkadas nedeni belirsiz bir sekilde eline almis oldugu rengarenk tebesirleri benim uzerime firlatmaktaydi.ben de nedenini hala kavramayamadigim bir sekilde uzerime gelen tebesirlere ayagimi vole vurur hale getirerek vurmaya calismaktaydim.senol elinin ayarini kacirip tebesiri biraz yuksekten atinca vole yerini rovasataya birakirken ayagim yanlislikla tahtanin kenarinda bulunan alcidan yapilmis tebesirlige carpti ve tebesirligin bir kismi parcalanarak havada suzulmeye basladi.gulusmeler arasinda alci parcaciklarini cope goturup attim.sinifta bulunan sari temizlik bezini kirilan tebesirligin uzerine orttum ve tebesirleri de uzerine koydum.butun sinif ogrenmisti benim kirdigimi.ama haftalarca ogretmenler o bezin ustunden tebesir alirken altina bakmamisti.bir gun almanca ogretmeni ki kendisi oldukca titiz birisidir,altina bakma ihtiyaci hissetti ve biraz alayci biraz da sinirli bir ses tonuyla "kim kirdi lan bunu"diye bir soru yoneltti ortaya.sinif sessizdi ama gulumseyerek bana bakan bazilari bu sessizligi bozmaktaydi.okulun bilgisayar odasini okul saatleri disinda acan ve parayla counter strike oynamaya ve internete girmeye izin veren,bilgisayar odasinin bu faaliyetler amaciyla onunde siralanmalara vesile olan,yine bu insan sirasi yuzunden bilgisayar odasinin kapisinin kirilmasina neden olan,kirilan kapinin parasini butun siniftan toplatan bir ogretmen olan bu kisi nedense olayin uzerine fazla gitmez ve bu da ben de kuskuya sebep olur yillarca.
o gün *kuzenlerle teyzemlerde yatıdaydık. gülmeyin evet ben teyzemlere yatıya gidiyorum.neyse tırnaklarımı kesmek için banyoda duran tırnak makasını aldım.tam kesecekken makas üç parçaya ayrıldı elimde. bende takmaya çalışırken içeriden seslendiler.
-hadi lan çıkmıyoz mu ?
evet birinci kuzenin sesiydi bu. aptal gibi tırnak makasını cebime koydum onlara da söyleyemedim kırıldığını. hoş söylesem nolcaktı ki kıçı kırık bi tırnak makası sonuçta.
evet yola çıktık şehrimizin büyük alışveriş merkezlerinden birine geldik. aaa o da ne kapıda x-ray cihazı varmış. neyse telefonu çıkarıp yan tarafa koydum cihazdan geçtim.plastik sandığım tırnak makasının plastik olmadığını böylelikle öğrenmiş oldum. deliler gibi bağırıyordu makina. belki bana öyle geliyordu.
evet mecburen cebimden üç parça halindeki tırnak makasını çıkarttım. arkadan gelen gülüşmeler hala kulaklarımda.
yeni tanıştığın kızla, kafe'de müzik, sinema vs. ile ilgili yardırıyorsundur. iyi de gidiyordur. gözün, birden masadaki sigaraya ilişir." du bakem, bi tane yakıp karizmayı katlıyim" diye aklından geçirip yakarsın. sana çaktırmadan ama hayranlıkla bakan kıza gözünün ucuyla bakıp derin bir nefes çekersin. tam dumanı burnundan vermişsin dir kii * heyhat: çocukluğun, ortaokul yılların birbiri ardı sıra gözünün önünden geçer. kahrolası burnunun bir tarafı tıkalıdır ve tek taraftan çıkan duman bir daha o deliğe girmez. karşındaki seni mahçup etmemek için başka taraflara bakıyordur. ama gülmesini bağrına gömerek. ve sen uzaklara çok uzaklara bakıyorsundur **.
bu kadar uzun anlatılır mı ulan bu kadarcık şey demeyin. yeni tanıştığınız kızla buluşmaya giderken saçınızı kılığınızı kontrol etmek yetmez.
pantolonun *altına giyilen eşofman var bir de. onu başka zaman anlatırım artık.
edit:imla
ah ah o anlar harakiri yapma isteğinin tavana vurduğu anlardır. bir keresinde bana hediye alana değil; diğer bir arkadaşıma onun aldığını zannederek 2 saat bakmış, bana hediye alanın lanetleyici bakışlarına maruz kalmıştım. o an o bakışların nedenini çözememiş ama gerçeği öğrendiğimde haklı bakışlar olduğunu anlamıştım. of ya şimdi bile hatırladığımda ölmek istiyorum.
okulda pantolonunun yırtıldığı an. bana olmadı ama bi' arkadaşıma olmuştu, çocuk rezil olmuştu hiç unutamam. eşşek kadar insanlar olduk ama arkadaş toplantılarında hala konuşulur.
yıllar önce hayatında ilk kez bim marketleri'ne giden şahsım, bim marketlerinin tüm şubelerinde aynı olan kapı giriş - çıkış sistemlerinin (bim marketlerinde tek yönlü çalışan ve otomatik olmayan giriş - çıkış kapıları vardır. *) nasıl çalıştığını bilmez vaziyette marketin çıkış kapısından içeri zorla girmeye çalışmıştım. kapıyı zorlarken bir yandan da vücut diliyle, içerideki kasiyere "açık değil misiniz abi?" sorusunu sormaya çalıştım. kapı sorunu, kasiyerin yerinden kalkıp, marketin içinden dolaşarak giriş kapısını açmasıyla sona ermiştir. ancak kasiyer içeride bekleyen müşteri olmamasının verdiği rahatlıkla, bulduğu eğlenceyi kaçırmak istememiştir. "anlaşılan hiç bim'e gelmedin sen, neyse gel hadi gel, seni de kazanmış olduk" sözleriyle bertaraf olan şahsım "yok abi hiç gelmez olur muyum, daha geçen gün şu yolun aşağısındaki şubenize gittim" yalanını uydurarak savunma moduna geçmişti. hafızamın verdiği güvenle bir yalan uydurmuştum ama, o yolun aşağısında gördüğüm bim şubesini en son ne zaman gördüğümü tam olarak hatırlamamaktaydım. ancak kasiyer beni rezil etmekte kararlıydı. "nasıl olur da bim marketlerine hiç gelmeyen biri olur?" düşüncesinden hareketle beni ezdikçe ezdi. "iyi de bizim artık öyle bir şubemiz yok ki artık, o şubemiz 2 yıl önce buraya taşındı, orası yok artık. artık buradayız" sözleriyle taarruzunu sürdüren kasiyer artık zafer bayrağını dikmişti. artık rezildim, paspastım, tuvalet kağıdıydım, yerlerdeydim hatta yer yarılsa da içine girseydim. en son bu kadar utandığımda ilkokulda yemekhanede tabldotumdan yemeğimi düşürmüştüm. kulak uçlarım bile zonkluyordu. gerçi kasiyer söylediklerinde haklıydı, marketi en son gördüğümde yaklaşık 4 sene olmuştu. o marketin yerinde bir adet mefruşatçı açılmıştı.
aradan yıllar geçti. o kasiyer beni tanımasa da ben onu hiç unutmadım. çocuğunu eşiyle birlikte bebek arabasıyla gezdirirkenki mutlu halini bile sevmedim. o kasiyer yüzünden, halen bim marketlerine gitmeyi sevmeyen ruhum, nadiren de olsa uğradığım bu mantar marketler zincirinin kapılarından girerken kendisini bir nefretin içinde bulmuştur. öğrenci bütçesine uygun fiyatları ile kendi arkadaş çevrem tarafımdan rağbet gören bim ürünleri*,*,* de bu nefretimden nasibini almıştır.
(bkz: abi bime gidiyoruz, geliyor musun?)
(bkz: yok abi siz gidin)
ona karşı platonik duygularımı bilgisayarıma yazıp dosyalıyordum. sonra bir şey oldu, msnden uzaktan yardım istemek durumunda kaldım ondan... tabi o da masaüstümdeki herşeyi gördü. kendi fotoğrafları ve onun için yazdığım yazılarımı. bir de kankalık taslıyordum ona... işte yer yarılsaydı da dibine girseydim dediğim tek an bu benim hayatımda. daha bir rezil durum var mıdır bilmiyorum.
otobüste gidiyordum teli sessize almayı unutmuşum.kulaklık var kulağımda da.o ara telefon iki kere çalmış cebimde bende hiç duymuyorum mal gibi.millet ne sövmüştür bana.ulan yanımdaki de hiç uyarmadı cibiliyetsiz.nerede bu insanlık*o gün bugün telefona dikkat ederim hacı.
antalya da aqualand adlı bir su parkın da çalışırken başıma gelmiş olaydır.hamilelerin kaymasının yasak olduğu bir kaydırağa gelen hanfendi ile yaşadığım diyalog :
-hanfendi siz kayamazsınız.
-neden?
-hamileler için tehlikeli ve yasak.
-ben hamile değilim!
- olum biz üstünde top oynuyoz ama altta neler oluyor acaba
+ uğğğğ
- ya ne bileyim işte kimse yaşıyomu altında
+ eğghhh
- şu yer bi yarılsa da yerin dibine girsek
+ ohaaaağğg
- çok merak ediyom lan
2 arkadaşla beraberiz. 1.samimi arkadaşım, diğeri onun arkadaşı. herneyse, yeni tanıştığım kız, benim arkadaşıma telefonda bi resim gösterdi. ben de meraklı melahat, baktım hemen. spor yapan bi çocuk. kim o dedim, arkadasım dedi. ne yapıyor dedim, yüksek atlama dedi.
hıım. diyip geçmedim, espiri yapmak zorundaydım.*
dikkat et çanağı kırmasın dedim.*
işte o an, kızın suratı bir düştü ki anlatamam, nasıl bir bozulmadır, ne olduğunu anlamadan, arkadaşım kulağıma o sözleri fısıldadı:
o çocuğun boynu kırıldı, hastanede şuan, yoğun bakımda. *
kırmızı ışıktayım burnumu karıştırıyorum. 3-5 dk devam eden faaliyetin ardından sağa dönüyorum. lüks bir cipten dehşet bir hatun bana bakıyor. hadi yan yeşiiiillll..