eğer spontane gelişiyorsa rezil kepaze olmanıza sebep olacak eylemdir.
lise son sınıfın da son demleri artık. okulun en büyükleri olarak havamız binbeşyüz,
rüzgarımızdan yanımıza yaklaşılmıyor. okula yeni gelen kızlar önce hep bizim radarımızda, alt sınıflardan zıplayanları itina ile yontuyoruz. okulun tiyatro ekibindeyim bir de. sanatçı tarafımız da var. entelektüel, hafif yakışıklı, karizmatik, konuşmayı bilen bir genç delikanlıyım. okulda tanımadığım adam çok ama beni tanımayan yok. neyse kendimi çok övdüm konuya gireyim.
lise son sayısal sınıfına yeni bir kız gelmiş dediler nakille. ama ne güzelmiş, ama o ne gözlermiş, mankenler yanında hal etmişmiş vay anam vay okul yıkılıyor. ulan dedim ben niye görmedim bu kızı? hemen bir soruşturma tabi...bir öğrendim ki kız kantinde kendisine karışık sandviç yaptırıyormuş. yanında top kek meyveli ile seven up gazoz istiyormuş. bak hele haspaya dedim ve ışık hızında indim merdivenleri. masa tenisi oynayalım diye kurulmuş ekipmanların sağından geçip beyaz demir kapıyı geçtim. ardı dönük sırma saçlı bir kız tek başına kantinin mermerine dayanmış sipariş bekliyor. yanaştım sessizce. kafamı çevirip gözlerine baktım. bakmaz olaydım! allahım göz değil nakış mübarek! yıllarca kendimi kandırmışım ben aşkmış sevgiymiş diye, onlar aşksa bunun adı ne? neden titriyor elim ayağım, neden kalbim yerinden fırladı da çenem kilitlendi?
ya rab bu ne güzelliktir bu nasıl bir masumiyettir? kantinci bülent abi "olm söylesene ne istiyon" diye bağırarak kendime getirdi beni. "su var mı" dedim, "soğuk olsun" diye de ekledim. sonra o nereden geldiği belli olmayan bir mis koku gibi saçlarını sallayarak sanki havaya karıştı, yok oldu. tabi ben iflah olmadım o günden sonra. bu okul bitmeden mutlaka o kızla konuşmalıydım.
bir boş ders zamanında kapı önünde bekliyordum. bu da tam karşı sınıfta. dertli dertli düşünürken bir baktım koridordan bu geliyor salına salına. geç kalmış galiba telaşlıydı. gerçi hocaları daha girmemişti ama. geçerken selam verdim, sağolsun kabalık etmedi karşılık verdi. sordu sonra hoca var mı derste diye. ben de "evet girdi hocanız" dedim. "allah kahretsin ya of ne yapıcam ben şimdi" deyip üstünü başını düzelterek kapıyı çaldı ver içeri girdi. hocanın olmadığını görünce bana dönüp bir bakış attı ama ne bakış! ben de gülüp içeri girdim. teneffüste sınıfa geldi, kızdı bana yüreğime indiriyordun diye. güldü sonra. tanıştık konuştuk uzun uzun o gün her boş bulduğumuz vakitte. ve işte aşkımız böyle başladı. bütün okul şoka girmişti ikimizin ilişkisini duyunca. ne yalan söyleyeyim haklıydılar. tamam elim yüzüm düzgündü ama ikimiz yanyana gelince kızın bana çok fazla olduğu açıkça belli oluyordu.
ilk buluşma günümüz cumartesiydi. hiçbir plan yapmamıştım, ne yapmak ,istiyorsa onu yapacaktık. konak'ta buluştuk. yemek yedik dolaştık, konuştuk, el ele yürüdük derken bankta oturup kaldık. e vakitte erken. bir türlü ne yapsak karar veremedik. kemeraltı'na doğru yürüdük. benim kör olasıca gözlerim orada bir afiş gördü ve tutulasıca çenem "hadi sinemaya gidelim" dedi.
afişte bir kız resmi var, şöyle yandan karizmatik bir resim. filmin adını tam hatırlamıyorum ama karakterin adı "mitler" dı.
dedim ki bu dramdır. hem kızı duygusal açıdan da yumuşatır iyi olur. salona girdik. bizden başka bir çift daha vardı. sonra da hemen hemen doldu. kadın sayısı çok azdı ama.
neyse film başladı. gayet normal bir şekilde ilerlerken birden başrol oyuncusun memeleri fora oldu. kıpkırmızı oldum tabi ama çaktırmıyorum. her filmde olur böyle sahneler diyorum. sonra bir adam geldi bu kızı öpüp yalamaya başladı, bildiğin çirkinleşti. donunu falan indirdi "heyooooo aman da aman" şok oldum tabi ben. kıza kalkalım dedim o da garibim ne diyeceğini şaşırdı. tam biz kalkacakken film düzeldi. yine normal bir film gibi devam etti. ikinci yarının başında yine açık sahneler başladı. hatunu yiyen yiyene filmde. külotlar, sütyenler, memeler havada uçuşuyor. kucaktan kucağa oldu hatun. her gelen dayıyor. onlar dayadıkça ben yerin dibine giriyorum. filmde bu sahneleri öyle yerlere koymuşlar ki filmden çıkamıyorsun da. filmi normal film sanıp, ya olur böyle diyorsun. sonra aniden porno filme dönüşüyor. neyse biz kalktık. iç çeken izbandut gibi abilerin arasından geçerek çıktık dışarı. kızın elini bıraksam orada götürecekler valla öyle bakıyorlar. kızdan binlerce kez özür diledim. utancımdan yerin dibine geçtim.
e tabi o film beni de etkilemiş ereksiyon halde dolaştım bütün gün. kızın da arada bir iç çektiğine şahit olmadım değil ama yine de hoş değildi. siz siz olun yeni tanıştığınız kızı , hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bir filme götürmeyin.
