şimdi elbet uyuyacaksın, ama uyandıktan sonra hala aynı gün devam ediyor gibi olacak. çünkü uyumadan önce bıraktığın dertler aynen devam ediyor. sonra bir daha uyuyacaksın, ölmediysen uyanacaksın ama hala aynı günde olacaksın yine. bu döngü uzun süre devam edebileceği için insanlar sana depresif dalan diyecek. sonra ya kendinin ya da başka bir şeyin illa ki farkına varacaksın. yani şey gibi bu mal gibi denize girdikten sonra krem falan sürmeden güneşlenirsin de domates gibi kızarırsın ya hani ufacık dokunsa biri omzuna ağlayacak gibi olursun. aynı o misal iyileşme sürecinde ne uykundan ne yediğinden bişi anlayamazsın. aşk da öyledir domates gibi yapar seni. yanına da biraz hıyar. oluruz güzel bir salata.
korkma, sadece toprağa gideceksin, sonra toprak olacaksın, sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin oradan özüne ulaşacaksın. çiçeğin özüne bir arı konacak, belki belki o arı ben olacam...
Her işte bir hayır ve her hayırda bir de şer vardır, uzun süre bu acıyı yaşamış ve sonrasında en ummadık anda yeniden köpek gibi aşık olmuş bir adam olarak, hayatım boyunca yalnız kalacağım karamsarlığıyla kendinizi yiyip bitirmeyin derim ben, önce sesini unutacaksınız, sonra yüzünü, gözünü sonra kokusunu, en sonunda aklınızda ona dair hiç bir şey kalmayacak, göreceksiniz.
hiç başlamaması gerekenlerin çekeceği acıdır. içten içe yakar kavurur, bazen yıpratır, bıktırır. ne olursa olsun herkes için bir defa da olsa kaçış yoktur.
karın ağrısından daha afili, diş ağrısından daha keskin, iç burkan, mide yanmasına eş, çaresi bulunmaz, tek tatlı sözde şıp deyu kesilebilen müzmin sızı...
göğüs kafesinde baskı, onsuz yapamama, sesini özleme, yüzünü görme isteğiyle devam eden acı türü. psikolojik olarak ölüme eş değer diye açıklama yapsa uzmanlar şaşırmam o derece.
Dayanmaya çalışmak gerekir bu gibi durumlarda. Kay bir şey olmadığından bu durum, sağlam bir sabır gerektirir.
Üzüntülü şarkılar dinledikçe daha da hüzün artacağından ne kadar zor gelse de dingin şarkılar dinlemeye çalışmak en güzelidir. bu konuda size tori amos, gunsandroses, ve led zeppelinyardımcı olacaktır.
Aşkın derecesi arttıkça acının derecisinin arttığı türdendir.
Suskunluğunuzu yalnız kaldığınızda parçalayacaksınız en derinden seslerinizle.
içinizdeki en en ufak umudu kırana kadar acı çekeceksiniz.
Kendinize yanacaksınız,dünyaya söveceksiniz,lanetler ediceksiniz,isyanlar dizi boyu olucak.
Dinmeyecek sanılan acınız elbet bi gün dinecek. Bi gün bişey hatırlatıcak elbette ama eskisi kadar kanatmıcak ya da etkisi az sürecek.
Geçicek be yazar insanoğlusun alışacaksın.
giden çok sevilmişse ağırdır, çok acıtandır. depresyon, derin yalnızlık, geçici özgüven kaybı, kalıcı merak unsurlarını beraberinde getiren, huzur, mutluluk ve benzeri güzel hissiyatları uzun süreliğine götürendir.
başlarda hüzünlü şarkılar dinlenir. melankolik takılınır. hayata küskünlük başlar, hayattan nefret etme, dünyadaki tüm dertlerin omuzlarında hissedilişi...
ileri derece aşk acısı için, arkadaşların tavsiyesiyle sigara ilaç olarak gösterilebilir ve sigaraya başlanılır. tabi bunun yanında alkol de alınır. eğer dostlarınız yanınızdaysa sizi mutlu etmek için ellerinden gelen şaklabanlığı yaparlar; çünkü dostturlar...
bu uzun süre içerisinde her zaman barışmak hayal edilir. her an telefon çalacak veya mesaj gelecekmiş gibi düşünülür.. fakat maalesef hiçbiri olmaz. olur ama o kişiden olmaz. sizi hayata küstüren, kalpte derin acılar bırakan, aşkın kötü yüzünü gösteren o kişiden değildir...
geçen uzun süre içerisinde hayatın güzelliği anlaşılır. yeni arkadaşlıkların verdiği mutluluk fark edilir ve o acılar unutulur...
böyle canın çekilir yavaştan , aklına geldikçe nefessiz kalırsın. uyursun acının dindiğini sanırsın , aynı acının aslında oracıkta durduğunu anlaman 2 saniye sürmez .dalgın dalgın uzaklara bakarsın , seni düşünmediğini bilmek yakar da yakar. acısı bile güzeldir aşkın yakar kavurur ama zaman en iyi ilaçtır. bizde genç olduk geçiyor acıtıyor öldürmüyor. *
aci cekilirken yapilan en büyük hata, bir gün gececegi umudunu tasimaktir. bosuna umutlanmayin! insanin hep icinde, bir parca da olsa kalan en ufak, en olmadik an da hatta hic gerek yokken insanin aklina gelip, insanin agzina sican, ömrünün sonuna kadar cekmek zorunda olunan sonsuz acidir.
Düşün şimdi yeni dostum hani serçe ayak parmağını koltuğun kenarına hızlıca vurursun ya o anki ağrıyı düşün onun kalbinde, karnında ve bilumum kısımlarında yaşandığını düşün ve acıyacağını bildiğin halde üst üste o parmağının tarafıyla koltuğu tekmelediğini düşün.
hep bir gün benim olacak umuduyla bastırılmış, elde edip kısa bir mutluluk sonrası ayrılık ve bu defa geri dönecek, arayacak umuduyla bastırılan ve mutlaka yeni birine aşık olabilirim umuduyla bastırılacak olan hiçbir zaman yaşayamadığım ancak sıkça tanık olduğum çaresizlik, avarelik ve saçmalıkla dolu bir duygu...