yüzlerce yıllık ortaçağ zihniyetinin günümüze yansımasıdır. bu zihniyete göre neden araştırmaya, doğal olarak da bilime gerek yoktur. memleketin anasının ağlamasında ve bilimsel olarak neden yerlerde sürünüp onun bunun köpeği olduğumuza çok güzel örnek teşkil eden, bir nevi birilerinin köpekliğine alışmış, köpekliği seven zihniyetin "fazla kurcalama" demesi sonucunda "goddunit" argümanını sunmasıdır
Allah, kendini sebepler halkasında gizlemiştir. Bütün oluşları, birbirini takip eden sebeplerle oldurur ki, insan yağmurun, bir takım doğa hadisesi sonucu oluştuğunu sansın. Zaman zaman bu kuralın dışına çıktığı olur ki, biz buna mucize diyoruz...
varlığı, doğa olaylarından doğrudan etkilenen topluluklarda normal bir durmdur.
seller, heyelanlar, kuraklık gibi doğal olaylardan dolayı oluşan zararlar ve yağış neticesinde tarım ve hayvancılığın devam etmesi gibi hayati önem taşıyan hadiselerin yarattığı korku, toplulukları bu olayların insanüstü bir varlığın şekillendirdiği yönünde bir inanışa sevk etmiştir.
benzer inanışlar ilkel kabilelerde rahatlıkla gözlenebilir. nehir kenarında yaşayan kimi yerliler için timsah kutsal hayvandır. çünkü aniden ortaya çıkar, dehşet yaratır ve can alır.
bazı bölgelerdeki insanlar için yanardağ tanrıları vardır ve kendilerine adaklar adadıkça kızmayacağına ve patlayıp kendilerini cezalandırmayacağına inanırlar.
kısaca bahsedilen olgu, çoğu inanışta var olan bir şeydir.
abicim bak sana en kolay haliyle açıkliyim olayı da dinle. bu doğadaki maddeler öyle kafasına göre hareket etmiyor. yani yukardaki diyalog falan yok onlar espri, hani her şeyi tek tek açıklıyorum ki yanlış anlama. sonra bana çemkiriyorsunuz ayıb.
yani bu su, etkileşime giriyor ona göre hareket ediyor. sıcaksa buharlaşıyor soğuksa donuyor. bazı yavşaklar var süblimleşiyor falan. sonra biz buna yağmur diyoruz, doğa diyoruz, olay diyoruz.