her şarkının özellikle uygun düştüğü mekanlar, atmosferler vardır. güneşin altında beyniniz erirken dinlenebilecekler, bar masasında içlenirken söylenecekler ve daha bir sürü sınıflandırılamayacak denli çok türde şarkı. yağmur altında dinlenecek 'ninniler' ise, tuhaftır. başka hiçbir zamanın müziklerine benzemez. ıslak sokaklarda yürüyorken ve bütün bir dünya pastelden pelerinlere bürünmüşken içinizi eğip büker, olduğunuz kişiyi silip yerine patlayıp yükselmekle-yokolmak arasında gidip gelen bambaşka bir ruhu getirip yerleştirir.
insanı büyüten, büyülere çeken, en buruk ama en tatlı şarkılardır. acayip kelimeler türetmenize, normalde yapmayacağınız davranışlarda bulunmanıza yol açar.
yağmurda dinlenen şarkılar, hayata tutulan bir ayna gibidir. o aynaya baktıkça kendinize hayran da kalabilirsiniz, çığlık çığlığa korkmuş da olabilirsiniz.
Evden çıktığımda akşam oluyordu
içimde bir yara hala kanıyordu
Gözüm dalıp dalıp o günlere gidiyordu
Elim kolum bağlı her yanım titriyordu
Tam bu akşam böyle seni düşünürken
Çisil çisil bir yağmur başladı, şaka gibi
Ağlasam kimse anlamaz yüzüm gözüm sırılsıklam
Ruhumu söndürsün yağmur, yanıyorum Allahım
tori amos : hey jupiter
cem adrian : yağmur ( korkmuyorum artık senden gece, korkmuyorum artık senden yalnızlık yüreğime vur vur istersen, kalmadı hiç kaçıp gitmem. saçlarımda nefesin yerine yağmur..yağ hadi yağmur!!)
şaka bu sakın ciddiye almayın mahiyetinde :
marilyn manson - this is the new shit
cidden söylüyorum çok iyi gidiyor anlamında :
haramiler - mavi duvar *