kulağına kulaklığı takıp vapurun dış bölümlerinden birinde istanbul'u seyretmek. yağmur damlaları yüzüne şıp şıp vururken dinlediğin müzik ruhunu istanbul gözlerini dinlendirir. 5-10 dakika da olsa cenneti görürsün. ama sadece 5-10 dakika. sonra gerçek karşılar seni. inersin vapurdan. atarsın adımını gerçek dünyaya. hoşgeldiniz!
önce bir güzel ıslanana kadar gezeceksin sırıl sıklam olup elektriği atacaksın. sonra bir fincan kahve alıp yanına bir de sigara yakıp sessiz sakin seyredeceksin.
onu yaparım bunu yaparım düşüncesi olmadan, yağmurun şiddetine göre hal almak. çok şiddetli bir yağmur değilse, kapalı alanları tercih etmeyin. yavaş bir yürüyüş size iyi gelecektir. baktınız yağmur şiddetini arttırdı. o zaman küçük bir cafe bulun ve sıcak bir şeyler söyleyin. bulamadıysanız en kötü ihtimalle otobüs duraklarını tercih edin yada esnafın birine selam verip bir çayını için .
not: yazış şeklim, günlük burç yazıları gibi oldu ama olsun konu özetle benim için budur.
pijamayı kuşanıp bol bol müzik dinlemek, kitap okumak, illa ki bir adet aşk filmi izlemek, sık sık yerinden kalkıp yağmur ne alemde diye kontrol etmek, arada camları açıp yağmur serinliğinin ve sesinin ruhu ve bedeni sarmasına, yalayıp geçmesine izin vermek, elde kahve ya da çay fincanı pencerenin önünde dikilmek, sokaktan geçenler varsa, ''yazık lan'' diye hayıflanmak, tebessüm etmek.
yağmur yağarken dışarı çıkacaksın. Altında iyice ıslanacaksın. iliklerine kadar donana kadar bekleyeceksin. Bu dediklerim sırf eve geri dönüp kurulandıktan sonra sobanın yanına kıvrılıp sıcak bir bardak çikolata içmek için mazeretti. Yağmurda ıslanıp üşümeyince tadı çıkmıyor bu meretin.
beşiktaşlılar için söyliyorum
eğer geceylin sokakta yalnız başınıza yürüyorsanız ve canınız sıkkınsa
yağmurlu bir günde görmüştüm seni
bestesini söyleyin
inanın çok musiki bir hava oluyor bir yandan yağmur suları saçlarınızdan akarken diğer yandan o şarkıyı söyleyip yürümek fena oluyor.