bardağın dolu tarafına bakmaya başlar büyük ihtimal,* çünkü kurtuluş yoktur.
tabi bir yandan da içsesiyle arasında hararetli bir konuşma mevcuttur.
-aha fena bastırdı, koş lan mahmut koş ıslanmayalım koş koş koş.*
-eee ne olacak şimdi ensemden içeri sular damlamaya başladı, ulan gömlekte yeniydi hee.
-eyvahh bi saçak altı falan da yok, acaba gömleği çıkarıp kafaya mı koysam. yok lan o kadar da değil.
-harbiden zıçtık kurtuluş yok, bu yağmurunda duracağı yok, donuma kadar ıslandım zaten.*
-aslında varya iyi oldu len, bayadır hava çok sıcaktı serinlesin millet.*
-vallahi serinledim hee, saçlarım da şekil aldı hafiften ohhh.*
-bide rahmet bu abi, rahmetten kaçılmazki tövbe tövbee.*
-bide şimdi gökkuşağı çıksa tadından yenmez vallahi.*
-ohhh ulan eve gitmeyip şu kenarda otursam mı acaba çekirdek falan. *
-abartma lan mahmut, yürü eve sıçana döndün zaten yürü, o kadar dedim evden çıkarken şemsiye al diye.*