Abdullah Yağmur Tunalı, bir dönem TRT'de Yılmaz Öztuna ile birlikte Türkçe hakkında çeşitli programlar yapmış Türkçü şair ve gazeteci olup ayrıca iskender Öksüz'ün dava arkadaşlarından birisidir. Yağmur Tunalı; tıpkı Yağmur Atsız, Yağmur Kayabek gibi erkektir ve ismi unisextir. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2438327/+ https://galeri.uludagsozluk.com/r/2438328/+
Mustafa Kafalı'nın, yani Yamtar'ın Almıla'sıydı. Bu isimleri onlara Hüseyin Nihal Atsız vermişti. Her ikisi de tarihin uzak yakın dönemlerinde hayranlıkla gezindiler. Bozkurtlar romanının büyüsüne başka türlü kapılanlardandılar. Adları tarih ve roman kahramanlarıyla anılırdı. Kahramandılar. Sevgi Abla da gitti. Bizim için abla ve ağabey olanlar bir bir gidiyor. Ortak özellikleri, çok sevmeleri, bildiklerini iyi bilmeleri ve inandıklarına iyi inanmalarıydı. Beni en fazla etkileyen tarafları, herhangi bir şahsî sebeple ikna edilemez oluşlarıydı. Bu karakter sağlamlığını şimdi ara ki bulasın! Menfaate metelik vermeyecek kadar inanmışlık ve fedâkârlıkla bezenmiş insan görmek artık mucize kabilinden sürprizlerdendir. Onlar hedefe dümdüz giderlerdi. Sayıya bakarak hareket etmezlerdi. Tek kişi kalsalar da aynı şeyleri, yapacaklarını yaparlardı. Yapamayacaklarını da ihmal etmezlerdi. Yapacakları günlerin geleceği inancıyla yürürlerdi. Serdengeçti ruhluydular. Hedefe dümdüz giderlerdi. Bazıları tavizsizdi. Sevgi Abla, o gruba girerdi. Hatta bildiklerimizin en keskiniydi. Zaman zaman o keskinlikle hırpalamadığı - en azından benim bildiklerimden- kimse yoktu. Katılmadığımızda da ona kızamaz ve küsemezdik. Çünkü samimiydi. Kendisi gibi hareket ediyordu ve ilkeliydi. istanbul Edebiyat ekibindendi Dil Tarihliliği de vardır. Sosyal bilimlerin iki büyük fakültesinden de beslenmiştir. Tarihe ve edebiyata düşkündü. Başka türlü zaten milliyetçi ve aydın olunmaz. Toplantılarında, birbirleriyle görüşmelerinde her zaman edebiyat ve tarih merkezdeydi. Görüşmeleri buluşmaları çok zaman fikir ve sanat ziyafetine dönerdi. Sevgi Abla, keskin ve kavgacı görünüşü altında böyle bir ruh taşırdı. Görüşmelerimizde bunu sıkça konuşurduk. Gel de biraz Yahya Kemal, Faruk Nafiz konuşalım dediği çoktur. Yedi sekiz yıl önce telefon etti. Benim sosyal medya hesaplarıma, özellikle Feys'e daldığını söyledi. "Evet daldım" dedi. "Bu zamana kadar tam farketmemişim, sen bu hesabı çok yönlü kullanıyorsun. Fikir, aktüalite, şiir, müzik.. hepsi var. işte bizim özellikle istanbul toplantıları tam da böyle olurdu. Milliyetçi dediğin bunlarla yaşar ve yaşatır..." dedi. Bunları ondan duymak çok hoş ve çok değerliydi. Birkaç yerde yazdım, dost sohbetlerinde anlattım. Milliyetçiliğin kültür ve sanatla beraber düşünülmesi sıkça tekrar edilecek bir meseleydi. Onun düşüncesini paylaştım. Yıllardır Ankara'da değildi. Sevgili oğlu Ertuğrul, rahatsızlığı dolayısıyle Konya'ya götürmüştü. Kendisi de doktor olduğu için annesine iyi bakılmasını sağladı ve bu vakte kadar yaşadı iki hafta kadar önce yoğun bakımdan bir fotografını göndermişti. iskender (Öksüz)Abi'yle o yiğit kadının ne kadar ufaldığını konuştuk. Ruhtan ibaret olanlar ya birden, ya da bedenlerini vere vere gidiyorlar. Sevgi Abla öyle gitti. Ötede sevdikleri daha çok. Onlarla buluştu. Bunu düşünerek Almıla'nın Yamtar'la beraber fotografını koydum. Rûhu, ruhları şâd olsun! https://galeri.uludagsozluk.com/r/2438329/+