deprem bölgesindeki bazı depremzedeler veya çalışmaya gelen gönüllüler yağmacı zannedilerek darp ediliyor veya işkenceye uğruyor. bu çok acı ve tehlikeli bir durum. sırtında 65 inç televizyon ya da çamaşır makinesi taşıyan şerefsizlerin yağmacı olduğu belli tabi ki ama artık bölgede elinde poşet taşıyan herkese potansiyel yağmacı gözüyle bakılıyor.
malesef toplumumuz linç kültürüne oldukça yatkın. doğruluğunu teyit etmeden en ufak bir infial yaratan olayda ya da provakasyonda galeyana gelip ağır sonuçlara sebep olabiliyor. o nedenle eğer suçüstü dahi yakalanan biri varsa şu olağan üstü ortamda sadece derdest edilip güvenlik güçlerine teslim edilmesi gerekiyor. yoksa bu gidişle ülkeye yağmacıların verdiği zarardan çok daha fazlası verilmiş olur. haksız yere darp ve işkence edilen depremzedelerin, arama kurtarmaya gelen gönüllülerin yaşadıkları hayal kırıklığını bir düşünün. birlik beraberliğe ve yardımseverliğe olan inançlarını kaybederlerse bu türkiye için çok daha vahim olur.
devlet iṣte bu gibi durumlar için gerekli. bu yağmacılığa baṣtan müsade edilmeseydi ne bu insanlar ne de yağmalanan insanlar mağdur olmazdı.
bölgede inanılmaz bir güvenlik zaafiyeti olduğu kesindir.
halk ekmek sıraya girip kişi başı 4 adet ekmek et süt kurumu sıraya girip kişi başı 1kilo kıyma alma hakkın var.
diyorsunuz ki adam televizyon çalmış.insanların aç yokluk içinde olduğunu deprem olmadan idrak edemeyen haplanmış bir kesim var.
vatandaşı bu hale getiren ülkeye mülteci üstüne mülteci yığanlardan hesap sorun.
hesabı yanlış kişilerden soruyorsunuz.
hayret bile edemedim şu an türkçem de yetersiz kaldı o derece aq.
milletin gözü tok ama karnı açtı.
farkında mısınız arkadaşlar insanlar aç.
niye şaşırıyorsunuz.