yazı

    16.
  1. Gözlerin sesidir. Hattatlarda bir nevi şarkıcıdırlar.
    13 ...
  2. 8.
  3. yazı hakkında; hiçliğe düşülen not, ya da mürekkeple sağlanan ölümsüzlük gibi romantik tanımlardan daha çok bağlandığım bir tanım var bu aralar kafamda, o da ihtiyaç.
    evet yanlış duymadınız yazı büyük bir ihtiyaçtır. üstelik yazarak ya da konuşarak düşünen manyaklar için nasıl fiziki sağlıkta su gerekliyse psikolojik sağlıkta da yazı gerekliymiş.
    okumak da güzel tabi, ama yıllardan beri bu güzelliğin 'tıpkı benim gibi' yazan birini takip etmeye dayandığını bulmaya çalışıyordum.
    bu buluşu da ne yazık ki wittgenstein in dil üzerine can sıkmacalarını okurken değil, bir rahatsızlık sonucu sağ elimi bir süreliğine kullanamamayışım esnasında gerçekleştirdim.
    lise1 de öğrendiğimiz buluş yapmak için ihtiyaç olmalıdır şablonu doğruymuş demek ki.
    ne kadar çok ihtiyaç dedim. neyse.

    yazının fonksiynu nedir? biraz bundan bahsedeyim.
    Yazının fonksiyonu, kişinin 'ulan bu dünyada benim dışımdaki her şey hayal ürünü, yanılsama galiba' düşüncesini yok etmektir. bir, karşıdakinin zihnini ruhunu okuma çabasıdır. yazan kişi, cesurca kendi mahremiyetini serer önümüze. bilerek ya da bilmeyerek.
    her edebi metin eleştirisi, bir magazin olayıdır.
    her metafor bir itiraftır yazıda.
    Yazının fonksiyonu, tıpkı kendi gibi 'insan' olanları fark ettirmektir faniye.
    Aşık olduğunun ruhunu göstermektir, mektubunu okuyana.
    sol elle savaş açmaktır yalnızlığa, hasta için.
    herşeyden önce yazının fonksiyonu ya da daha doğru tabirle yazının misyonu fark ettirmeden haceti karşılamaktır.

    zihin denen sonsuz boyutlu kavramın, bir kuş bakışı çizimidir bir deneme. bir savunmadır tüm güçsüzlüğüyle oğul alexander dumas için. dostoyevski için sancılı günah çıkarma seanslarıdır. Charles Dickens için kadere ve tanrıya inanmakken, nietzsche için öğretmenlik hevesidir. gogol içinse sadece hayallerini unutma aracıdır yazı.
    benim içinse iki çift laf etmektir, ama dürüstçe.
    4 ...
  4. 11.
  5. yazıyı, tarihinin en büyük buluşu saymak yanlıştır. yazıdan önce insanlık, tarımı ve hayvanların evcilleştirilmesini bulmuştu ki, bunları yazıdan çok daha önemli saymakta bütün bilim adamları ortaktırlar. okumanın kolaylaşması, kağıdın ve kitabın ortaya çıkmasından sonradır. sümer'in, tuğlalar üzerindeki çivi yazısını okumanın güçlüğünü unutmayalım. yüzyıllar sonra çivi yazısı ile karşılaşan bilim adamlarının çoğu, bu yazıyı süsleme sanmışlardı. gene bu bilim adamları, çivi yazısını soldan sağa mı, sağdan sola mı, yoksa yukardan aşağı mı okumak gerektiğinde bir süre ikircimli kalmışlardır. bilindiği gibi, hitit çivi yazısı ve hiyeroglifi soldan sağa başlar, sonra sağdan sola, daha sonra soldan sağa... sürer, ki buna 'öküz yolu' adı takılmıştır, öküzün toprak sürerken izlediği yol. kısacası, bu yazıyı öküz esinlemiştir insanlara, ama kendisi öğrenmeğe kalkmamıştır.

    mısırlılar yazı için papirüs özü levhalar kullanmışlardı. keçi, koyun, buzağı derisinden yapılma parşömen, eski bir batı anadolu buluşudur. kağıdı birinci yüzyılda çinliler buldular ve onun üzerine kendi resim yazılarını yazdılar. bu yazının, güçlüğü yanında büyük bir kolaylığı da vardır; çünkü fonetik değildir, sese dayanmaz, bu bakımdan da anadille ayrılmaz bir bütün oluşturmaz. öyle ise çin yazısı uluslararası bir yazı olmaya en elverişli yazıdır. Bilim adamları, bu konuda da birliktirler.
    3 ...
  6. 19.
  7. Pervasızca akustik gitarın tellerine vurmaktı özgürlük.
    Gözlerinde gördüğün senin yüzyıllar öncesinde dilediklerindi.
    Hikayesi olan yaşamının aklından hiç çıkmayan kendine sayıkladıklarındı.
    Sandalye masa taşıyordun, beyaz gömlek siyah kumaş pantalon giyiyordun.
    Yemeklerini bekleyen masada oturan müşterilere tabaklarını taşıyıp kendin için bir gün her şeyin güzel olacağını söylüyordun.
    Amaçların ve hayallerin vardı.
    Bir zamanlar sende gençtin.
    Bir zamanlar kendine bile inanıyordun.
    Yazdıklarını kimse okumuyordu.
    Okuduklarında kimse hiç bir şey anlamıyordu.
    Pervasızca akustik gitarın tellerine vuran masal kahramanı geldi .
    Seni ve anlattığın hikayeleri gerçek yaptı.
    3 ...
  8. 7.
  9. yazi

    Yazının icadı dahi ekonomi ve din çatışması halini alabilmektedir. Evrimci ya da Marxçı zihniyet yazının iktisadi bir ihtiyaçla ortaya çıktığını savunurken; yaratılışçı ekol, yazının, insanların peygamberler aracağılığıyla gelen ilahi bilgiyi muhafaza edebilmek, unutmamak, kaybetmemek için keşfettiklerini belirtirler. Çoktanrılı din anlayışına sahip olan Sümerlerin dini bir ihtiyaçla yazıyı keşfettiklerini söyleyemeyiz, ki bu dini bir zaruret dahi olsa 'hak'din anlayışları olmadığı için bizim belirttiğimizle örtüşmeyecektir.

    yazı'yı yazmak ya da yazıyla yazı'yı yazmak, işte bütün problem yazgı'yı asla yazamamak....

    yazı'nın kısa tarihi: Bilindiği gibi yazıyı Güney (Aşağı) Mezopotamyada yaşayan Sümerler icat etmiştir. ilk yazı benzeri işaretler için i.Ö. 8000 yıllarına kadar iniliyorsa da, yazının icadında i.Ö. 3500 yılları genel olarak kabul gören tezdir. Yazının icadı ile insanların belli merkezlere yerleşerek ilk şehir-devlet, daha sonra da krallıkları kurmaları arasında eşzamanlılık bir rastlantı değildir. Arkeolog Denise Schmandt-Bessaratın Louvrelu Pierre Amietin hipotezi üzerine geliştirdiği teorisine göre, yazının ilk işlevi muhasebe-defter tutma'dır.

    yazı'nın daha kısa tarihi
    Alleme bil Kalem (O Rab ki kalemle yazmayı öğretti. 96:4)

    Kalem ile yazan ilk peygamber idristir, diye bir hadis de var. [Hakim-i Tirmizi] ...
    2 ...
  10. 11.
  11. çoğu yazı okunmak umuduyla yazılır. unutulmasın hatırlansın ister. yazmak rahatlatır, yazmak düşünmektir , yazmak düşlemektir.
    2 ...
  12. 20.
  13. Yazıyı ilk kullanan kim olduğu konusu tartışmalıdır. ahbar ilk yazı yazan kişi hz. Adem as olduğunu söyler ve sözlerini şöyle sürdürür: "hz. Adem as vefatından 300 sene önce, o dönemde yazı konusu olan her şeyi çamura yazdı ve bu yazıları pişirerek kalıcı olmasını sağladı. Nuh tufanı dahi bu yazıları yok edemedi. Böylece tufandan sonra her topluluk kendi yazısını buldu.
    1 ...
  14. 23.
  15. insanın kendini ifade etme biçimi olarak yazıyı tercih etmesi çok uzun zamanlardır var. Medeniyetin başlangıcı yazıyla aynı hizada hatta.
    Peki nedir medeniyet?
    Medeniyet et’in(ceset/beden) mana kazandığı ayrıksı bir bütünlük bence.
    Yani?
    insanın daha fazla anlama susamasıyla başlayan bir şey bu yazı.
    insan zihniyle dili arasındaki kısa mesafede ulaştı bu susuzluğa.
    Çabukluk, yetersiz anlamla sonuçlanıyordu.
    Hayaller evrenini gerçekler evrenine yeterli düzeyde bağlayamıyordu.
    Bu nedenle insan, şekillerin başka alemlere dair arayüz olduğunu hissetti.
    Alemot(dünyalar)hissedildi.
    Kalpteki nokta belirdi.
    Şekiller dans etmeye başladı.
    Dil kurban edildi: Dil’e.
    0 ...
  16. 12.
  17. 13.
  18. kime, ne için yazdığın değil, ne yazdığın önemliymiş. dikkat edilmesi gereken bir şeymiş yani bu.
    ben bile okumuorum aylardır, ne diye okursunuz siz mq sizin gerizekalılar ahah.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük