bu ara yalnızlığın getirdiği sessizliği, umursamazlığı seviyorum.
“bazı şeyler için artık sabrım yok... ukala biri haline geldiğim için değil, aksine hayatımda artık beni mutsuz eden ya da üzen şeyler ile vaktimi daha fazla kaybetmek istemediğim bir noktaya ulaştığım için… laf sokmalara, haddinden fazla eleştirilere ve hangi türden olursa olsun talep ve beklentilere artık sabrım yok. benden hoşlanmayan insanları memnun etmeye, beni sevmeyen insanları sevmeye ve bana gülümsemeyen insanlara gülümsemeye yönelik arzumu kaybettim. artık yalan söyleyen ve beni yönetmek isteyen insanlara bir tek dakika bile harcamak istemiyorum. oyunların, ikiyüzlülüğün, sahtekarlıkların ve ucuz övgülerin olduğu ortamlarda bulunmak istemiyorum. çok bilmişliğe ve akademik ukalalığa tahammülüm yok. aynı şekilde boş dedikodulara da bulaşmak istemiyorum. uyuşmazlıklardan ve karşılaştırmalardan nefret ediyorum. farklılıklardan, hatta zıtlıklardan oluşan bir dünyaya inanıyorum, bu nedenle katı ve toleransı olmayan insanlardan kaçınıyorum. arkadaşlıkta sadakatsizlikten ve ihanetten hoşlanmıyorum. birisine nasıl iltifat edileceğini ya da cesaretlendirmek için ne diyeceğini bilmeyen insanlarla bir arada olamıyorum. abartılar beni sıkıyor ve hayvanları sevmeyenleri kabullenmekte zorlanıyorum. ve her şeyin de üzerinde, sabrımı hak etmeyen hiç kimseye sabrım yok artık.”
https://galeri.uludagsozluk.com/r/1854566/+
Biz hep böyleyiz. Kendimi suçlu hissediyorum böyle duygular taşıdığım için ama bütün ilişkilerimizde böyleyiz. Sahteyiz. Ve sahtecilik oynadığımızı fark edemiyoruz bile. Günün sonunda, Kendimizden kaçamıyoruz.
Benden bana seslenir.
Hem ilaç hem de zehir.
Bi maviyim bi kırmızı,
Sarılarak darılarak.
Dayandığım rekorlara
nasıl doydum oyunlara
iÇim kaçar bi göklere, gönüllere, hatırlara...
Çoğunlukla beni kimse anlamıyor triplerini gereksiz buldum. Bunun çeşitli sebepleri olduğunu düşündüğüm için bu cümleyi çok az kurdum. Ama bu günlerde gerçekten.. Ben anlatamıyorum. Hayatımda ilk kez açıklama yapamıyorum. Çünkü tek bildiğim kelime:bilmiyorum.
Bilmiyorum yani, nasıl bilebilirim?
Bilmiyorum
Aynen ya ayyyynen. Aferin senin biyolojik saatine. Çıldıracağım. Bu saatte bir insan neden kendiliğinden uyanır? Artık 4 saatlik uykunun yettiği manyaklardan mı oldum yoksa?
evdeki küçük şeyleri tamir etmeye bayılıyorum. garip bir huzur veriyor. giderek babama benzediğimi farkediyorum çünkü. kırılan şeyleri yapıştırmak, priz değiştirmek, yeğenimin bozulan oyuncaklarını tamir etmek, lavabo borusu değiştirmek gibi pek kız işi durmayan şeyleri yapmayı seviyorum. eskiden çantamın iç fermuarı bile bozulsa yenisini almayı düşünürdüm. az eşyayla yaşamayı öğrendiğimden beri eşyalarıma daha iyi bakıyorum sanırım. elimden gelmeyen şeyleri de mutlaka götürüp tamir ettiriyorum. yetmek ve yetinmek harika bir olay.
bu başlığın formatını uzun süre boyunca yazarların kendi anlaşılmamış, fazla negatif dönüş almış entrylerine atıfta bulunarak "ben aslında orda bunu demek istedim" şeklinde açıklama yaptığı bir forum gibi bir şey sandım.
yanıldım evet ama öyle daha orijinal olurmuş sanki.
zaten bi itiraf başlığı var, aynı şey gibi şu haliyle.
Hüzünle karışık sevinçlerinden kurtul artık
Arzuların o belli belirsiz sıcaklığını sev
Biliyorsun
Önce Tanrı insanı yarattı
Sonra insan sevgiyi
Ne yapsak boş
Ne kadar çabalasak faydasız
Geriye dönemeyiz
Olanlar oldun iş işten geçti
Çamurumuza sevgi karışmış bi kere.
ben zeki biri değilim, bunu anladım. çünkü halen bana yarayan ve yaramayan şeylere deneme yanılma yöntemiyle yaklaşıyorum. anlayacağım illa ki ama iş işten geçmiş olmaz umarım.
Henry Ford'un oğlunun intihar mektubunda ki özet: '' baba, hayal edip de ulaşamadığım hiçbir şey olmadı. ne varsa önceden hazırlamışsın, hiçbirinde benim emeğim yok. mutsuzluktan mahvoldum gidiyorum.