tarabya ufuk lisesine gitmiştim. tabi herkes birbirini ortaokul dan ufuk okullarından tanıyor. okulun güvenlikcisine kadar herkes kız. bütün kızlar itici ve tikky bir haftaya kalkaz okulumu değiştirdim sonra. okulun manzarası güzeldi ama.
eğlencenin, şamatanın, esprilerin gırla yer aldığı, üstelik daha ilk gün olmasına rağmen samimi arkadaşlıkların hemen başladığı gündü benim için. ancak sonraki yıllar gösterdi ki kişilik bozuklukları, çıkar ilişkileri bu güzel günleri alıp götürdü.
tüm yeni başlangıçlar gibi stres karışımı heyecanlı bir gündür.
gittiğim sınıfta bu heyecanı, hazırlığı sınav ile atladığım için tek başıma yaşadığım bir gündü. 1 yıl kadar okumuşlar, tanışmışlar ve kaynaşmışlardı. bu sebeple bir topluluğa sonradan dahil olmanın stresi de eklenmişti üzerime. bir ara nerede oturacağım konusunda tartışma çıkınca çantamı alıp gitsem mi acaba diye düşündüğümü hatırlıyorum. şimdi gülümseyerek hatırlıyorum o günü.
servis gelmedigi icin okula yuruyerek gitmistim. yaklasik bi 7 8 km yurudum. okul, yasadigim ilce sinirlari icinde oldugundan ve tayfanin cogunu tanidigimdan pek bir zorlugunu goremedim. ama ust siniftaki orospu cocuklarinin baya baskisini hissettim.
Sabah erkenden okula gidip yarım saat kadar öğrencilerin gelmesini beklemistim. Bu sırada okulun hademesiyle kanki gibi olmuştum.
Haa bir de tuvaleti bulamamıştım, Okul da küçük bir şeydi nasıl başardım hala bilmiyorum.
Edit: bir de okul persembe gunu acilmisti 33 kisilik sinifta sadece ve sadece 5 kisiydik.
şüphesiz ki çoğu kişi tarafından heyecanla karşılanmış gündür.
Benim mi benimkisi ortaokula devam ediyormuş hissi uyandırmıştı.
Ilk okula normal bir okulda başlamıştım fakat aşırı din propogandası yapıldığı için orta okulda özel ve ingilizce eğitim veren bir okula devam ettim bu okullar genelde vatandaşların çocuklarını gönderdiği okullardan çok yurt dışından gelmis ailelerin çocukları tarafından tercih ediliyordu. Yani sınıfınızda almandan tutunda japona kadar her milletten çocuk olma ihtimali yüksekti. Tabi orta okulu bitiren öğrenciler yine bu kurumların liselerine devam ederdi memnun değillerse başka okullara da yönelebilirlerdi. Katolik olup da zorunlu ortodoks eğitim veren bir okula veliler çocuklarını göndermezdi. Diğer dinlere hiç girmiyorum bile.
Lise başladığı ilk gün orta okuldan biraz ilerideki binaya geçmiştik. Okul anaokulu ilk okul orta okul ve yüksekokulun dahil olduğu kocaman bir kampuse sahipti, aynı bir üniversite sistemi gibi fakat bahçeler ve derslikler ayrıydı.
Etrafta gördüğünüz çoğu insan tanıdıktı. Kendi sınıfınız olsun üst sınıflar olsun. arada bir kaç tane okul değiştirmiş ya da ülkeye yeni gelmiş veya aile tarafından özel eğitim almasını istenen çocuklar katılmıştı.
Kıyafetler ülke genelinin aksine serbest değil forma zorunluluğundaydı.
Ilk gün herkes sanki yaz tatilinden dönmüş ve yeni bir yıla başlıyormuş havasında yazın neler yaptıklarını birbirlerine anlattılar. Aramıza yeni katılanlar ise bir köşede durup öğrencileri izliyorlardı.
Klasik sınıf belirlenmesi oldu ve eşşek kadar boyuma aldırmadan orta en ön sıraya oturmuştum.
Solumda ilk okuldan beri arkadaşım olan nikos sağımda ise costas vardı arkama da mirto oturmuştu. Grubu tamamlamıştık o gün.
sınıfın kapısını yeni boyadıkları için yapışmıştı. bir süre uğraştık ama açamadık. okulda da hademe bulamayınca müdür yardımcısı gelip omzuyla kapıyı açmıştı.
erken kalktığıma mı yanayım, ta o kadar yolu bir daha gitmek zorunda kaldığıma mı? (burdan o günün akşamı tanıştığım servisçi hayrettin abiye selam eder, ellerinden öperim. dı bıbsss diye kapıyı açmanı özledim abi. geç gelince sana sövdüğümüz günleri özledim. trafik olmayan göt kadar şehirde trafiği bahane ettiğinsempatik hallerini özledim.)
Büyük sınıflardan arkadaşım olduğu için okulda pek bulaşan olmamıştı bana. ilk gün tanıdığım kişi o sene en iyi anlaştığım kişi olmuştu ertesi sene çok feci bir şekilde kavga ederek ayrıldık. Şimdi mi? Sokakta görsem karşı kaldırıma geçiyorum.