son ders beden eğitimi olduğu için önlüğü çantaya basmam ve eve gelince çıkarmayı unutmam sonuca ertesi sabah kırış kırış bir önlüğü çantayla çıkarmam sonucu babam tarafından arkadaşların ne der diye kızmasıyla yediğim dayaktır.
babamın ilkokuldayekn beden eğitimi öğretmenim olması, sözlü yaparken sağımı solumu karıştırıp baba ya yapamıyorum dedıkten sonra, buarda baba yok öğretmenim diyeceksin oğlum deyişi, banane ya babamsın diye üsteleyince kulağıma ve avuç içime tespihiyle vurması, akabinde dayaktan kaçıp ağlaya ağlaya eve gitmem babamın eve gidip bana dalması. tespihi tercih ederdim.
kapının önünde top sektirdiğim için annemden dayak yemiştim aman başı ağrıyormuş . ulan anne ne yani top sesi be ne kadar gelebilir ki eve kesin canın sıkkındı beni dövdün ama fena dövdün. uyarmadı değil !
kızların eteklerini çekiştirmek,cam kırmak, daha sayamayacağım bir sürü şeyi tamir edicem diye kırıp dökmek bozmak, kumsalda bikini ile güneşlenen ablaların bikini üstlerini cıkarmak vs vs...
Çaydan nefret etmem sebebiyle bulaşıklarını bile yıkayamazken, ablamdan yediğim dayaklar akabinde üzerime bir bardak çayı döküşü, unutulmazlarım arasındadır.
ilkokul 2'deyken bir kızın bana 439874374 kez hayvan diye bağırması sonucunda, şuurumu kaybedip kıza bir tokat atmamdan dolayı öğretmenimin babamı okula çağırması... evde de "sen kızlara nasıl el kaldırırsın" diyen babamın bana tokat atması. hala haklı olduğumu düşünüyorum.
Ortaokula gittiğim zamanlardi, yine yaz tatili olmuş, memleketteki evimize gitmiştik. Günlerden bir gün bahçede akşam yemeği sofrasinda masaya karpuz geldi. Bende o sıralar karpuz hiç sevmiyorum , yemiyorum , ne akla hizmetse , her neyse babam bir çatala karpuz batirip agzima doğru uzatti , zorla yedirdi , bende geri tükürdüm. Babam senmisin benim verdiğim karpuzu yemeyen diye bir tokat atti , O anı cok iyi hatirliyorum bahçemiz az meyilli olduğundan ben en az 5-6 kere yuvarlandim, durduğumda baktim ki burnum kaniyor. işte o gün bugundur karpuzun dunyadaki en iyi meyve oldugunu biliyorum ve o gunden sonra babam bana birkere bile vurmadi , kizmadi bile ...
misafire gelen çocukla taso, bilye oynamıştım. hep ben kazandım sonra kazandıklarımı ona geri satıp tekrar oynadım. bu döngü böyle baya bir devam etti akşama doğru gidecekleri zaman bu zırlamaya başladı. babam mahçup bir şekilde almaya çalışırken, en son ''senin mi? senin mi? kimseye vermem ben'' dediğimi hatırlıyorum. gözlerimi açtığım da sinirden baygınlık geçirmiştim sanırım ama abim, annem bayılmadığımı bir saatir ağladığımı söylüyordu.
edit: varoştum napayım hayatım da hiç o kadar çok parayı bi arada görmemiştim. yıl: 2003, bütçe:40 tl
ateşle oynamayı çok seven bir çocuk olaraktan annemin dolabına girip elbiselerini tutuşturmuştum ne dayak yemiştim ama hak etmiştim evi yakıyordum nerdeyse.
sakarlıklar dayak sebebiydi bizim evde. kırılan şeyin değeri ve büyüklüğüne göre küfrün şiddeti değişirdi. gepreyyen diye başlayan küfürler büyük bi şey kırdım demekti.