kız kardeşim bisikleti alıp gitti diye kafasına sapanla taş attım arkasından. taş da yerini bulunca dayak da beni buldu şeklinde açıklama yapmak zoruma da gitmiyo değil.
abi kızıyla aradaki az yaş farkı az olunca onun işlediği suçlardan ötürü, sırf bir başkasını durdurmak için uyarı amaçla suçsuz yere bolca kötek yemişliğimiz var.an sonrası yani dayak hazmedildikten sonra (nur içinde yatsında hani) annemin savunmasıysa çok ilginçti doğrusu. "vuruyosam kendiminkine vuruyorum".tabire gel! kendininkisi dediği ben oluyorum yani sözlük. *
kıvırcık demeleridir. kıvırcık demeleri sebebiyle 3-4 kişinin üstüne yürümüşlüğüm bile var. hayır yani neyi ispat etmeye çalışıyorsun arkadaşım? zaten kıvırcıksın.
küçükken sigara izmaritlerini toplayıp naylonları delmeye çalışıyorduk. bir gün gene böyle oyun oynarken annem gördü. sigara içtiğimi zannedip girdi bana bir türlü inandıramadım.
saymakla bitmez aslında ama unutamadığım tek bir an var güleyim mi? ağlayayım mı? bilememiştim.
(bkz: yemek yememek)
o kadar zor yemek yerdim ki, benim için ayrı zulümdü annem için ayrı...
son lokmayı saatlerce ağzımda tutmam, kadını istemsiz bir şiddete sürükledi sanırım.
saatte altmış kilometre hızla gelen tokat, hedefini milim şaşmadan ağzımın ortasını bulmuştu.
sonra mı ?
nasıl olduysa yemek yemeyi sanat haline getiren ender insanlardan oldum...
arabasını yıkayan komşunun çıkardığı koltuk başlarını atılmış sanıp alarak üstüne oturup piknik yapmak kaçınılmaz sonla karşılaştığım sebeplerden biridir.