kömürlüğümüz olmamasından ötürü kömürün merdiven altına istiflenmesi ve benim o kömürle oynamamdan ötürü rahmetli babaannemden sırtıma dirsek yemiştim, hatırlayınca hala gülerim.
komşunun çocuğunu su birikintisine atmak olarak düşünmüştüm hep. ama yıllar sonra yapılan bir anne kız sohbeti sırasında gel dediğimde yanıma gelsen yemezdin o dayağı, kaçmana çok sinir olmuştum demesiyle kahkahalara boğan olaydır.
ben küçükken komşumuzun oğlunu dövmüştüm, sonra iki ablası geldi benden 6-7 yaş büyük ve iriceydiler. bir güzel patakladılar beni.
her yerimi cimciklediler, tırmıkladılar... çok acımıştı.
ilk okul 1. sınıfta fiş defterini sıranın altına koyup sınavda kopya çekerken yakalandığımda yediğim dayak. ulan küçüklükten belliymiş benden bir şey olmayacağı, okuma yazma yı bile kopya çekerek öğrenmişim.
küçükken pek bi inektim tüm ödevlerimi yapardım sonra bir gün dedim bunlar ödev yapmıyor ama yine mutlu neden acep duyguyu rahatlığı yaşamak istemiştim yapmadım o gün yediğim dayaktan öğrendiğimi şu yaşıma kadar hiçbir şey öğretmemiştır heralde.
- apartmandaki komşuların kapısına kafamdan uydurduğum bir alfabe ile yazılar yazıp, ayağını denk al yakında öldürücem seni yazıp bırakmam ve komşuların anneme şikayete gelmesi.
- okul bahçesinden karşı bahçeye taş atıp araba camını kırmam.
- evin balkonundan su dolu poşet sarkıtıp insanların kafasına bırakmam
- okulda basket potasına tırmanıp yuvarlak halka kısmına oturup, inmemem
- ablam çok kitap okuyor benle oynamıyor diye ablamın harry potter kitabının üstüne kusmam
- salıncaktan inmeyen kızın gözüne toprak atıp ağlatmam
- ben müdürün kızıyım istediğimi yaparım diye milletin kafasına sınıfın metresiyle çatır çatır vurmam
- evdeki biblolarla bowling oynayıp kırmam
- sınıfın yakışıklı erkeklerine tasolarımı yağmalarken kavga etmeleri ve suçun bana yıkılması
evet hepsini 8 yasında bir kız çocuğu iken yaptım.
8 yasindayken abimin selen adli bir kizi sevdigini evin icinde bagirarak söylemistim ki bu dogruydu. beni elleriyle yukari aldi o 1.87 lik boyuyla, kollarini uzatti ve birakti yere. sanki ucurumdan hopladim, garip bir histi ama bir sakatlik yasamadan atlatabildigim icin kendimle gurur duymustum ciddi ciddi. ne zaman hatirlasam kahkaha atarim.
ilk okuldaydım. Daha 1. sınıfın ilk günleriydi. Ablam orta okula gidiyordu. Hocalar ona ilk günlerde ödev vermiyordu. Bizede öğretmenimiz sayfalar dolusu a b c yazdırıyordu. Ödevimiz buydu ama ben ablamlara vermiyorlar diye bana da vermiyorlar diyordum. Hoca ödev verdiğinin ertesi günü açın ödevlere bakacağım dedi. Benim sayfa boş tabi.
*Nerde ödevin?
-Unuttum.
Neyse ki hoca affetti. Bu seferde diğer harflere geçmiştik. Yine ödev verdi. Ben yine her zaman ki afacanlığımla o günde ödevimi yapmadım. Hoca ödevleri kontrol ederken;
*nerde ödevin?
-Be be ben yine unuttum. ( güpgüp güpgüp güpgüp)
Neyse ki hoca yine affetti. O gün işlenilen derste yazıp çizdiğimizin aynısını ödev olarak yine istedi. O gün yine yapmadım.
Hocanın önüne boş bir sayfayı açınca;
*Ödevin nerde!
-Be be be be ben u u u u unutttttum.
*Yaa unuttun demek. (Çaaaaaaaaaaaaaaaaat!)
Bembeyaz yanaklarımın altında kıpkırmızı lekecikler oluşmuştu. işte o zaman anladım eğitim hayatı epey sancılı olacaktı. Neyse ki ertesi gün ödevimi yaptım.
annenin evi süpürürken yazarımızın polis setindeki kemeri makineye kaptırması sonucu oluşan ve yazara elektrikli süpürgenin o uzvuyla sürekli vurulan ilginç dayağın, beceriksizliğe dayalı sebebidir.
apartmanın merdivenleri yıkanırken, merdivenler arasından süzülen pis su ile abla ve komşunun çocuğu ile birlikte yıkanma sonucu anneye yakalanılır ve eve çıkarılır. banyoda bir güzel yıkanıp paklandıktan sonra bir güzel dayak yenir. *
gecenin yarısı tüm kuzenler toplanmışız en küçük benim içlerinde ,korebe oynayasımız tutmus o vakitte, üstelik beni ebe yapmışlar gozlerimi bağlamaları yetmemiş üstüne ışıklarıda kapamislar , birini yakalama çabasındaki ben düşüp kolumu kırmış birde olayın sıcağıyla gecenin bu saatinde korebede nesi diye babamdan dayak yetiştim sabaha kadar kırık kolla sesimi cikarmadan durmustum korkudan .
gecenin yarısı tüm kuzenler toplanmışız en küçük benim içlerinde ,korebe oynayasımız tutmus o vakitte, üstelik beni ebe yapmışlar gozlerimi bağlamaları yetmemiş üstüne ışıklarıda kapamislar , birini yakalama çabasındaki ben düşüp kolumu kırmış birde olayın sıcağıyla gecenin bu saatinde korebede nesi diye babamdan dayak yetiştim sabaha kadar kırık kolla sesimi cikarmadan durmustum korkudan .
ev sahibinin çocuğunun kafasına balkondan işemiştim.
çünkü ev sahibi bizi evden kirayı geciktirdik diye kovmuştu, çocuğu da beni dövmüştü, piç kurusu. bunların içimde yarattığı kin ile yapmıştım eylemimi. sonra şikayet ettiler tabi, sonuç, pederden dayağı yedik. ama hiç koymamıştı bu bana. hatta dayak yerken neredeyse güleceğimi hatırlıyorum. o derece zevk almıştım çünkü.
o dayak sonradan koydu. çünkü evden kovulma sürecimiz hızlanmıştı, hemde dışarı çıktığımda benden 3 yaş büyük kafasına işediğim ev sahibinin oğlu tarafından dayak yedik... reva mı lan bu. o orospu çocuğunu bugün görsem ilk işim ağzını burnunu kırmak olacak.
- veda mektubu yazıp çatıya saklandım. annem yana döne beni aradı. bulduğunda temiz bir sopa çekti. haklıydı, dayağımı haketmiştim.
- zatürre geçirdiğim dönemlerde mendile salça sürüp deli gibi öksürmeye başladım. annem onu kan sanıp paniklemeye başladı. gerçeği öğrendiğinde hastalık mastalık düşünemeyecek kadar şoka girmişti. yediğim dayak yine tertemizdi.
- annem açık süt içirmiyordu ve bunu bilen ben yoldan geçen sütçüden süt almamız konusunda ısrarcı davranıyordum. betona yatıp bağıran çocuklardandım. annem sus payı olarak 1 lt süt almıştı. bende kazandığım zaferle "heheee nasılda süt aldırdım" havalarındaydım. sütün tepemden aşağı dökülmesiyle tüm havam sönmüştü.
- reçelli ekmeğin üzerine tuz dökmesi için anneme yalvarıyordum ama bunu mantıksız bulan annem haliyle karşı çıkıyordu. betona yatmamla betona yapışmam bir olmuştu.
- ben "saçlarımı kendim tarıycammm" derdine düşerdim, annemde okula yetiştirme derdine. ikimizin bu dertleri çoğu kez çakışır ve ortaya aile içi şiddet sahneleri çıkardı.