Evin perdesini ateşe vererek evde ki bir kaç eşyayı yakmak, otopark oyun oynarken üstü açık kırmızı spor arabayı taşla çizmek, aile ortamında bir kıza 'memelerin neden büyük' diye sormak ve daha birçok sebep.
Hayatımda ailemden dayak yemedim fakat ilk okul 1 de öğretmene, hocam dediğim için yediğim tokatı hala unutamıyorum (bkz: kodumun karısı). Hatta olaydan o kadar etkilenmişim ki lise hayatım boyunca hiç bir öğretmene ''Hocam'' diyemedim. Şuan 2. sınıftayım içimden bir ses hala ''öğretmenim de lan! '' diyiyor.
okula gitmeye yarım saat kala aaa ödevi yapmadım demek. adi şerefsiz eşek sudan geç geldiği için dayağın sakız gibi uzaması. dayağın işe yaraması, sonraki yıllarda über öğrenci olmak. eline sağlık anacığım.
duş kabininin içine su doldurup girmiştim e haliye etraf ıslaktı, vıcık vıcıktı. ablam geldi eve. e o da ergendi. sinirliydi.
böyle ıslak sırtıa sırtıma. of.
babamın her zamanki karakol nöbetlerinden biriydi. elbet gitsin diye dua etmiyordum ama sanki o giderse evde daha rahat yaramazlık yaparmışım gibi hissediyordum. babam sobanın yanından geçerek gıcırdayan kapımıza doğru yöneldi. oraya doğru yönelmesini sobanın üstünden hafifçe çıkmış alevin savrulmasından anlamıştım. daha sonra gelen kapı gıcırdaması düşüncemde emin olduğumu farkettirmişti. kısacası artık yaramazlık vaktiydi, babam evden çıkmıştı. sanırım çıkarken de elini hafifçe sobaya doğru uzatmıştı dışardaki soğuktan kendisini korumak adına. ve zamanı gelmişti. benim babam bir polisti ve hiç bir zaman anlam veremediğim bir koleksiyonu vardı. ben babamın her nöbete gidişinden sonra o koleksiyonu vitrinden indirir ve kendi hayal dünyamda o mermilerle halının iki köşesinde kurduğum devletleri savaştırırdım. her zaman halının hafif ütü izi olmuş tarafı kazanırdı savaşı. çünkü o ütü izi sanki o köşenin bendeki ezilmiş bir halkın ülkesini savunuşunu anımsatırdı. saatler ilerledikçe yatma vaktimin geldiğini anlıyordum. bu düşünceyle savaşı bir an önce bitirdim ve askerleri tekrar ait oldukları yere yani vitrine dizmeye başladım. kazanan halı köşesinin askerlerinde sanki birer madalya vardı. her şey tamamdı ama komutan eksikti. savaş alanına geri döndüğümde tamamen temiz olduğunu gördüm, hiç bir askerin ya da babama göre hiç bir merminin eksik olmadığını gördüm. ama vitrinde eksikti işte. ben de küçük bir değişiklik yapıp askerlerin yerlerini değiştirdim ve o korkuyla hemen yatağıma girdim. aradan ne kadar geçti bilmiyorum ama uyandığımda babam askerlerimi düzeltiyordu ve komutanın olmadığını anladığını gözlerindeki sobadan çıkan aleve benzettiğim bir ışıkla fark ettim. sinirlenmişti ve artık benim dayak yeme vaktimdi. çok güzel dayak yedim doyamadım. pişman olmadım hiç. tek pişmanlığım kaybettiğim komutanın o kadar gerçek mermi arasından kuru sıkı olanı çıkmasaydı. hayalimin kahraman komutanı bir kuru sıkıydı ve bu babamın beni dövmesinde daha fazla canımı yakmıştı..
askerlerim hala durur, babamın özel bir kutusunda ve hala benim kuru komutan ortalarda yok..
ailenin en küçüğü veya sakar olmak yeterli sakat olmak için. hele abinizle aranızda 2 yaş varsa yani ergenliğinizide birlikte yaşıyorsanız vücudun her farklı yeri özenle tanınır. hatta fantezi şeklini alıp klasikleşenler bile vardır: kolun morarmış yerlerine parmak bastırmalar, kramp giren ayağı sıkmalar, uyuşan kolu ters çevirmeler... *
dayak 1: oyuncaklarımla oynayacağım diye kendime alan açmak için elektrikli ısıtıcıyı yatağın kenarına doğru iyice ittim. itince düğmesi yeni aldığımız mobilyanın kenarına değmiş açılmış. yarısı yandı mobilyanın. 1 hafta ya vardı ya yoktu o koltuk. sonuç: annemin ''nakavt'' diye araya girmesiyle bir tokatla yırttım.
dayak 2: andımız dan 6 kişi kaçarken yakalandık. müdür de sıra dayağı sonuç: 1 tokat.
dayak 3: din kültürü dersinde ezberlemem gereken duayı ezberlemedim sonuç avuç içi yukarıya bakacak şekilde tırnaklar birleştirilir cetvelle üstten vurulur. en çok bu acıtıyordu lan.
-Abime hayvan demiştim, nereden geldiyse bir anda yüzümde okkalı bir tokat belirmişti. Sonra anladım, babammış.
-Yan binanın bahçesinde musluk vardı, su içmek için ağzımı dayamıştım, kapıcı gelip tokat atmıştı, daha da kötüsü dişim musluğa çarpmıştı, ağzım kanaya kanaya eve gitmiştim. "Ne işin vardı" orda diye kızan annemden de bir tokat yemiştim.
-Abimle karşı karşıya Counter oynarken wall açtığını iddia edip küfür etmiştim, akabinde abimden fena bir tokat yemiştim yine.
karambolden falan derken herkesten dayak yemişim lan,annemi babamı abimi geçtim, yan binanın kapıcısı ne lan?*