sağ elimde kesik var, 20 yaşımda iken pencereye yumruk atmıştım. sol dizimde dikiş izi var, çocukken çok hızlı koşar önüme bakmazdım. düşüp dizimi fena yaraladım, 6 dikiş atıldı.
tam 10 yıl önce bu aylarda freni tutmayan pinokyo bisiklet ile yokuştan aşağı inerken duramayıp ön tekerin bir çukura gelmesiyle 10 metre ileri uçusumun ardından iki kaşımın arasında namusum gibi taşıdığım yara izi. 1 santim civarıdır.
Kafamdaki morluk. Cam kapilarin azizligine ugrayan kafasinda kavak yelleri esen bir yazarin hazin sonu da diyebiliriz buna. Artik ne gibi bir dalginliksa kafami direk cam kapiya geciriverdim bakkal amca da yere yigilmama dayanamayip bana cikolata armagan etti. (Bkz: kisa gunun kari)
baş parmağımdaki 25 senelik yarık, çenemdeki kırık, iki kaşımdaki patlak, dizimdeki yırtık, kollarımdaki ve göğsümdeki sayısız jilet izini saymazsak öyle pek de yaralı bir adam sayılmam.
sol ayakta kucukken dusunce acılan bırıncı sınıf cocuklarının resımlerınde cızdıgı kuslara benzeyen yara ızı, sag ayak bılegının bıraz ustunde motosıklet kazası sırasında olusmus kucuk yara ızı, sag dızın uzerınde utu yanıgı ızı, sol kolda derın bır kesık ızı ve boynun sag tarafında kedı tarafından ısırılarak acılmıs bır adet kedı dısı ızı.
amatör ligde sağ açık oynardım. topu almış ve var gücümle koşarken sol çarprazımdan gelen rakip defans beni makasa aldı. yere düştükten sonra 5 metre dizlerimin üstünde kaydım. sonuç olarak dizlerimde hafif çıkıklık oluştu. halada inmedi.
Bisiklet sürerken bir araba ile yarışa girmiştim. Çok akıllıyız ya arabayı bisiklet ile sollayacağız. Neyse efendim bir hayli süratli şekilde köşeyi dönerken bisikletin pedalı asfalta takıldı ve hoop taklayla karışık elektrikçi dükkanına daldım. Ama şans eseri sadece dirseğim sıyrıldı. Kaç sene oldu izi hala durur. (Elektrikçi abi de sağolsun çocukluğumuza verdi, kızmadı)
ohooo oooo dur. hangi biri sayılası? mesela ablam ben dokuz yaşındayken(cedrikten bir yaş büyükken) sağ bileğime makas saplamıştı, ama allah var iyi kızdırmıştım ha. takip eden aylarda küçük kardeşim hafız yusuf kafama çay tabağı atmış ve üç beş santim yarmıştı. fazla kanamadı. kendiliğinden geçti. abim en büyük dingilliğini bana karşı yapmış olmalı şu hayatta. mahallede yeni aldığım bisan bisikletle tam gaz hız yapıp ellerimi bırakmışım, mahallede maç yapanların arasına önceden ıslık çalarak dalmıştım. herkes açıldı kenara, abim kaldı öyle inadına. ayağındaki topu geri- ileri yapacağına, yapamadı ve topla ben kaldık başbaşa... buyrun cenaze namazına! işte o gün öldüm ben! neyse işte üç beş metre sürüklendikten sonra, kafam çöp varilinin on cm yakınında bir vaziyette durabildim. sol kol çatlak, ellerin dışı soyulmuş ( bu en büyük acı) kafamın sol yanında hala mevcut bir delik vari birşey var. merak etmeyin şu an üniversite okuyorum , ilk girişte dersaneye gitmeden kazanabildim, ve derslerim de gayet iyi. anlatabiliyor muyum? heeee ben annemi unuttum yaa! altı yaşındayım anneme yardım edecem soba borularını çıkarmak için, annem elinden bir kaydırdı boruyu laaaaapp (from ismail abi) sol kaşımın beş cm yukarısına, lan durduramıyolar kanı, derken 7 dikiş de oraya. ha bi şey daha var ama onu da (bkz: unutulmayan kazalar) başlığında yazmayı düşünüyorum.
kalp yarası diye duygusallığın köküne vurmak isterdim ama yapmayacağım.
dizimde bulunan 10 dikişlik yara.
boyum kadar kızılcık ağacına çıkarken dal kırılıp kırık kısmın bacağıma dalması sonucu olmuştu.
yeni sünnetliydim allahtan pipime bir şey olmadı.
ona bir şey olsaydı ne yapardım ben.