Japonyaya gitmek ve japon mutfağını işin uzmanlarından tadıp, kapsül otellerde kalarak bisikletle şehirleri turlamaktır. Öncesinde de japonca öğrenme hedefi yer alır.
Yüksek maaş hesaplamalarına sahip, çalışanlarına iyi davranılacak ve kendi yağında kavrulabilecek saygın bir şirketin genç sayılabilecek bir yaşa sahip Ceosu olmak.
pek çok hedefim olmasına rağmen hepsinin sonu tek bir amaca çıkıyor, ne kadar güzel. şunu da düşünüyorum peki ya o andan sonrasında ne olacak bunu önemsemiyorum sonrasını düşünmüyorum. ama o dili öğrenmem gerek hem de fazlasıyla.
gelecek hedeflerinin ne kadar sığ olduğunu görmemi sağlayan başlık.
askere gittim. yazıcı yaptılar. yeni gelenlere bir sürü kağıtlar vs. doldurtuyoruz. tabi ben sonra hepsibi tek tek okudum, meraktan de, işsizlikten de, ne dersen de işte. anketlerden birinde gelecek hedefleriniz nelerdir diye bir soru var. gelen askerlerin %70'i kısa dönem üniversite mezunu ve cevaplar ekseriyetle; iyi bir iş bulmak, evlenmek, ev almak, araba almak falan diye cevaplanmış. hemen döndüm kendime baktım. 26 yaşındaydım. iş var, evlenmişim, evi aldık, arabayı aldık hepsi de kendi alın terimizle yapılmış. lan dedim bu adamların kafalarına göre benim hedefim kalmamış. sıçtık dedim. dante gibi daha 35'e bile gelmeden ne yarısı hepsini bitirmişiz ömrün. acaba dedim yine dante gibi cehenneme, arafa veya cennete yolculuğa mı çıksam vergilius'u bi yerlerden bulup. hemen aklıma geldi benim hedefler bunlar değildi çok şükür. hemen yolculuktan vazgeçtim. "mutluluk bir seyahat şekli olması gerekirken, bir türlü ulaşılamayan istasyonlar haline geliyor." bu müthiş cümleyi düşünürken, siz sözlüğün genç ergenlerine diyorum ki, hayatın olağan akışı içerisinde yaşanacak şeyleri hedef olarak koymayın önünüze, sonra afallarsınız. cevapların birçoğu hedef değil amaç aslında.