bazen kendi kendime diyorum, evlenmek barklanmak, mutlu olmak çok istiyorsun ama evlilik öyle kendi kendiliğine yürümüyor galiba. en iyisi sen mi, otur oturduğun yerde biraz daha, karşına iyi biri çıkana kadar böylesi hayırlıymış. de diyorum.
bir başlık sorusu. bir düzene koyulma eylemi olarak görüyorum. ama bu düzen için öncelikle ortak alan hobileri, hayat görüşü uyuşacak ve biraz da fiziksel olarak uyuşacak, hanım hanımcık biriyle evlenmek olarak düşünüyorum. erken evlilik ne kadar kötüyse, geç evlilik de o kadar kötü aslında. yani kötü değil geç evlilikte. kötü olan bir şeye alışmak, bağımlısı olmak. yani evlenince artık bir çift olarak hareket etmeniz gerekiyor diye düşünüyorum bilmiyorum ama. evli olalım, beraber yatalım, aynı evi paylaşalım ama takılma alanlarımız farklı olsun, sen kafana göre yaşa ben kafama göre yaşa tarzında bir evlilik asla yürümez herhalde. ya da evlilik böyle bir şey değil zaten de diyebilirsiniz. evlenmeyi isteyen erkeklerdenim, bütün şartlar oluşunca. ama büyükte konuşmak istemem. ulan nereden evlendim, ne güzel bekarken daha mutluydum dedirtmesin allah diye dua etmeye çalışırım. hayırlısı.
Kızların icat ettiği bir şey gibi görülmesi erkeklerin egosunu okşasa da tek hayali evlilik olan bazı erkekler de var.
Erkek kardeşimin tek hayali kır düğünüydü. Kır düğünü ile Evlendi, rahatladık ailece. Şimdi aşırı mutlu.
Bazı insanlar evlilik insanı, bazıları değil. Hepsi bu aslında.
Evlilik çift taraflıdır gençler.
Kadın erkekle, erkek kadınla evlenir.
Sorumluluk her iki taraf için de söz konusudur.
Anlamadığım şu, kadın nasıl kendini evlilikle garanti altına alıyor? Tercihiniz çalışan bir kadınsa, böyle biri ile evlenirsiniz. Durum böyle olursa da oturur ev işlerini bölüşürsünüz.
Evlilikte ne kadın ne de erkek kendini nimetten saymamalı. Fikrim budur.
her evlilik ilk bir yıl zordur derler. zor olan evlenmek değil, biriyle aynı evi paylaşmaktır. bir kadın için mesela, sürekli her şeyi bir rutinde tutmak ve düzene sokmak çabası zordur. örneğin ben; koltuğun minderi bozulsa sinirlenmeye başladım. tezgahın üzerinde bardak görünce geliyorlar mesela. halbuki bu kırlent düzeltme ya da bardakların tezgahın üzerinde bırakılmasına sinirlenmek anneme özgü bir şey sanırdım ve çok saçma bulurdum. mesela siz hiç tuvalet kağıdı yüzünden biriyle tartıştınız mı? tartışmadıysanız biriyle yaşamaya başlayınca tartışırsınız. çünkü bu tuvalet kağıdı bitince neden onu hep ben dolduruyorum diye bile gerilebiliyor insan. bir de benim gibi %70i asabiyetten oluşan biriyle evlenirseniz vay halinize *
dünyanın en rahat adamıyla evlendim. yani sonucunda kimse ölmediyse, onun için hiçbir şey sorun teşkil etmez. ev kirlenebilir, temizlenir ya ne olacak der. yemek olsun, ütü olsun, temizlik olsun, evde bir nizam intizam olsun zerre umrunda olmaz. onun için en önemlisi evde kahve var mı yok mu, varsa sorun bitmiştir.
evlilikte en önemlisi dengedir. birinden biri çomağını saklayacak. kadın fedakardır, kadın öyledir, böyledir muhabbeti yalandır. herkes fedakar olacak, herkes anlayışlı olacak ve amaç anlaşmaya çalışmak olacak. anlaşalım diye yola çıkmak, yapıcı davranmak yaşamı kolaylaştırır. sorumluluğu ve yükü tek bir kişi taşımaya çalışırsa devrilirsiniz.
karşılıklı olarak birbirinizin kıymet verdiği insanlara saygı duymayı da başarmanız halinde evlilik yürür, ev yuva olur. kurallar koyun ve onlara uyun. kendinize ayrı ayrı yaşam alanı sağlayın. hafta içi bir akşam kendinize arkadaşlarınızla eşli bir akşam belirleyin. bir de haftasonunun bir gününü özgür geçirin. mis.
"ben" düşüncesini "biz" yapabildiğiniz sürece dünyanın en güzel şeyidir. ancak "biz" algısı günün birinde "sen" ya da "ben" algılarına geri döndüğünde ise bitmesi kaçınılmazdır.
bir ömür "biz" algısını koruyacağınız kişileri arayın...