kim gölgesinden kaçabilir ki?
geçtiğimiz yollarda kaybettiklerimizin bize en büyük kötülüğü kendilerini tekrar, tekrar hatırlatmalarıdır.
bir kere kaybetmekle kurtulamadığımız şeylerdir.
yoklukları hayatımızdaki varlıkları haline gelir.
hep ama hep hatırlarız.
ne biçim kaybetmektir bu?
kim gölgesinden kaçabilir ki?
bazen duygularımız bizden erken yaşlanır ve bizden hayatın geri kalanını alır.
hayatın, kendini anlayanları cezalandırmasıdır bu...
durup, durup ardına bakan kadınlar vardır.
geçmişi düşünmekten şimdiyi yaşayamazlar.
her şeyi didikleyip duran mazisinin gölgesinden,
anılarının yükünden bir türlü kurtulamayan gözleri ufuk yorgunu kadınlar.
güçlü, köklü bir biçimde yeni arkadaş edinecek yaşları geride bıraktıysan eğer,
hasar görmüş eski arkadaşlıkları onaracak çağı da geride bırakmış oluyorsun.
zaman ilerledikçe birçok şey, daha zor olmaya baslar. beklentisi yüksek olan kadınların yalnızlığı daha koyu oluyor. büyük lafların gölgesinde geçen hayatlar,
bir daha iflah olmuyor, geçip gittiğiyle kalıyor.
zaman, aşk...... her şey!
ayrılıkları ayrıntılar acıtır.
Bir terazi gibi dengesizdim tanrının elinde
Sallanıp durdum bazen güzeldi, bazen işkence
Kendimi aradım kitapların, insanların içinde
Beni bulmak için kimi yolladın peki vakti gelince
Hani kalbim vardı, ölmeden de durmazdı
Hani gözlerim gördükçe hayallerim olacaktı.
inandım, yaşadım, yaşandım daha çok
Ben doğmadan öldürüyorsun, söyle mutlu musun?
Ben hiç yol almadan durduruyorsun, mutlu musun?
Mutsuz olmamdan.
At, savur at sevdayı bir yere fırlat
Bitti sayıp acıyı kaldır öyle yat
Sor, herkese sor acılar unutuluyor
Ağlayınca gözlerinden silinmiyor
Aşk her defasında bak bulunuyor
Bırakırım zamanı öyle biraz da
Sen olmadan da yine geçer nasılsa
Hatırla bunları sakın unutma
Diyordun ama o zaman gülüyordun
Yanımdaydın, canımdaydın
Şimdi nasıl geçer bu ömür?
Susma söyle nasıl yaşar böyle insan!
Susma konuş, hadi anlat büyük insan!
Söyle bir aşk mı çare olurdu zaman mı ?
Böyle kaldırıp atardık ya sevdayı!
Susma söyle nasıl yapar bunu insan?
Susma nasıldı anlat hadi ayrılırsam!
Söyle hayat mı çare bulurdu kendin mi?
Böyle büyük aşklar böyle mi biterdi?
At, silip at aşkları bir yere fırlat
Bitti say ki derdini kaldır öyle yat
Sor, ne olur sor sen benden ayrılırsan
Ne olur düşümde bir ömrü durdursan
Aşk her defasında bende ararsam
Bırakırım kendimi öyle biraz da
Sen olmadan da ben yaşarım nasılsa
Hatırla bunları sakın unutma
Diyordun ama o zaman gülüyordun
Yanımdaydın, canımdaydın
Şimdi nasıl geçer bu ömür?
Susma söyle nasıl yaşar böyle insan!
Susma konuş hadi anlat büyük insan!
Söyle bir aşk mı çare olurdu zaman mı böyle?
Kaldırıp atardık ya sevdayı!
Susma söyle nasıl yapar bunu insan
Susma nasıldır anlat hadi ayrılırsam
Söyle hayat mı çare bulurdu kendin mi böyle
Büyük aşklar böyle mi biterdi
Susma hani aşk insanı zaten bulurdu?
Susma hani yıllar aşka çare olurdu?
Söyle yıllar mı daha hızlı bir kurşun mu?
Böyle sensiz her gün biraz yok oluşum mu?
daglarda tek tek atesler yaniyordu.
ve yildizlar oyle isiltili oyle ferahtilar ki
Şayak kalpakli adam nasil ve ne zaman gelecegini bilmeden
guzel, rahat gunlere inaniyordu
ve gulen biyiklariyla duruyordu ki mavzerinin yaninda,
birden bire bes adim saginda onu gordu.
pasalar onun arkasindaydilar.
o, saati sordu.
pasalar 'üç' dediler.
sarişin bir kurda benziyordu.
ve mavi gozleri cakmak cakmakti.
yurudu ucurumun kenarina kadar,
egildi durdu.
biraksalar
ince uzun bacaklari ustunde yaylanarak
ve karanlikta akan bir yildiz gibi kayarak
kocatepe'den afyon ovasi'na atlayacakti.
umut kaya-gül güzeli
Elini son defa yanağıma koy
istemiyorsan giderim giderim
Serin bir sonbahar akşamında söz
ismini unutur silerim silerim
Tuttuğun kalem olsa yüreğinin elleri
Bir defa daha yazsa bebeğim bebeğim bebeğim
Eğer bir masal perisi
Girerse rüyalarına
Öldü dersin gül güzeli
Tılsımını kaybetti
Uğruna döktüğüm gözyaşlarım için
Yağmurdan özür dilerim dilerim
Kuruttuğun kızıl gülleri alıp
Senin için senden geçerim
Tuttuğun dalım olsa yüreğinin elleri
Yine bana yasla bebeğim bebeğim bebeğim. *
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar ... ben ağlaşırız.
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
O mahur beste çalar ... ben ağlaşırız.
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
O mahur beste çalar ... ben ağlaşırız.
Bitmez sazların özlemi daha sonra, daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara
O mahur beste çalar ... ben ağlaşırız.
(bkz: yalın - bir bakmışsın)
Güvenme bu kadar aşkıma öyle sağlam da değilsin
Titrerim kendi üstüme benden değerli değilsin değilsin
Bir bakmışsın ben yokmuşum üzülmeye doymuşum
isyanımı yola koyup hayatından kaybolmuşum...
bir rüya olmalı görüdüğüm
gördüğüm bir rüya olmalı
belkide hiç uyanmamalı
sonbahar sonbahar olmalı sebebi
sebebi sonbahar
sonbahar sonbahar
korkmuyorum hiç..
başla hadi sar karanlığınla beni al
en derinine hadi
sar bi kere sar bi kere
başla hadi vur yalnızlığınla beni yerden yere
hadi vur bi kere vur bi kere
başla yıka yağmurlarında beni
ıslat yine ıslat yine
hadi..
kaybet kaldırımlarında beni yürüt yine
üşüt yine
korkmuyorum korkmuyorum..
-sonbahar-
Bir deniz kıyısındayım hafif puslu hava ve bulutlar ağlıyor inceden.
Deniz mutlu kendinden bir zamanlar kopmuş olan yağmur damlaları ile yeniden buluştuğu için.
Bulutlar ise üzülüyor kendinden kopan kaybettiği her damla için.
Ne gariptirki hayatın kuralı bu.
Biri kaybeder üzülür biri bulur sevinir mutlu olur.
Evet kural budur ama hayat beni her daim muaf tuttu bu kuraldan.
Ben ne buldum nede kaybettim ikisinin arasında çırpınıp durdum sadece.
Ne tam kaybettim seni nede tam buldum.
Hep eksik kaldı sol yanım.
Tam kaybettim derken buldum seni ama sevinemedim kaybedecektim çünkü, yine üzülecektim.
Öylede oldu buldum derken yine kaybettim seni.
Bugünlerde yine kaybedişleri oynuyorum.
Hep bendesin ama bulamıyorum seni. Yoksun yanımda üşüyor ellerim yalnızlık titretiyor içimi.
Yalnızım diyorum üşüyorum.
Deniz vuruyor dalgalarını kayalara yalnız değilsin ben buradayım diyor ama yetmiyor.
Benim için yalnızlık kimsemin olmayışı değil senin olmayışın bunu; ne sen ne deniz nede bir başkası bilmiyor anlayamıyor.
Üşüyor ellerim çaresiz sokuyorum ceplerime, cebimde kalan son umut kırıntılarını buluyorum.
Çıkarıp bakıyorum deniz seviniyor işte umutların varmış senin diyor ellerimde kalmış üç beş umut kırıntısını kast ederek.
Acı bir gülümseme dudaklarımda yeter mi diyorum yarınlara, yaşamaya yeter mi? Deniz cevap veremiyor.
Yetmezdiyorum yetmezElimdeki son umut kırıntılarını da denize atıyorum ;yalnızım diyorum deniz bu sefer anlıyor yalnızlığımın sensizlik demek olduğunu susuyor. Ben de susuyorum bulutlar ağlıyor ben de ağlıyorum.
Sensizlik esiyor üşüyorum
__________________ http://imkf12.imageshack....img12/91...ebymyfirst.jpg
yapraklar son bahar günü hep açmak ister
insan sevince neden gözü görmüyor tanrım
neden hergüzel şeyin sonu hüsranla biter
gözlerim ondan başka görmüyor tanrım
onu alma yanımdan onsuz olmuyor tanrım