soğutucusu olmadan o artık bir hiç. ayrıca pilini de 5 dakika gibi kısa bir sürede sömürebilme özelliğine sahip. ama yine de iyi kötü bir sürü anımız oldu onunla, severim keratayı.*
ha memnun muyum derseniz hayır. açıkçası sırf mecburiyetten kazık yedim aynı fiyata bunu ikiye katlayan monster marka pc'ler yok değildi. space tuşu basmıyor wifi'side az çekiyor bu veledin. aman diyorum uzak durun sony'den.
hp pavilion dm 1.
iki çekirdekli amd işlemcisi var ama işlemciyi hatırlamıyorum 1.6 ghz idi sanırım, 320 gb hdd, 3 gb ram.
amman uzak durun netbook gibi performanıs var. henüz alalı 3 ay oldu, hafif taşınması kolay diye
aldık ama bileydim bu kadar köü olduğunu netbook alırdım, dünyada para verdik.
evin ikinci bilgisayarı ise:
intel core 2duo t6400 işlemcili 4 gb ram ve 320 gb hdd'li dell notebook.
4 sene evvel almış olmama rağmen kaya gibi.
az ısınınca kapanıyo, geçen ekranı gitti laptop bu anlattığım, sonra ne olduysa düşürdüm şarj kablosuna ayağım takıldı, o ara masa üstünün monitörüne bağlıydı laptop. bi baktım ikisi birden yere düştü, sonra laptopun ekranı tekrar çalışmaya başladı ama bu seferde masa üstünün ekranı bozuldu artık çalışmıyor. özellikleri bu işte; çok fazla dengesiz, ne zaman ne yapacağını bilemediğim haşarı birşey, biraz çocuksu..
8 bitlik 6510 MOS mikroişlemci
VIC-II grafik çipi (8 sprite desteği (yazılım teknikleriyle arttırmak mümkün) ve 2 bitmap grafik modu var)
38 KB ram
1000 byte renk belleği
8 pinli DIN konnektörü
markası da commodore 64