sunum , ve hitabet gücüm ile dikkat çekerdim. ne zaman okulda sunuculuk , tiyatro günün anlam ve önemini belirten konuşma olsa akla hemen ben gelirdim. hatta bi ogretmenim bana
-Bahadir seni ileri de kendi mesleğinde değilde televizyonlarda gorursem hic sasirmayacagim artik sunucu mu olursun. millet vekili mi bilmem hitabetin çok güçlü derdi.
şuanda mi ne yapiyorum. eğitim fakültesi mezunuyum ve KPSS engelini asip öğretmen olma derdindeyim.
En önde oturup öğretmenin her sorduğu soruya kendimi yırtarcasına el kaldırmam dikkat çekerdi. Çünkü tembelin tekiydim, hiçbir bok bilmiyordum, ancak en iyi bildiğim şey öğretmenlerin kafasını kuma gömen arkalarda saklanan ve hiçbir soruya el kaldırmayan öğrencileri bulup tahtaya kaldırmalarıydı. Aslında çok sessiz kendi halinde biriydim, söz konusu soruya cevap vermek tahtaya kalkmak olunca neden bu kadar girişken olduğumu merak ederlerdi. Öğretmenlerim ise derslerdeki atılganlığımın sınav sonuçlarına neden yansımadığını, neden çok iyi notlar alamadığımı merak ederlerdi. Ona da cevabım hazırdı, sınav heyecanı. Tabii ki yalan söylüyordum çünkü hayatım boyunca sınavda ne elim terledi, ne kalp atışım hızlandı, ne de cevap şıklarını doldururken kaydırmışlığım yoktur.
gerekli gereksiz bir çok şey hakkında araştırıp bilgi sahibi olmamla dikkat çekiyordum ve hala dikkat çekmeye devam ediyorum. bu yüzden yıllarca kripton gezegeninden gelmil clark kent gibi muamele gördüm sözlük.
ülkücüydüm ben, okul reisiydim. üstelik denizli şampiyonlukları olan bir güreşçi.
çok iyi de top oynardım. ama soktumun kafası bi türlü basmadı matematiğe, hoş hala da anlamam ya. ama en dikkat çekici yönüm tarih bilgimdi. edebi ve tarihi manada sadece sınıfta değil tüm okulda dikkat çekmiştim. ama tabi çok geride kaldı o yıllar. bakıyorum da tam on yıl geçmiş üstünden.
üniversitede maldım amk. karı kıza da takılmazdım. zaten tek başıma ev tuttum. asosyal puştun biri oldum çıktım.
lisede çok hızlı kişiliğimle bilinirdim. 3 günde bir kız arkadaşım değişirdi hey gidi günler hey devamsızlıktan kalma riskine rağmen ne sinemalara gidildi,ne yerler gezildi..
üniversitede ise daha ağır ve makul bir insan oldum, olgunlaştık tabi..
Çok gevezeydim ben, kiminle konuştuğumun , ne konuştuğumun hiçbir önemi yoktu, örnmli olan konuşmaktı, suskun oldugum zamanlarda bile başkalarının çıkardığı gürültü üzerime kalırdı, başkası konuşsa bile her durumda konuşan ben olurdum, bu durum resmen üzerime yapışmıştı.sahi çok konuşan bi kız vardı , ne oldu ona ?
ilkokul içindir.
önlüğüm sürekli eksik düğmeli ve genellikle kemeri kopuk olduğundan matematikte herkes yanıma oturmak isterdi çünkü o kıyafetle öğretmenin yanına gidemez, problemi çözer, yanımdaki arkadaşı yollardım.
bi de kurtarmaçta birinciydim *. velhasıl süperdim, zamanla tembel ve ağır oldum.
çözemediğim soru yapamadığım bir şey olmamasına rağmen yazılı sınavlardan iyi sonuçlar elde edememem. zira heyecandan unutuyor cevapları yazılıda yazamıyordum. onun dışında ders işlemişliğim bile vardır. mesela felsefe dersi. evet sınıfa ders işlettirdim. ama bu tabi ki öğretmenlerin anlayışsızlığıyla sonuçlanmadı hepsi de notlarımı yüksek tuttu hatta sınav sonuçları 20 puan altta olsa bile. okulun en fazla kitap okuyan rekortmeni lise hayatımda 170 kitap okudum sadece atölye kütüphanesinde. lise benim dönemimde 3 yıl idi.
Nasıl olduğunu sorarsanız anlatayım; şimdi hoca beni tahtaya çakardığı zaman gözlerim sıra altlarından kızların bacak aralarına kayardı böyle oluncada benim oğlan şaha kalkardı. tabi büyük olduğu için bütün sınıfın dikkatini celbederdi, bu şekilde nam salmıştım okulda, kızlar sabahları benden önce penisime günaydın derlerdi o derece yani...
sınıf, ön sırada oturacağım diye ağlaşan kızlarla doluyken, ön sıradan kalkıp,
-öğretmenim isteyen burada oturabilir, diyerek bu yakıştırmaya layık görülmüştür.