Saat 03.00'de yaylaya 20 dakika uzaklıkta uçsuz bucaksız ve sessiz sakin, etrafta sadece rüzgarın ve böceklerin, ara ara kurt ulumalarının olduğu, ateş yakıp biraz ısındıktan sonra yere ceketimi serip ateşin yanına kıvrıldığım ıssız ova.
okuldayken öğle arası uyumak için camiye giderdik. sonra sonra baktım olmuyor sandalye üzerinde dimdik bir şekilde başı hafifçe yere eğip uyumayı öğrendim. artık işyerinde, otobüslerde, misafirlikte her yerde uyuyabiliyorum. ama en güzeli permeperişan olarak uyandığınız yerlerdir. 10 dakikalık uyku size 2 gün yatmışsınız gibi gelir. her yerinizin tutulması sa çabası.
her yıl yaz tatilinde mutlaka en büyük teyzemde kalmaya giderdim. ankara ile arası 3-3.5 saat uzaklıkta olan bir şehir. geçimlerini tarım ile sağlıyorlar. yine bir yıl ekinleri biçtik 1-2 hafta sonra satmaya götürdük kuzenimle ama tuhaf olanı gece gelip traktörü ve römorku eylememizdi ekin pazarının çevresine (çünkü önümüzde çok sıra vardı ve daha da olacaktı biz de geceden gelmiştik). römorka evden getirdiğimiz çadırı serip üstüne yatağı da serdik ve üzerinde uyuduk. ilk defa yıldızları seyrederek uyumuştum. yani uyuduğum en ilginç yer sokak ortasında bir römorkun üzeriydi.