damarımda alkol gezerken görmek istemediğim sol frame hedelerinden biridir. durduramıyorum kendimi yine.
sevgilim demek çok mühimdi senin için.
söyle diye her boku yemiştim halbuki. yok dedin. inatçısın ya. illa kırıp gireceğim duvarlarından içeri. duvar duvar değil sur sanki. gücüm kalmamıştı artık. pes edecekken çıktı o kelime ağzından. hiçbir şeye bu kadar sevinmemiştim hayatımda. nasıl bir etkiydi. kaldım öylece hatırlıyor musun? gülümsemen vardı bir de üstüne. sanki bile bile yapılmış bir şey. sanki inadına...
gülümseyebildim nihayet. gözlerine bakabildim. sustuğundaysa bulutlar habercisiydi yağmurun. o anlıktı dedin. evet başardım her saniye söylemek zorunda kaldın. ama o ilki. ilki unutulmaz...
sevgilim dediklerini anlatırdın bana. gözlerine bakıp nasıl içten söylediğini. sonra nasıl acı çektirdiklerini. arkadaştın tabi. her an yanındayım diyen bir arkadaş. imkansızdın. düşünsene sadece sıradan olabilirdin benim için güya. ama sevgilim dedirttim sana. aşkım, canım, bebeğim e biten insanlar seyrederken çıkardı o kelime dudaklarından. şimdi imkansız değilsin. her şeyinle benimsin dedim. vazgeçmedim dedim.
Sevgili sevgilim,
iyki hayatıma beni bütün iknaların sonucunda girmişsin.senle olmak çok güzel.inşallah seni hep severim.yani birşeylerine takılıp senden soğumam.biz çok güzel yakışıyoruz. bazen korkuyorum seni kaybetmekten. senden müthiş bir güç alıyorum ve inşallah seninle en yakın zamanda da evleniriz tek dileğim bu. yüzük taksakta yeterli.
kişiye göre değişiklik arzeden, hitap sevgiliye olduğunda, alalade bir kelimeyi bile türkçenin en güzel kelimesi yapabilecek güce sahip yazılardır. Nefret dahi içerse unutulmamalıdır ki nefret içinde, sevgi ve aşk barındıran bir duygudur.
bana yazdığı şiirinde ben "su"ydum, o da "toprak". ben de şöyle dedim:
"toprakla su karışınca çamur olur derler, biz bi daha hiç ayrışmamacasına kil olduk, şekillendik. unutma su tek başına bi işe yaramaz, bu kadar değer verme. topraksız bi şey üretemez su.
hani avatar'da "i see you" diyolardı ya, öyle bi durum. farklısın, başkasın, sadece bakmadık birbirimize... gördün, gördüm. ilk gördüklerimiz yüzeydeydi..hatırlasana bu kadar derin değildi. derinlere daldıkça başka bi dünya çıktı ortaya, yüzeydeki ışıltıya aldanıp da kalmadık ya da karanlık sanıp derinleri, ışık oyunlarına aldanmadık. güneş batacaktı elbet, ışıklar solacaktı yüzeyde. o ışık oyunlarından sıkılıp farklı renklere kaçanlardan olmadık "şimdilik" * , ya da güneş batıp da pırıltılar gittiğinde boş ve karanlık denize bakamayanlardan olmadık. biz derinde birbirimizin oksijeni de olduk ışığı da. şimdi o ışık büyüyo, zaman zaman dalgalanan mum alevi gibi korkutsa da sönecek diye, büyüyüp güzelleşiyor."
hazır 18 ocak gelirken, bi izimiz kalsın "biz"e dair internet sonsuzluğunda.
nicelerine.
m&g
yine tartışmalı olarak girdiğimiz bir gece. sık sık tartışmıyor olmamızdan mıdır nedir ben çok üzgünüm. amacım seni kıvrandırmakken şu an ben kıvranıyorum ve uyuyamıyorum. seni çok seviyorum birtanem. bunları gözlerinin içine baka baka söylemek isterdim ama kırgınım sana. kendime kızgın sana kırgınım. dilerim her şey yoluna tekrar girer ve sana doyasıya ''hayatım'' diyerek sarılırım. evet aşk olmaktan çıktın sen çoktan.. daha öte daha ziyade ''hayatım''sın.
soğuyorum hayattan sen fark etmiyorsun bile..nerden bulur insanlar gülme sebeplerini ben bu kadar mutsuzken? neden halen etrafımı mutlu etmeye çalışıyorum? kafam karışıkken, rahat değilken. neden yorulana kadar çabalıyorum? neden kimse benim mutluluğum için çabalamıyor? yanlış anlama.. egoistleşmeye başladığım bir yerde değilim.. ne yaptıysam feda olsun ama ben de çok yorgunum. halen telefonumu kapatıp çekilesim var bir müddet bu hayattan. herkesle iletişimimi koparmak. senden bile. dolmuyor işte.. çektiğim duygusal boşluk, acı , sızı bir türlü dolmuyor. yetmiyor. ne verdiğiniz ilgi ne de sevgi. ve ben daha da soğuyorum. kafamın atmasından çok korkuyorum.
bir yıla nasıl girersen öyle geçermiş derler ya hani. ben ruhum kirli, eksik, yorgun bir şekilde girdim sevgilim. sen ardında nasıl bir sene bıraktın, ne kadar yoruldun kim bilir? yeni yıla peki nasıl girdin? hangi kadını etine hayran bıraktın? umarım koca bir yılı kirli akşamların ucuz paçavrası olarak yaşamazsın... yeni yılın kutlu olsun.
kendime olan saygımı yitirmeme sebep oluyorsun ve canımı sıkıyosun. omzumda bir yük gibisin. ikimizin dilindede aynı kelime var aslında ikimizde ayrılık kelimesini söylemek isteyipte söyleyemiyoruz. büyük ihtimallede söyleyemiycez. sen benden bende senden bekliyorum ne yazık dimi? bunca emek vermişken sana ve emeklerim karşılığında hala 'odun' olmanda çok üzücü. düzelmiyosun,değişmiyosun hatta durum dahada vahim bir hale geldi gözümde 'xxl odun'sun. daha ne demeliyim bilmiyorum sana ben seni seviyorum bırakta daha çok seveyim dedim ama sen kendinden nefret ettirmek için elinden gelen herşeyi yaptın. nefrette etmiyorum senden...etmiycemde... senin ve benim paylaştıklarımız kolay şeyler değildi biz 3 senedir yaşanan herşeyi yaşandığı yerde unutmuş gibi davranmayı çok iyi başardık ama sanırım artık birbirimizi unuttuk...ben senin hayatında var iken senin ben yokmuşum gibi davranmana tahammül edemiyorum artık...alışkın değilim ben böyle bir ilişkiye. şimdi sana sorunumuz var desem sen çıkartıyosun dersin, ayrılalım desem olmaz dersin, odunluktan vazgeç desem olmaz dersin kusura bakma ama sevgilim 'ne emmeye geliyosun ne gömmeye'...böyle saçma sapan bir halde takılıyoruz. ne sen beni arıyosun ne ben seni arıyorum neyin gururunu yapıyosak anlamış değilim hala...sen farkında değilsin ama ben seninle olduğum andan itibaren başka bir ben oldum hatta artık ben yokmuşumda sadece sen varmışsın gibi davranır oldum buda yetmiyomuş gibi sen ne kadar hatalı olursan ol yaptığın o muhteşem savunmalarına ben hep kendimin suçlu olduğuna falan inanmaya başladım. inanıyorum artık tüm sorun bende hatta tüm kavgaları ben çıkarıyorum sana gün yüzü göstermiyorum hep dır dır yapıyorum...bunun gibi birçok şeye inanır oldum yani. şuan desen kimde hata düşünmeden bende bile derim beni bile sindirdin. senden bu kadar şikayetçiyken neden hala seninle beraberim bu sorunun cevabını anlamak istemesende ben sanırım seni, seninde benimde tahmin edebileceğimizden daha çok seviyorum...neyse yüzüne söylesem anlamıycaksın nasıl olsa en azından burda içimi dökeyim.
seni seviyorum yerine seni severim diye mesaj attığım sevgilim.
ulan orda ki anlamı anlamadım tamam. bir de bilmiş bilmiş o anlamı r eki sağlıyor yani gereksiz dedin ya beni benden aldın.
ben sana şu an için seni seviyorum değil seni hep severim, geçmişte gelecekte ve şimdi demek istedim. beynine vereyim.
senin saçmalıkların yüzünden hiç olmadığım biri oluyorum, bana normal davran yada sen normal ol ki bende eski ben olayım. karnıma giren ağrılardan senin saçmalıklarından çok yoruldum.
koskoca yedi ay geçti sensiz. sigara olsan bırakmıştım şimdiye bu iradesizliğimle, bi seni bırakamadım nasıl tiryaki ettiysen kendine. bu kadar zamanda alkolik olsam alkolü bırakırdım hani diyorum müptezel olsam inan ondan bile kurtulurdum.
şimdi kimbilir kimlesin ne haldesin kimin hayatını sikmekle meşgulsün. yok yok kimse benim kadar takmaz seni emin ol.
geçen haftalarda, illuminati olayları ayyuka çıkmış, belirtilen günde ve saatte hiç bir numara olmayınca seninle bu konuyu konuşmuştuk. dedim ki sana, bak dedim bu mayalılardan da bir numara çıkmayacak. hatta gel bir iki mayalı bulalım da konuşalım dedim. sen de bana, ha ha ha çok komiksin diye dalga geçmiş, esprimi beğenmemiştin.
ulan zibidi, bugün aynı espriyi leyla mecnun dizisinde duyunca ne diye ağzını ayıra ayıra güldün. dizi de olunca iyi şaka da biz yapınca mı banal oluyor.
al üstelik mayalı da varmış. son mayalıyla konuştu mecnun. gördün mü?