Tam anlamıyla bir tür iflas yaşıyorum. Birbirinden bağımsız ve farklı konularda ve alanlarda senkronize biçimde gelişen irtifa kaybı her şeyi çıkmaz bir duruma soktu. Bir çok olumsuzluklar yaşandı ve anlaşılan o ki bu daha da devam edecek. Bir şeyin, ki bu şeyin ne olduğu hiç fark etmez, olmaması için onun olmasını istemek yeterli. Bir şey için, ki bu şey herhangi bir şey olabilir, ne kadar çok çabalarsam o şey o kadar olmuyor. Bunun tam tersi olarak, bir seyden, ki bu şeyin ne olduğunun önemi yok, ne kadar çok kaçar ve sakınırsam o şey o kadar güçlü bir ihtimalle beni buluyor. Çoğu iradem dışında gerçekleşen olaylar beni içine çekiyor ve benim tek yapabileceğim sey bu olaylara bir şekilde uyum sağlamak ya da direnç göstermek. Hayatla iki boyutlu bir etkilesimim var ve sanırım diğer her şey bu ana kolonların üzerine örtülmüş soyut kavramlardan ibaret. Ne saçma... Güneş ismi ile işaret ettiğimiz şu devasa ateş topunun altında yaşayan şu garip organizmaların kendilerini gerçek zanetmeleri kadar saçma ve sapan her şey. Oysa onlar kendilerini organizmadan fazlası zannediyorlar. Hayır diyorlar, hayır...Biz varız bizim bir ruhumuz var ve biz sonsuzuz. Biz bir hayvandan çok daha fazlasıyız. Ilginçtir, şeytan da aynı sebepten secde ermemişti ademe, onu beğenememiş, aşağılık bulmuştu....Neyse şu an konu bu değil. Şu an konu, seratonin eksikliği ve bu nalet norolojik hormonun salgılanması ve bizim de bu sayede bir parça iyi hissettmemiz için gerekli envanter ve materyallerin çok pahalı ve hatta yasak oluşu. Üzerine biraz düşünsel ve bilişsel süsler ve ambalajlar giydirilmemis yalın ve çıplak gerçek çok tatsız, renksiz ve tek boyutlu....Oysa çocukken ne guzeldi. Anlam ve amaç vardı. Her şeyin bir anlamı olduğuna duyulan inanç kadar insanı motive eden başka bir şey yok su dünyada. Ama büyüyünce, anlam denen soyut kavramın da, hayatı çekilir hale getirebilmek için insanlar tarafından uydurulmuş ve aslında olmayan bir şey olduğunu acı cekerek idrak ediyor insan. Anlamı öldüreni anlamla dikerler ama anlama tapanları da bizzat taptiklari soyut put olan anlam dikiyor işte. Hep bunun yüzünden değil mi yaşanılanlar. Gözünün önünde yaşanan tartışmasız gerceklere bile inanmayı reddeden ve kendince ve topu halde olmayan anlamlar yükledikleri kişi ve ekipler bitirmedi mi bizleri.
Soyut kavramlarla somut mevzular halledilemez. Ve somut olan şey şu ki, hayat ve hayvanlar ne iyi ne de adil. Doğada ya da evrende bir düzen yok. Hayatta olmayı ve bir şeyler yapmayı bizim kadar büyüten, abartan ve yoran başka bir tür yok. Ağzımızdan çıkardığımız garip seslere anlamlar, evet yine anlamlar, yükleyip konuştuğumuzu zannediyoruz. Oysa tek yaptigimiz ezberlenmiş sesleri tekrar etmek. Her neyse, simdi esas durum daha başka. Dediğim gibi, birbirinden farklı konularda, organize ve senkronize bir şekilde bir çok olumsuz durum meydana geldi. Ve pek düzelecek gibi de görünmüyor. Bunu paylasmak istedim sizlerle. Bu yani, bir çok farklı ve hayati konuda ayni anda yaşanan olumsuzluklar ve bu olumsuzlukların bende yarattığı tepkime ve fuzyonlar. Gerek yok böyle seylere, gerçekten bu kadar olumsuzluğa gerek yok... Buradan ayrıca şunu da belirtmek istiyorum, uzun uzun sopalarla kafamıza kafamıza sürekli ve mütemadiyen vurmak suretiyle bizlere işkence eden sayın otoriteler ve yetkililer, şunu biliniz ki bizler artık dayak arsızi olduk. Sizlerin bizlerden daha iyi bildiği gibi, elbette herkes rütbesini bilmeli ve ona göre hizaya girmeli. Amma ve lakin, çirkin be özellikle de fakir bizler, güzel yakisikli ve de tabii ki de zengin olan sizlere daha fazla yük olmadan bu biokimyasal süreci sonlandırma taraftarıyız. Bu minvalde, parasını bizzat kendimizin ödeyeceği ötenazi uygulaması için gerekli yasayi çıkarmanızı ve mümkünse bizleri bir an önce hiç vakit kaybetmeden iptal etmenizi önemle arz ederiz efendim.
Kendimi ve yaşamayı seviyorum.
iyi işler yapacağıma inanıyorum.
Ne eksik ne fazla, tam hissediyorum.
Aslında göreceğimi de gördüm, tadacağımı da tattım.
Ne yaşarsam daha lütuftan bana.
Bu kadar. Şans benimle olsun.
Anaokuluna gidiyordum. yılbaşı günü noel baba hediyeler getirmişti. Ben uzaktan kumandalı karaşimşek istemiştim; O dönem çok modaydı. Ama bana kablo kumandalı karaşimşek gelmişti. Sırf bundan dolayı oturup ağladım. Noel babanın bir hata yapığını düşündüğümden yanına gidip söylemek istedim. Tam o sırada arkamdaki arkadaşıma çok daha ufak bir hediye gelmişti. Elimdekinden olmamak için söylemekten vazgeçtim. Bu duygunun adını bilmiyordum, o yüzden de kafam karışmıştı. Arkamdaki arkadaşım küçük hediyesiden memnundu ama ben memnun olmamıştım. Sonraki yıllarda anladım ki bunun adı doyumsuzlukmuş! Biraz büyüdüğümde, mutu olmak için büyük şeylere ihtiyacım olmadığını fark ettim.
Bugün kendime kızgınım. Ilk defa birisi kendime kızmama sebep oldu. her zaman haklı olduğuma inananırdım ama bu sefer hiç haklı olmadığım gibi bir de kötü kalpli gibi hissettim. Insanlarda o kadar çok yaralar açtım ki özellikle benim için çok önemli olan insanda. Egomun ancak zararı oluyor. Bu kadar üzebileceğimi tahmin bile etmemiştim hatta düşünmemiştim. Bencil olmayı da bırakmam lazım sanırım.