ağabeyim balkonun penceresinde oturuyordu. ben de balkona gizlice çıkıp ağabeyimi arkadan bi' itmiştim hiç unutmam evin içine paaatt diye -kelimenin tam anlamıyla- yapışmıştı. ( ne gülmüştüm be, yine olsa yine yaparım )
başta her şey güzel gidiyordu, babam sesi duyup ikimizi yanına çağırana kadar. ağabeyim hâlâ olayın şokunda tabi. olayı anlattık babama, sorunca. babam bana okkalı bir tokat vurmuştu. ağabeyim bu tokattan haz alsa gerek ki bıyık altından gülmüştü ( o zamanlar bıyık ne arar tabii de ) . ağabeyimin bana güldüğünü görünce ona da bir tokat geçirmişti babam. ( kardeşin dayak yedi diye gülünür mü köftehor )
Şimdi bir kere anneden bir kere babadan bir tokat olmak üzere yediğim dayaklardir. Babamdan tüm misafirlerin içinde para istemiştim bir dakika demişti ben hala ısrarla istiyorum tabi babamda ısrarla bir dakika bir şey anlatıyorum diyor. Bu 5 defa tekrarladı sonra ben herkesin içinde şap bir tokat...
Sonra pazarda annemden lokum istiyorum bir dakika birazdan alacağım diyor ben bırakır miyim hıc 10 defa istedim ağladım sonra herkesin içinde şap bir tokat ...
Kısacası çok ısrarcı olmayın sonu kötü oluyor. ..
çok küçükken yemek yememem inatçılığımla birleşince,zaten yeterince sabırsız olan babamdan çok çok sağlam bi dayak yedim.o gün bugündür ayak bileklerimden kaburgama omurgama kadar yamuk.sanırım hep bu olay yüzünden.
Bir tarih arkadaslarla okuldan kactik. Aslinda teşebbüs aşamasında kaldı. Bizi yakalayan müdür muavini tek tek ailelerimizi aradı. Diger çocukların babasina "sakın dovmeyin, siddete hayir" gibin seyler soyledi. Ulan sıra bizimkine geldi. Az once sosyal nasihat veren adam bizim peder beye hiçbir sey söylemedi. Devamında aksam oldu eve gittim. Babam şen şakrak gülüyor falan. Ulan şaşırdım tabi içten ice. Sonra babam geçti karşıma anlat bakalim bugun ne yaptin dedi.ii baba iste okula falan gittim iste falan kekelerken babam çok sağlam bi tokat atti. Sonrası malum zaten. Hayatımda bir kez okuldan kactim. O da buydu iste.
iilkokuldayken matematikle yeni tanışmış, üstüne de ödev almıştık. annemle ödevi yaparken bana öğretemediğini düşünüp babamdan yardım istemişti. parmak hesabı yapıyorum diye çok dayak yemiştim o gün. rahmetli babaannem zor almıştı beni ellerinden. duygulandım amk.
her gelen misafirin ardından para isterdim. ama suç benim değil. beni buna alıştırıp birden para vermeyi kesen misafirlerin işiydi. babam " adamın kazancına ortaklığın mı var lan ! " diyerek dövmüştü beni. sadece bu değil en ufak şeyde bile hep döverdi. o yüzdendir ki kafa kırık bizim. haddimi aşacak sözler sarf eder isem şimdiden affola.
resim dersinde ağaçları kırmızıya boyamışım, ilkokul öğretmenim "psikopat mısın lan sen!" deyip çakmıştı bir tane. ben renk körü olduğum için değil, ağaç çizdiğim için dayak yediğimi sanmıştım. zaten bir daha resim falan çizmedim, kabiliyetim de yoktu.
amk böyle işin, pis vurmuştu ibne!
Annemin terliklerini yeme sayısını ve sebeplerini saysam burdan fizana yol olur. 8-9 yaşına kadar özellikle baya afacan bir çocukmuşum 9 yaşından sonra uslandım. Zaten küçükken haylaz olanlar büyüyünce uysal olurmuş.
Babam bir gün tv karşısında bekliyor elinde not defteri yaninda da kalem tv de çok önemli bir şeyi not alacak bende kasiniyorum aniden kalem alıp kaçmaya çalıştım o sinirle bir tekme attı bana bacağım 3 gün acimisti pepenin messiye attı tekmeler gibi bir tekme yemistim.
Ben babama arkasından usulca yaklaşıp böbrek hizasına kurşun kalem batırmaya çalışmıştım ki sene 85 falan. O zaman john wick 2 vizyona girmemişti yani fuckin pencil efsanesi yoktu.
Kadir inanır ya da Cüneyt Arkın hangisi olduğunu tam hatırlamıyorum birinin filminde görmüştüm. O nedenle sapladım. Babam da acıyla dönüp gelişine tokat atmıştı.
hiç dayak yemedim. gördüğü herkesle sohbet eden, iyimser, neşeli, laf dinleyen, uslu bir çocuktum ben. stresten saçlarım dökülürdü, yine de bir şey yok gibi gülerdim. ne ahmakça, daha o yaşta..
hala öyleyim sözlük. şimdi içime kapandım. tek fark bu. içimde yine aynıyım. bana lazım olan insanları içime aldım. dıştaki herkes bok yesin.