başarılı bir kariyerden sonra her seyi arkada birakma cesaretini alıp anadolunun bir köyünde doğal ve salaş bir hayat yaşamak. tek basima da olur ama yanımda biri olsa iyidir.
Kedilerimle yaşadığım kiralık küçük bahçeli eski bir ev. Televizyon,dizi,kitap,hobiler...1 maksimum 2 adet yakın arkadaş. Arada bir ziyaret eden fuckbuddy.. sonra ölüyosun zaten.
olgun bir kadın, küçük bir ev, kitaplar ve kahve. işte bu kadar basit. ancak ütopya tabii. muhabbet edeceksin kadınınla, dolu dolu konuşabileceksin, kahveni karşılıklı içerken gözlerinde kaybolacaksın. yaşam böyle olmalı.
Saygılı, değer veren kıymet bilen bir eşle , iş ve para kazanmak için hayatı tüketmek değil,kazandığımızla kendimize yetmek ve hayatı birlikte karşılamak.
Sevgilimden ayrılmış olsam ya da birisini platonik olarak sevsem bile bana bunun acisini hissettirmeyecek arkadaşlarimin yanımda olduğu bir yaşam tarzı. Çok zor amk çok zor. Ne arkadaşlarım kaldı ne de bana değer veren birisi.
new york'ta bir penthouse sahibi olmak, garajimda 10-15 tane ultra luks arabanin olmasi, the island filmindeki yatin benim olmasi, ozel ucagim olmasi, sephoradan istedigim kadar alisveris yapabilmem, bankada 100 milyon dolar paramin olmasi, nba maclarini surekli en onden izlemem gibi ozetleyebilirim. ama hayal olarak kalicak.
Hedefimdeki mesleğe sahip olmak, işten eve gelince yatagima girip uyumak, haftasonlari tek basima sinemaya gitmek, kitap okumak, tek basima aksam disarida yürümek, kimseye hesap vermemek, kimsenin hayatina degmemek.
Çok şey değil belli bi zamandan sonra olacak.
Kendi oturacağım evi satın alıp, 3 küsür bir maaş kazanıp, rahat bir unvanlı devlet memurluğu kadrosuna girip, evleneceğim kadınla 2 ayda bir farklı ülkeleri gezmek. Az kaldı sözlük mülakattayım herşey çok yakın.