Yarını düşünmeden uyurdum. Evet eskiden uyurdum. iş derdi sevgili derdi para derdi yoktu. En büyük sıkıntım sevdiğim cizgi filmin yeni bölümünün yayinlanmamis olmasiydi.
Söz fato'da programını izlemek, tasolarla oynamak, ip atlamak, bilgisayarda aladdin oyununu oynamak (maalesef güncel versiyonu yok, en son 2000 yılında pentium ıı bilgisayarda oynadım) ve okul merdivenlerinin trabzanlarından kaymak. Fakültede yapsam deli derler, bu gerçeği herkes bilsin istemiyorum.
Erik çalmak. Buz yemek. Erkek arkadaşlarımızı dövmek. Neymiş oyunumuzu bozuyorlarmış.biz evcilik oynarken top atan arkadaşlarımız ağlayarak şikayete giderlerdi. Artık nasıl döğüyorsak. Güzeldi ya.
karacaali gençlik kampına gitmek. kamp öncesi hazırlık yapmak. kamp arkadaşlarıyla yapılan muhabbetler. grupmulanbu üyesi olmak. her sabah köye inip teyzelerin verdigi domates biberleri kahvaltida yemek. uzun bir masa düşünün; o masadaki herkesin ekmegine yag sürmüştüm bir keresinde, anne gibi hissettirmisti bunu bile özledim...
Roman okumak. Eskiden bir çok işimin arasında kitap okuyacağım diye can atardım, okurdum. Babam "yeter kızım gözlerin bozulacak" derdi, kızardı. Şimdi işe hiçbir işim yok, zamandan bol hiçbir şeye sahip değilim. Elimde onca okunacak roman var, hevesim var ama olmuyor. Özlüyorum.