"doğmadan önce bir yaşamım olup olmadığını hatırlayıp bilemezken, öldükten sonra başka bir yaşamım olduğuna nasıl kesinlikle inanabilirim ki ?". geceleri bunu düşünmeden uyumak için son ses müzikle uykuya dalmayı alışkanlık haline getirdim.
Bu nasıl olmuş, yakışmış mı gibi soruların hepsi,
göreceli olan bir durumu soruyorlar. Ne diyeceğimi bilemiyorum.
Birde,
+kaç yaşındasın?
-92 doğumluyum.
20 desem çok, 19 desem az söylüyorsun diyorlar. Ben anlamadım bu işi.
yurdum insanı niteliğinde ki büyük akrabaların gelip "ressam kızım, ne resmi yapıyosun beni de çizsene?" demesidir. o kadar tatlı ve tontonlar ki "hayır" da diyemiyorsun, "ne resmi" sorusuna zaten cevap veremiyorsun, söylediğin terimi anlamıycaklar, terim kullanmadan anlatamıyorsun çünkü sadece portre ya da manzara çizildiğini sanıyorlar. işte böyle beni gerim gerim geren, bir o kadar terleten bir sorudur bu.