yazarların başından geçen tuhaf olaylar

entry79 galeri2
    28.
  1. çok iyi hatırlıyorum 5. sınıftaydım yan sınıfta çok iyi bir arkadaşım vardı tenefüslerde hep beraber gezerdik neysse ben çantamı topluyordum arkadaşıma baktım kapıda bana el sallıyor sonra kitap yere düştü aldım bir daha baktım yoktu arkadaşıma sorduğumda ben öyle bir şey yapmadım sınıftan çıkmamıştım dedi ben şok !!
    5 ...
  2. 27.
  3. bir gece evde televizyon seyrediyordum, kapi yavasca anahtarla acildi, once annem geldi sandim, hic kalkmadim yerimden, sonra buzdolabinin kapisi acildi, bir surahi suyun dikiste hizli hizli icildigini duydum, bu annem olamazdi, hemen kalktim mutfaga yoneldim, belli belirsiz bir insan goruntusu vardi karsimda 3 boyutlu gibiydi, donakalmistim, o da elinde surahiyi tezgaha birakip ohh bee dermis gibi bir ifade ile sakince bana bakiyordu, guluyormu ciddimi, belirsiz bir ifade ile bana bakiyordu sakince,
    oldugum yere coktum gozlerimi ovusturdum, ben gozlerime inanmak istemedikce aksine goruntu giderek netlesiyordu, erkekmi kadinmi anlayamiyordum, kadin bu dedikce kadinlasan yok yok erkek gibi dedikce erkeklesen bir goruntu, oylece
    donup kaldim dakikalarca, eger bu gercekse ilk o konussun diyordum kendi kendime, o da bunu
    biliyormus gibiydi ve biraz daha kalicam sakin ol dedi,
    boylece onun gercek oldugunu idrak edebildim, ilk
    sorum anlayamiyorum kadin misin erkek misin oldu,
    sesimin titrek ve son derece catlak cikiyordu, o nasil
    dusunuyorsan o oluyorum diyordu, ve evet saniyede
    bir cinsiyeti degisiyordu bunu ben yapiyordum, onu
    erkek yapmaya karar verdim orda durdurdum, bu
    nasil olur sen gercek misin dedim, ben senden bile
    gercegim dedi, peki neden burdasin dedim, tam
    burdan geciyorum dedi, nasil sekizinci kattan mi
    dedim, 100 yilda bir su icmek icin dururum dedi,
    sadece su mu dedim evet dedi, nerden gelip nereye
    gidiyorsun dedim, zamandan gelip zamana gidiyorum
    dedi ve su icin sana degerli seyler sunacagim,
    zaman icinde karsina cikacak kucuk ve degerli seyler
    bulacaksin dedi, su kadar degerli olmayan ama
    sizlerin deger verdigi pariltili seyler konustukca,

    ona daha dikkatli bakiyordum surekli etten kemikten
    gibi dokunabilecek kadar yakin, ama dokununca
    kaybolacak gibi belirsizlesen goruntu, bi kadin bi
    erkek, o goruntuyu sabitleyememistim, ses tonu erkek kadin arasi, ama cok guzel bir sesti cok derinlerden ve muzik esliginde konusur gibiydi.

    dedi ve kapiyi acip gitti, bi kac dakika yine ardindan
    donakaldiktan sonra, donup mutfaga surahiye baktim bostu, icindeki su icilmisti, kendimden suphe ettim, hayir ben uyumuyordum, suyuda ben icmemistim, sonra gunlerce hayal gordugumu dusundum, ama hayal degıldı, adını söylemişti adı ...
    2 ...
  4. 27.
  5. her ateşlendigimde aynı rüyayı görmem. bir keresinde de apartmanda merdivenleri inerken bildiğin rüya gördüm , ruyada ışte hemen bizim apartmanın köşesinde 3 çöp konteyniri vardı yanına copcu geliyordu hemen sağa kafamı çevirdiğimde ise peogeut servis geliyordu . apartmandan bir çıktım her sey anlattigim gibi aynen arka arkaya gerçekleşti tabi sonrasında şok etkisiyle ruh gibi yürümeye devam ettim .
    1 ...
  6. 26.
  7. her gece aynı saatlerde dağdan siteye giren ve çöp kutularına musallat olan yaban domuzu sayesinde, kendimi baskerville peşindeki sherlock holmes zannetmekteyim.
    3 ...
  8. 25.
  9. gece iş yerinin önünde arabanın bi yerini tamir ediyordum unuttum neresiydi. bi yaşlı moruk çıktı çocuklar çarşıya nasıl giderim dedi. burdan direk gidince ulaşırım değil mi diye devam etti. ben evet amca dedim. sonra baktım adamın üstü başı çamurdu. eli de kanlıydı. siktir lan bu ne dedim. amca bırakayım seni dedim ölür falan vicdan meselesi olmasın diye. vağrolun dedi devam etti. çok yavaş yürüyordu dur 1 dk ya yetişirim dedim. sonra bindim arabaya gittim cadde boyu hiç ara sokak yoktu adam da yoktu. aynı caddeyi 4 kere gidip geldim ne adam vardı ne de başka bişi.
    2 ...
  10. 24.
  11. bugün arkadaşımın evine gitmiştim. bana evi gezdirirken, annesiyle babasının odasındaki bir fotoğrafı gösterdi. fotoğrafın kenarları yanmıştı, "ne olmuş buna lan?" dedim. "yanıyordu bizim fotoğraflar, bilmiyor musun?!" dedi. hatırladım, annesinin fotoğrafları önceleri sebepsiz yere yanıyordu. tırstım.
    3 ...
  12. 23.
  13. henüz 10 yaşındayken mahallenin erkek çocukları olarak tabiki top oynardık. bizim mahalle, yüksektedir biraz yani düz bi yerde değilde tepede gibi. neyse, top oynuyorduk ve top hemen kenarda bulunan, yaklaşık 3 metre aşağıdakii evin içine düştü ve evde kimse yoktu. daha doğrusu yıkık bi harabeydi. yukardan eve baktık, top oracıkta duruyordu. rengi maviydi topun. duvardan aşağı örümcek adam edasıyla indik arkadaşımla. evin içine girdik. topun olduğu yere gittik ve top yoktu. yukardan topu görmemiz ile aşağı inmemiz yaklaşık 45 saniye sürdü fakat o yıkık harabeye düşen top aniden kayboldu.

    biz biraz şaşırdık çünkü evde kimse de kalmıyor. hatta eve tek iniş yolu o söylediğim duvardan kaynaklanıyordu. biraz birbirimize baktık arkadaşla ve o düz duvarı nasıl çıktığımızı anlamadık. geberdik lan korkudan. top yoktu amk bildiğin yok. lan şimdi görünen top nereye gider.

    o günün bende etkisi büyüktü bu geldi aklıma.
    4 ...
  14. 22.
  15. evvelsi gün mü neydi... sözlükte sabahın dörtlerine kadar takıldım yine. uykum geldi. tam yatıcam, midem kazındı. mutfakta bir parça simit kamış. onu attım ağzıma su içip yattım. sabah kalktım yüzümü yıkarken ön dişimle bir yanındaki dişin arasında bir siyahlık fark ettim. "ananı sikiyim" dedim "lan bu diş ne ara çürümüş ya, amınakoyiyim hemen gidip diş macununu fırçayı alıp fırçalıyım, mahvolmuş diş ya, ta amına koyiyim nasıl da hiç dikkatli bakmamışım, hay sikiyim ya" derken şöyle tırnağımın ucuyla bi yokladım, bi baktım dün gece yatmadan evvel ağzıma tıkıştırdığım simitten yanık bir susam parçası yapışmış tam araya, ama nasıl, bildiğin hafiften çürümüş gibi görünüyo. götümü uçuklattı namussuz. sonra susam kırıntısı olduğunu anlayınca bi rahatladım bi rahatladım sormayın... o rahatlamadan sonra diş miş fırçalamadım daha. belki çok geyik gelebilir ama bazı şeylerin değerini kaybetmeden anlamıyoruz. bazen kaybedeceğimizi bile bile aptalca davranmakta diretiyoruz. kaybedince de ne yapsak geri gelmiyor kaybettiklerimiz.

    neyse dişlerimi fırçalayım da yatayım bari... ya da siktir et ya zor geldi amk, yarın sabahtan itibaren başlarım fırçalamaya...
    4 ...
  16. 21.
  17. telefonum çaldı, yabancı numara açtım ve o acayip diyolog;
    ben: alo
    arayan adam: efendim?
    ben: pardon, siz aradınız?
    arayan adam: madem ben aradım niye alo diyerek açıyorsun!? efendim desene! şaşırtıyosun insanı burada!
    diye bağırarak suratıma kapattı.*
    yeni bir sapıklık çeşidi mi yoksa yanlış aradığını kabullenmeme durumu mu anlamadım.
    6 ...
  18. 20.
  19. yazarların birebir yaşadığı ya da şahit olduğu normal dışı olaylar.

    arkadaş çevrem takmıştır benim 'r'leri farklı telaffuz ediyor olmama. geçen oturuyoruz, konu döndü dolaştı benim r özrüme geldi. türlü şakalar komiklikler. bir arkadaş şöyle ti ye aldı beni ve aşağıdaki diyalog yaşanmıştır.

    ark; adam yarak bile diyemiyor lan ne acı.
    ben; diyorum o kadarda değil. yayak!
    ark; ahahaha hehe hoho
    ben; ne yayak işte.
    arklar; zuahahah
    ben;( gayet güçlü öfkeli ve net) yarrraak ulan.
    garson; tamam abi bizde de var.( tanıdığından bu cesareti)
    yan masalar; yavaş birader.
    arklar; sus pus.
    3 ...
  20. 19.
  21. acele bir iş için münibüse binip dudullu istikametine doğru gitmem gerekiyor. bir yandan da sigara içiyorum. sigara daha yarı olmadan minibüs geldi. sigaradan hızlı hızlı iki fırt daha çekip yere attım, minibüse bindim. arkamdan bi adam "abi sigaranı düşürdün" deyip elinde az önce attığım sigarayla koştu minibüsün içine. şaşırdım, ne bok yiyeceğimi bilemeyerek "sağol dostum, eksik olma" deyip aldım sigarayı, gitmesini bekleyip açık pencereden dışarı tıskaladım. herif ya 33. dereceden ağır manyaktı, ya da sigaraya öylesine bir değer atfediyordu ki yarısı içilip atılan sigarayı adeta heba edilmiş bir nimet gibi görüp israf olmasına gönlü razı olmayan gerçek cigara dostuydu.
    6 ...
  22. 18.
  23. bir hafta üst üste aynı rüyayı gördüm.
    2 ...
  24. 17.
  25. 12- 13 yaşlarında iken misafir olarak gittiğimiz bir köy evinde, bahçede kazma kürek bişeylerle uğraşıyoruz, ben kazmayı bir kaldırdım, iki kaldırdım üçüncüde kazmanın sivri olan kısmı laaaak diye kafama denk geldi, kan revan falan hastane olayları. allahtan bir kaç dikişle olayı kotardık. yoksa tahtalı köyde kazma sallayacaktık .
    2 ...
  26. 16.
  27. yazarları dumurdan dumura sürükleyen olaylardır.
    geçen yine sözlükte geziniyorum. şukelaları okuyorum felan. yazarın nicki üzerine tıkladım, ne görsem beğenirsin. e yazar o anki haliyle karşımda. sonra bir diğerine tıkladım, sonra bir diğerine. derken merak ettiğim yazarlarınkine. herkesi görüyorum. ve bu her zaman pek de lezzetli bir duygu olmuyor tahmin edersiniz. tuhaf da olsa bahşedilmiş bir şey işte ne yaparsın.
    neyse,
    entry girerken üzerinize doğru düzgün bir şeyler giymenizde fayda var vesselam. benden söylemesi...
    4 ...
  28. 15.
  29. karşılaştığım en tuhaf olaylardan biri, sözlükte bana freud'çuluk öğretilmeye kalkışılmasıydı. şaşkınlıktan küçük dilimi yuttum, neye uğradığımı bilemedim, imdad diye bağırmamak için kendimi zor tuttum. işte o olay: (#12704880)

    peki arkadaşım, sen tanrı'nı korudun, ideolojini korudun. iyi de benim de buna hakkım yok mu?

    daha kötüsü var: biribirimizi kandırmayalım. freud'un ne dediği, türklerin de anlayabileceği kadar açık...
    0 ...
  30. 14.
  31. 2 sene önce falan. bir çiçekçi tarafından zorla elime tutuşturulan gül ve 2 kuzenimle birlikte bir alışveriş mağazasına doğru yürüyorduk. tam o anda karşıda, kaldırımda oturan bir genç kız yerinden hızla kalkarak bana doğru koşmaya başladı. böyle saçlar rastalı, elinde sigara var falan. geldi, atladı, sarıldı boynuma. elimdeki gülü kokladı, ardından; "ben gülleri çok severim bana versene bu gülü, verir misin ki?" dedi. hiçbir şey diyemeden uzattım gülü. alnıma baş parmağı, işaret parmağı ve orta parmağı ile değişik bir şekilde dokunup, kulağıma hiç anlamadığım şeyler fısıldadı ve arkasını dönüp gitti. sonra bir anda bize doğru dönüp; "sinemada iyi seyirler!" dedi ki sinemaya gideceğimizi sadece 5 dk önce konuşmuştuk ve kimse bilmiyordu. gün boyu o kızın ne iş olduğunu düşündüm. korktum ama yahu!

    (bkz: bu da böyle bir anımdır)
    30 ...
  32. 13.
  33. 2 veya 3 sene kadar oncesiydi. Arkadasimla durum yedikten sonra aheste aheste yuruyorduk. Bilirsiniz efendim araba geri geri gittiginde farkli bir ses cikarir. Yanimizdan gecen arabadan ayni ses geliyordu. isin tuhafligiysa araba normal seyirde ileri gidiyordu. Nedenini bilemem olayin ama hala guleriz arkadasimla. Ne gundu ya duz giden arabadan o ses ilginc, tuhaf, sasirtici, gulunc vs vs vs.

    didit: bazı yazarlar anlamamış.
    arabayı geri vitese tak ve yarım debriyaj gaz yap geri geri git. bir ses gelecek gaza bastıkça işte o ses.

    bahsettiğim ses 2. veya 3. viteste giden arabada gelmez. ama anattığım olayda geliyordu. bu *
    2 ...
  34. 12.
  35. sözlükte anket görmek. en tuhafı bu.
    0 ...
  36. 11.
  37. yazlıktayken halamla bakkala gittik birkaç bir şey almak için. dondurmaları ben alacaktım, dondurma da bakkalın dışında olduğu için o içeri girdi, ben dışarda kaldım. tam ben istediğimiz dondurmaları alırken arkadan adamın biri geldi ve "hangisi senin kadar güzel?" gibi anlam veremediğim, saçma bir şey söyledi bana. yürüyüp gitti, gittikten sonra da dönüp pis pis sırıttı. dikkatimi çeken şu oldu; bu adam bizim arkamızdan gelirken o an bana yaklaşacağına dair bir şey hissetmiştim ama sonra boşvermiştim. demek ki hislerim kuvvetliymiş.
    3 ...
  38. 10.
  39. mesleğim gereği ufak bir ameliyat için bu aralar bir süre hastanede takılmam gerekti. bir sürü gerçekten hasta bir sürü de kendini hasta adayı olarak gören mutsuz, şikayetçi ve bir o kadar da bezmiş insanla muhatap olmak durumunda kaldım.

    öncelikle nereden başlasam, ayakta tedavi denen şey gerçekten varsa çok güzel bir şeymiş. fakat görmediğim kadarıyla yok. ayaktasın abi, bar gibi. aslında tüm hastanelerin bar mantığıyla çalışması taraftarıyım. bugün doktor house bile tam gün yasasına, performans değerlendirmesine karşıyken bizim illa da "konvansiyonel hastane olacak kardeşim" diye diretmemimizin bir anlamı yok. yeni fikirlere açık olmak iyidir. doktorları barmen gibi düşünün. böyle barlar sokağı gibi sıralanmış hastaneler sokağı. ışıklı, çafçaflı tabelaları, yanarlı sönerli neonları falan da olabilir. hasta olarak giriyosunuz içeri, bara yöneliyosunuz ve "bana bir tedavi" diyosunuz ya da yerine göre "bana bi muayene, çok buzlu" diyosunuz, kronik hasta iseniz "her zamankinden" bile deme imaknınız var düşünsenize. zaten hastalıklarından dolayı canları sıkkın insanların asık suratlarını bir nebze olsun tebessümle süsleyebilir bu uygulama.

    tüm bu şaşaalı girişi mevcut hastane sisteminde aslında "ufak bir operasyon" diye bir şey olmadığını anlatmak için yaptım. en ufak operasyon için bile mutlaka ameliyathane havası solumanız gerekiyor. bunu bilin de karar verin bıçak altına yatıp yatmama gibi herhangi bir karar vermek zorunda olursanız bir gün. ben bu tufaya düştüm ve hala geçirdiğim ufak operasyonun travmalarıyla boğuşuyorum. zaten çok sıra beklemekten sapasağlam geldiğiniz hastaneden yoğun bakıma alınmalık bir garabetle karşı karşıya kalarak çıkmanız hatta çıkamamanız söz konusu. elinize taramalı bir tüfek alıp bütün bir kuyruğu öldürerek ilk sırayı almak sizin için sıradan bir düşünceye dönüşürse şaşırmayın. eminim hastane yönetimi sandığımız kadar eşşek olmadıklarını göstererek "acil taramalı bir hasta" için hastanenin bütün birimlerini ve doktorlarını seferber edecektir.

    bir kere illaki yatırıyorlar insanı. çünkü ameliyathaneye o yatak vasıtasıyla götürecekler sizi. işin belki de en tatsız kısmı o çıtçıtlı düğmelerle tutturulan mal gibi dizayn edilmiş her an üstünüzden düşüp anadan üryan kalacakmışsınız hissini yaşatan o elbiseyi giymek. sadece ve sadece işeme kolaylığı sağlıyor sizin açınızdan. doktor açısından da rahatça kesip biçip demek bu kıyafet. bir adı bile yok. bok gibi bir şey diyelim biz ona.

    genel anestezi olmadığım için kendimi şanslı hisssediyorum. çünkü o esvabın içine girdikten sonra düşündüğünüz ilk şey bir şekile organlarınızın çalınması, içinizde bir şeyler unutulması, yanlış bir uzvunuzun kesilmesi değil "inşallah sikmezler" oluyor. bakir bir şekilde yattığınız ameliyat masasından sigara içen bir doktorun kahkahalarıyla uyanmak bir hasta için çok beter bir duygu olsa gerek.

    her şeye rapmen tıbba, ilme ve fenne güvenin derim. bu.
    6 ...
  40. 9.
  41. su verdiğim kedi, kabı "siktir lan senin suyuna mı kaldık, orucuz görmüyon mu, niyetliyim diye inadına mı yapıyon" der gibi devirdi. ne yapacağımı bilemedim. o kedi ordan gitmeden evden dışarı adım atamam gayrı.
    4 ...
  42. 8.
  43. sabahın 5 inde kapının tıklatılması ve kapıyı açtığımda kapıcı ali abinin elinde sıcak ekmeklerle yeğen kahvaltı yapalım mı demesi.
    17 ...
  44. 7.
  45. küfürlü konuşan arkadaşıma,başka bir arkadaşımın terbiyeli ol rraam demesi.
    2 ...
  46. 6.
  47. 15 gündür evde yalnız yaşıyordum. okuduğum kitabın arasına da ayraç olarak nüfus cüzdanını koyuyordum. odam da kocaman değil. kitabı okudum, bitirdim, yerine koydum. cuma günüydü. aradan hafta sonu geçti. ben odada takıldım film falan izledim. pazartesi de resmi bir dairede işim var. kimliğimi arıyorum bulamıyorum. ilk iş kitaba baktım. yok tabı arasında. odaya baktım olabilecek her yeri aradım yok. sonra fotokopisini buldum onunla hallettim işimi eve döndüm. odaya girdim, kimlik odanın ortasında yerdeydi.
    22 ...
  48. 5.
  49. 12 yaşımdayken alnımın ortasına demir saplandı. kendimi hastanede buldum. çok ufak bi izi kalmış sonradan. artık beli bile değil, ben bile zor farkediyorum dikkatli bakarsam. doktorun dediğine göre, 2 cm daha içeri saplansaydı demir, şu an bunları yazamayacaktım.
    7 ...
© 2025 uludağ sözlük