"
Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen
Gökyüzünde bir bulut
Bitlis'te beş minare
Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili
Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri
yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı
Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
Palandökende bir palan, iki döken
Kastamonu'da üç kasto
Üç fay hattı
Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
Dünyada mekan
Ahirette iman
Denizde kum
Uzayda yerçekimsizlik
Bir çuval gazoz kapağı
Bir kibrit kutusu sigara izmariti
On sekiz saç biti
Biri ingilizce 6 adet küfür
Yirmi tane boş naylon poşet
Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht
Bir sürü saç sakal, kıl, tüy, yün
Uç ayrı parkta, üç ayrı belediyeye ait, üç ayrı banka reklamlı bank
Bir ayakkabı çekeceği
iki büyük taş kütlesi
Bir adet ağaç gölgesi
Üç kuş kanadı sesi
Bir sürü kedi, köpek
Bir Marmara Denizi
Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu
Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili
Nakit 15 kuruş
Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bir ömür "
zaman kumunda ayak izlerimi bırakmak istiyorum
geride bıraktığım, kötü şeylerin olduğunu biliyorum.
bu dünyayı terk ederken pişmanlıklar bırakmayacağım.
beni hatırlamaları için bir şeyler bırakacağım, böylece unutmayacaklar.
ben buradaydım.
yaşadım, sevdim, ben buradaydım...
istediğim her şeyi yaptım, yapmıştım
ve bu, olabileceğini düşündüğümden daha fazlaydı...
işaretimi bırakacağım, böylece görecekler ki
ben buradaydım.
ölünceye kadar, her bir günü yaşadığımı söylemek istiyorum.
Ve birilerinin yaşamında bir şeylere sahip olduğumu biliyorum.
Dokunduğum kalpler yaşadığımın ve bir fark yarattığımın bir kanıtı olacak.
Ve bu dünya görecek ki
ben buradaydım.
yaşadım, sevdim, ben buradaydım...
istediğim her şeyi yaptım, yapmıştım
ve bu, olabileceğini düşündüğümden daha fazlaydı...
işaretimi bırakacağım, böylece görecekler ki
ben buradaydım.
onlardan sadece bilmelerini istiyorum ki;
gayret ettim ve elimden gelenin en iyisini yaptım.
birilerini mutluluğa götürdüm.
bu dünyayı biraz daha iyi bırakıyorum çünkü
buradaydım...
en iyisi siz dinleyin, belki içiniz titrer böyle olunca:
çatı katına kolilenip özenle saklanmış bir sürü kitap,
giyilmeye kıyılmamış kırmızı elbisem,
sarı kumbara(dolabın en üst rafında,atılmaya kıyılamamış),
kalbi kırılmış bir sürü insan,
pişman olunmayan bir sürü hata,
kutular dolusu hiç kullanılmamış küpeler,
annemin ördüğü atkım,
sarılıp sarılıp uyuduğum pofuduk ayım,
pembe kalemliğim,
doğru düzgün çalamadığım kemanım,
kitaplığımın rafından bana bakan küçük oyuncak tavşanım,
ankara'da yaşanmış binlerce anı,adım atılan her yol,
bir de sevdiğim adam.yok yok onu bırakamam geride.