yazmak, anladığını bir kez daha anlatmaktır kendine kelimelerle ve hiçbir anlama, yazıldıktan sonra yazıldığı gibi değildir artık. sonuç itibariyle, bir fenomenle ilgili olarak, olması gerekenleri bilen aynı zamanda olmaması gerekenleri de bilir. ama olmaması gerekenleri bilerek hareket etmek daima avantajlıdır. (buraya çöp dökmeyelim demekle, çevremizi temiz tutalım demek arasındaki fark gibi)konumuz yazarlık... yaşadığım her şey kendime dair bir konu başlığı şimdilik. işin açıkçası kendimin kendime ne kadar uzak ve yabancı olduğunu anladım yazdıkça. acılarınızı ve mutluluklarınızı yazamıyorsanız eğer onları yeterince yaşamamışsınız demektir. gerçi insan, en iyi acılarını anlatır, mutluluklarını ise yaşar. bunun içindir ki doktorlar şikayetimizi sorduğunda, "mutluluğum" demez hiç bir insan. yazdıkça, yazmakla okumak arasındaki farkı daha iyi anladım. mesela artık eskisi kadar saf ve duygusal değilim okuduklarıma karşı. kendimi yazdıkça okuduklarımın aslında kendi duygularım olmadığını, o duyguların hücrelerime dek işlemediğini öğrendim. yani o ağladıklarım, sızısını hissettiklerim, sevinçleriyle sevindiklerim aslında ben değildim yazdıkça. acılarımın ne kadar yavan olduğunu anladım.
yazar, yediklerinin dilinde bıraktığı tadı yazar. ayrıca yazar, yutamadığı yediklerinin posasını da yazar. bunun içindir ki, doymak nedir bilmez. sürekli aç gezer yediklerinin tadını daha iyi anlatabilmek için. doyan kişi ise yazar değildir. çünkü o duyguyu doyunca yaşamıştır. bir kadının kaçamak ama davetkâr bakışlarını yazmanın hazzı ile kadınınızın bakışlarını anlamlandıramamak gibi bir şey işte. yazar sahip olmayandır, sahip olmasına ramak kalmışken kaybedendir. işte yazar, yazar olabilmek için olmaması gerekenleri bildiği için kaybedendir.
çaylakken 40 karakterden daha kısa entry giremezken yazar olunca tek kelimelik karaktersizlikler yapanların genel sıfatı.bundan olsanız ne yazar.
(bkz: çaylakken kaşınmak)
sözlüğe yazı yazanlara verilen isimdir.çoğu kimse birbirini tanımaz.lakin bir arkadaşınız size önceden kullandığı nicki söylemişse ve sizin nicki bilmiyorsa çok güzel anlar yaşanabilir.
yeri gelir yanlış başlık açabilir, daha önce olan başlığı açabilir. insandır, doğaldır hata yapar. ama arkadaşım birisi hatayı görmüş doğru başlık için bkz vermiş hala inatla niye o yanlış başlığa enrty giriyorsunuz lan?
yazar vardır sadece merak ettirir ve yazar vardır düşündürür.
çok kısa ve net.
şimdi bir dan brown ve adam fawer sadece merak ettirir ama bir dosto, kafka düşündürür.
olay budur.
Aslında doğru olan okur yazar olmaktır.
Sadece yazar olursa:
-başlığı anlamadan entry girer.
-daha önce girilmiş entry'lerin aynısından bir kere daha girer.
-sözlük kurallarını da okumadığı için sürekli hatalı entry girer.
-...falan filan yani.
(ben sana yazar olamazsın demedim, okur-yazar olamazsın dedim)
iki kitap okuyup iki entel konuşma dinleyen kendini yazar sanıyor ülkemizde. Doğru düzgün yazarlardan kim kaldı ki... Yorumum hoşunuza gitmemiş olabilir. işinize gelirse...
Bir yazarın elinde devlet büyüklerinden daha çok güç olabilir yazarlar toplumlar kurar ve öncülük ederler yine aynı yazarlar toplumları parçalayıp kardeşleri bir birine düşman edebilirler bu güce sahiptirler.
aklında fikrinde olmayan, daha önce ne entry girmiş ne de hakkında başka bir şey bilmediği insanın hakkında sağdan soldan yaptığı duyumlarla burada gelip artistlik taslarlar vah vah çekerler sorarlar adama madem insandınız dininiz imanınız vardı insanlar katledilirken insanlığınız neredeydi diye.?